Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası
Tuzla azeri escort Alanya azeri escort Kayseri azeri escort Antalya azeri escort Diyarbakır azeri escort Anadolu yakası azeri escort Adana azeri escort Ataşehir azeri escort Şirinevler azeri escort Beylikdüzü azeri escort Halkalı azeri escort Maltepe azeri escort Ümraniye azeri escort Samsun azeri escort Avcılar azeri escort Pendik azeri escort Beylikdüzü azeri escort Maltepe azeri escort Ümraniye azeri escort Mersin azeri escort Avrupa yakası azeri escort Kocaeli azeri escort Bodrum azeri escort Bakırköy azeri escort Kadıköy azeri escort İzmir azeri escort bayan Beşiktaş azeri escort Eskişehir azeri escort Bursa azeri escort Şişli azeri escort Şişli escort bayan azeri escort İzmir Gaziantep azeri escort Ankara azeri escort Denizli azeri escort Samsun escort kızlar Malatya azeri escort İzmir azeri escorts Samsun azeri escort İzmir eskort bayanlar
Harun KILIÇ
Adamın biri gitmiş Nasreddin Hoca’ya “Yahu hocam bizim ev pek dar, sığamıyoruz bir türlü, ama büyük eve de paramız yetmiyor, ne yapayım?” diye sormuş.
Hoca bu abuk soru karşısında ne desin, kafasını karıştırmış biraz, düşünür gibi yapmış sonra da “Senin tavukların vardı değil mi?” diye sormuş.
Adam “var” deyince “İyi o zaman, şimdi onları da eve al” demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş, adam yine gelmiş hocanın karşısına “Hocam ev iyice daraldı, şimdi ne yapayım?” diye sormuş. Hoca da “Senin kazların da vardı, onları da eve al” diye akıl vermiş.
Bir süre sonra adam yine Hoca’nın kapısında. “Olmuyor be hocam, eve hiç sığamıyoruz şimdi” deyince “Merak etme, iki koyunun vardı diye biliyorum, onları da eve sok” demiş.
Adam hoca ne derse yapıyor.
Aradan biraz daha zaman geçmiş. Adam çıkmış Hoca’nın karşısına yine “Sorun bitmiyor Hocam, bana başka akıl” demiş. Hoca da “Sen inekle öküzünü de eve bir sok bakalım” demiş adama.
Üç gün sonra adam yana yakıla Hoca’nın kapısına dayanmış. “Aman Hocam, ne desen olmuyor. Artık evin içinde yürüyemez, yatağımıza yatamaz olduk. Ne oldu senin akıllarına” diye serzenişte bulununca Hoca “Tamam, tamam” diye itelemiş adamı..
Şimdi bu geceyi de geçir, yarın sabah erkenden tavukları da, kazları da, koyunları da, inekle öküzü de çıkar evden.”
Adam ertesi gün elinde bir tepsi baklava ile gelmiş Hoca’nın karşısına, “Ey Hocam” diye başlamış; “Sen büyük adamsın, sen ne büyük âlimsin, sen ne büyük bilgesin. Meğer benim evim ne kadar ferahmış da haberim yok. Allah seni başımızdan eksik etmesin.”
Meselden hareketle, genişledikçe; kanaatkâr olmayı bırakıp evlere, arabalara, arazilere, dağlara, denizlere sığmıyoruz…
Lakin, hak vaki olunca hiçbirşeye sığmayan biz(ler) toprak altındaki 2 metrelik yere fazlasıyla sığıyoruz..
O nedenle, bilindik birkaç kelamı buradan tekrarlamakta fayda var.
Önce bencilliği bırakacak, hep “ben”, “ben” demiyeceğiz..
Kendimizi bilgiyle donatarak; çok çalışıp, çabalayıp kendimize, toplumumuza faydalı ve gerekli birşeyler üreteceğiz..
Hakettiğimizle yetinecek, üretmeden tüketmeyeceğiz, kesinlikle ve kesinlikle israftan kaçınacağız..
“Nasılsa benim var” diye böbürlenmeden, özellikle de kibirden ve riyadan uzak durup..
Çevremizdeki işsizimize, aşsızımıza kol kanat gereceğiz…
İşsizimize iş, aşsızımıza aş temin etmeye çalışacağız..
Hak yolundan ve ahlaki değerlerden asla ayrılmayacağız ki..
Biz, ailemiz, toplumumuz, milletimiz ve insanlık mutlu olsun, mutlu ve huzurlu yaşasın!
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!