“Temelleriyle oynandığı için yakın gelecekte yıkılması veya yeniden yapılması üstelik eski boyutlarında da olmayacağı öngörülen bir binaya yapılan restorasyonun veya boyamanın kıymeti harbiyesi nedir?Ülkeler için de böyle değil midir?Ülkemiz üzerinde ABD ve AB’ nin bunca planı varsa, gidişat ta bu planların yakın zamanda plan olmaktan çıkıp, uygulamaya konacağını gösteriyorsa, kısaca vatanım parçalanacaksa…..Ülkemi yönetenler bu planların uygulayıcısı durumunda ise; yapılan yolların, hastanelerin, binaların, bilumum imar faaliyetlerinin bir değeri var mıdır? İş siyaset olmaktan çıkmıştır….Her TÜRK MİLLİYETÇİSİ’nin görevi bu gidişata DUR DEMEKTİR….Bu iş siyaset, parti meselesi falanda değildir…İŞ DEVLETİMİZİN VAR OLUŞ YOK OLUŞ MÜCADELESİDİR…İnşallah tesbitlerimde yanılan ben ve benim gibi düşünenler olur da ÜLKEM KAZANIR….DÜŞÜNCELERİMİN haklı çıkması ise beni sevindirmez kahreder.”
Odgurmuş: Yukarıdaki alıntıyı bundan 8 sene önce sosyal medyada bir paylaşımım üzerine bir arkadaş yazmıştı.
Evet, aynen böyle demiş, “Abd ve AB’nin kurduğu oyuna tabi olduğumuz” gibi bir imada bulunmuştu. Şimdi bakalım; Ne oldu? Bu müthiş(!) öngörü tutmadı. Ülkeye bir şey olmadı. Suriye’de 4 operasyon yapıldı Abd ses çıkaramadı. Libya’da giriştiğimiz savaşta büyük başarı elde ettik. Son olarak Karabağ’da elde edilen başarı dillere destandır.
Siz farklı ve düşünüyorsunuz diye, size saygı duymak isterdim ama ne mümkün? Şimdi 8 sene olmuş hiçbir dediği çıkmamış. Peki, can alıcı soruyu ben sorayım: “Şimdi yanlışınızdan dolayı KAHROLUYOR MUSUNUZ?” Ha ne dersiniz. Bu ne biçim sözüm ona aydınlık, okumuşluk, milliyetçilik. Her öngörünüz, her dediğiniz yanlış çıkıyor. Ne ülke batıyor ne de başka bir şey oluyor. Ama görüyorum ki siz pişkin pişkin hala idarede bulunanlara ve devleti yönetenlere akıl vermeye “şöyle olmalı, böyle olmalı, şunlar yönetime gelsin vs.” demeye devam ediyorsunuz. Akıl vermekten vazgeçmiyorsunuz.
Ziya Paşa ne demiş sizin için:
“Onlar ki laf ile verirler dünyaya nizamat,
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde.”
Fakat siz böyle düşünmekle, yaptığınız öngörüsüzlüklerle yüzleştikçe “acaba nerede yanlış yapıyorum” diye hiç düşünüyor musunuz? “Ben de böyle düşünüyorum. Allah Hayırlısını versin. Elbette herkesin ABD’nin AB’nin, bölücülerin bir hesabı var. Birde Yüce Yaradan’ın hesabı var. O hesap hiç şaşmaz.” Diyebiliyor musunuz?
Monşer: 8 sene önce böyle mi demişim. Demek ki o zaman öyle görünüyordu. Yine ülkenin geleceğini iyi görmüyorum. Ülke batıyor haberiniz yok. Hatta battı bile,
Odgurmuş: Değerli kardeşim, Çok karamsarsınız. Çok. Bu ne bedbinlik, ümitsizlik, BU KADAR KARAMSAR VE BEDBİN OLMAK İÇİN ÖZEL BİR EĞİTİM Mİ ALDINIZ. Ülkenin, battığı, bittiği ve bir yere gittiği filan yok, bu kadar karamsar olmanın bir faydası da yok. Biz Türk Milleti olarak ne badirelerden geçtik, her öldü bitti dediklerinde yeniden toparlandık ayağa kalktık. Türk Milletinin büyüklüğüne inanmak gerekir. Öldü bitti parçalandı denilen bu millet Çanakkale savaşını Düvel-i Muazzama’ya karşı yaptı ve kazandı. Ergenekon’da 400 sene durduğumuz ve tarih sahnesine yeniden çıktığımızunutulmamalı. Ben Türk Milletinin büyüklüğüne ve geleceğine inanıyorum.
Monşer: “Türk Milletinin büyük olduğuna inanmasaydım bu meselelerle ile pek işim olmazdı…Evet ülke yerinde toprak olarak duruyor, vatan olarak değil….Vatan olabilmesi için aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların ortak idealler etrafında toplanması gerekir……Bu ülkenin Güneydoğusu siz kabul etmeseniz de elimizden çıktı….PKK örgüt olmaktan çıktı halkta taban buldu….Hepsini kastetmiyorum ama devletin güvencesini arkasında hissetmeyen bölge insanı da sesini kesti….Bu bölgenin hatta Doğu Anadolu’nun da elimizden çıktığını ayrı bir devlet olarak yapılandığını göreceğiz….Olaya parti meselesi olarak bakmadığımı ifade etmiştim….Bu ülkenin sigortası olması gereken TÜRK Milliyetçileri maalesef parçalandı…..Her bir parça ayrı şeyleri savunuyor….Sizin kadar ümitli olamadığım için üzgünüm…”
Odgurmuş: Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz. Ülkeden, ülkenin Güneydoğusundan, Doğusundan haberinizin olmadığı anlaşılmış bulunuyor. Demek ki öylesine bir inkâr ve ümitsizlik kuyusuna düşmüşsünüz ki etrafınızdaki gerçekleri asla göremiyorsunuz. Hele ileriye doğru hiçbir öngörüde bulunamıyorsunuz. Bulunduğunuz öngörülerin hiç biri de çıkmıyor. Kin, nefret, eleştiri hastalığı, onu bunu beğenmeme, rakipleri karınca gibi görme hastalığına yakalanmışsınız ve bu hastalık tüm melekelerinizi dumura uğratmış. Siz ve sizin gibi düşünenler her zaman ve her durumda ülke battı, mahvoldu, bittik öldük. Ekonomi dibe vurdu diye aynı teraneleri aşağı yukarı belki de 1950 serbest seçimlere geçildiğinden beri gelmiş geçmiş her iktidar zamanında da sürekli tekrarlıyorsunuz. O dönemdeki Chp’nin hırçın politikası ve her olumlu gelişmeyi ret etme üzerine kurulu muhalefet etme yolunun aynısı.
Ülke düşmanları gibi her bahar, her sonbahar bir kriz bekliyorsunuz.
Monşer: Siz neler söylüyorsunuz. Tabii ki ben haklıyım. Ülke elden gitti haberiniz yok. Ben ülkemizin geleceğini çok karanlık görüyorum. Mahvolduk. Ekonomi bitti.
Odgurmuş: Bakınız, yine aynı nakaratları tekrarlıyorsunuz. Biraz gerçekçi olun. Başkaları adına konuşmaktan çok kendi hayatınızdan sıkıntılarınızdan söz etseniz.
Fakat şunu unutmayınız, ya da sizin anlamadığınız ve de hatta anlamak istemediğiniz konu şurası; Bütün siyasi iktidarlar gelip geçicidir. Bu iktidarlar gelip geçerlerken, bizim okumuş aydın takımı mevcut iktidar gibi gelmiş geçmiş tüm iktidarlara karşı olmuşlardır. Şimdi burada problem ve soru şu: Ülkede gelmiş geçmiş tüm iktidarlar mı kötü, yoksa biraz tahsil görerek kendini aydın sananların tutarsızlığı mıdır, eleştiri hastalığı mıdır?
Bizim de çabamız zaten anlaşılmış olmalı. Bizim için iktidarların yaptıkları yapmadıkları şeklinde bakarak her konuya eleştiri getirmek değil. Hatta iktidarları vs. aklamak, onları temize çıkarmak veya hadsiz bir şekilde ne övmek ne de karalamak değil. Bizim için asıl konu: Her iktidarı, hatta kendilerinden olmayan herkesi eleştiriye tabi tutan okumuşlarımızın içine düştüğü “AYDIN TUTARSIZKLIĞI” konusudur. Bizim amacımız ve çabamız kendilerini okumuş olarak kabul eden aydınların (tabii ki, milli şuur sahibi aydınlarımız hariç olmak üzere) “TUTARSIZLIKLARINI” bırakıp biraz Türkiye gerçekleri üzerinde durmalarıdır. Bir yazar ”Suriye bataklık, biz bu bataklığa çekiliyoruz” diyeli 6-7 sene geçti, Bu 6-7 sene sonucunda o bataklık olarak tabir edilen yerleri Türk ordusu ezip geçmiş ve zaferler kazanmıştır. Bunu görmezden gelmek elbette bizim aydın geçinenlerin önemli bir tutarsızlığına küçük bir örnektir. Aydınımızdaki bu kendine güvensizliği, bu gelecekten korkuyu anlamak mümkün değil.
Monşer: “Her dönemde söylemler farklılaşıyor. Milliyetçiliğinde söylemleri farklılaşmaya başladı. Kişilerin siyasi arayışları, siyasetten beklentileri yönünde söylemler ortaya atılıyor, bu tamamen çıkar söylemleri. Ülkenin çıkarlarını düşünen yok. Siyasetten beklentileri tamamlanana kadar. Olmadı başka söylemler başlar. Bunu bizler her dönemde yaşadık gördük.”
Odgurmuş: Yine konuyu değiştirme yoluna gidiyorsunuz.
Bakınız tekraren söylüyorum. Biraz tutarlı olunuz ve biraz büyük Türk milletini seviyor görünmeyiniz gerçekten seviniz ve büyüklüğüne inanınız. Herhangi bir konuda da görüş belirtirken lütfen önce o konu hakkında bir iki kitap karıştırınız, yok eğer yeteri kadar kitabınız elinizin altında yoksa internete girerek o konu hakkında devlet ve millet düşmanlarının dışındaki kaynaklardan biraz bilgi edininiz ondan sonra görüş belirtiniz. En azından bu yolla “TUTARSIZLIĞA” ve “ÖNGÖRÜSÜZLÜĞE” düşmezsiniz.
Not bu yazının hazırlanmasında sosyal medyada yapılan yorumlardan faydalanılmıştır.
…..
(1)- “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.
(2)-“Monşer”: “Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz 1970’li yıllar ülkücüsü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükarda halkını geri-sürü gören hayali bir şahsiyet