CEBİNDE VAR MI, CEBİNDE!!!
Hasan Külünk
Rize Güneysu Tepebaşı köyünden dedemin asker arkadaşı Birincioğlu Abdullah’ın oğlu Osman dayı vardı… Bilgili, mütebessim, mütevekkil biraz tembel ama oldukça bilge, geleneksel kültürümüzün bütün kodlarına hakim, sevecen bir dayımızdı. Bugün onun konferans boyutunda manalı eğitici öğretici bir sözünü hatırladım. Rahmetli Osman dayı derdi ki; “Cebinde/bileğinde var mı cebinde? Anan da o, baban da o, hanım evlat kardeş, hepsi o, herşey ona bakar. O sebeple çalışın kazanın cebiniz dolu olsun.”
Bu söz sabah sabah niye geldi ki aklıma, İran’ın uyguladığı doğal gaz kısıtlaması ile ilgili tabii.
Her başı sıkıştığında yanında olduğumuz, yardımına koştuğumuz İran’ın bir defa olsun sıkıntımıza koştuğu, kavgalarımıza omuz verdiği vaki midir? Tabii ki hayır. Yardımdan vazgeçtik her fırsatta düşmanlık etmeği tercih etmiş, her kış kar bastırınca doğal gaz kısıtlamasına giderek sözüm ona düşmanlıklarını hayata geçirmektedirler.
İşte bu vesileyle Osman dayının sözü aklıma geldi, bazı dersler çıkartıp paylaşmak istedim.
Türk devletinin 200-300 yıldır en büyük handikapı ödemeler dengesindeki açıktır. Bu açığın günümüzde odaklandığı alan enerji tedariki üzerinde yoğunlaşmış olup üzerinde ısrarla durmak gerektiği düşüncesini taşıyorum.
Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi yerli üretim kalemlerinin payının arttırılması bağımsızlığımıza direkt etki edecek boyutta önemlidir. Bu alanda hazırlanmış ve yürütülmekte olan bir takım projeler ısrarla ve inatla sürdürülürken bazı yeni dosyalar da açılmalıdır.
Nükleer enerji santralları seferberlik ruhu ile sahiplenilmeli, çalışmalar millete anlatılmalı, aşkla şevkle tamamlanmalıdırlar.
Güneş ve rüzgâra dayalı enerji üretimi biraz daha teşvik edilmeli, bürokratik süreçler kolaylaştırılmalı, daha düşük kapasiteli üretim tesislerine izin verilmelidir.
İnşaatı devam eden barajlar bir an önce bitirilmeli mevcut hidro elektrik santrallerimiz azami kapasitede devrede tutulmalıdırlar.
Termik santraller yerli kömürle çalışacak şekilde revize edilmeli hava kirliliğine karşı ciddi tedbirler alınarak toplam elektrik üretimindeki payı arttırılmalıdır.
Elektrik kullanımındaki israf ve pejmürdelik gözden geçirilmeli, bu konuda sansasyonel bir kurultay düzenleyip enerjinin yerinde kullanım noktasında ortak bir milli duruş geliştirilmeli/yaygınlaştırılmalıdır.
Avrupa’nın hiç bir yerinde eşi benzeri görülmeyen bir gece aydınlatma alışkanlığımız var ki ‘evlere şenlik’. Dövizle doğal gaz alıyor onunla elektrik üretiyor sonra da bütün Türkiye’yi, dağı taşı aydınlatıyoruz. Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir rezillik olabileceğini düşünmüyorum.
Netice olarak diyelim ki çok çalışmak çok üretmek tasarruflu ve yerinde kullanıp adil bölüşmeli cebimizi dolu tutmalıyız. Ancak o zaman güçlü saygın ve varlıklarımızın sahibi olarak gelecek yüzyıllara yürüyebiliriz.