Ergun KAFTANCI
BAŞARILI olmuş reklamlardan biridir o…
Radyonun egemen olduğu dönemde kulaklarımızı dolduruyordu.
Televizyon dönemi başladıktan sonra o reklamın ürünlerine ait markayı değişik sloganlarla ve cingıllarla izler dolduk…
…………………………
Hâlâ kulaklarımdan çıkmıyor…
Yanlış anımsamıyorsam o reklam “Bisküi denince akla, hemen onun adı gelir…” diye biterdi; tabii ardından da ürünün adı gelirdi…
Halkımız bugün bu reklam sloganını farklı biçimde mırıldanarak derin bir anlama kavuşturuyor…
O sloganın takla attırılmış şekli şöyle:
-Hırsız denince akla, hemen onun adı gelir…”
Halk böyle demesine diyor da sıra hırsızların isimlerini söylemeye gelince, hangi birinin adını söyleyeceğini şaşırıyor…
Anlatmak istediğim şu; ülkemiz yeni yıla yığınla hırsız ve uğursuzu da bağrına basarak girdi. O kadar çok hırsız ve uğursuzun adını ise zincirin halkları gibi birbirinin peşi sıra dizerek hepsini bir yazarın sütununa sığdırmak kolay değil…
Zira hırsızlar, uğursuzlar, rüşvetçiler, ihale fesatçıları, yolsuzluk ustaları, talancılar koca bir ordu; hangisinin adını tek tek yazabilirsiniz ki…
……………………..
Ayrıca 2015 yılına terör ve terörist yanlısı bir iktidarla da girmiş olduk…
İktidar bu yıl da varlığını, bölücü terör örgütüne, çözüm süreci adı altında onlarca kıyak yaparak sürdürmekte kararlı.
Artık biliniyor; AKP için, iktidarda kalmanın önemli yolu taa Oslo’da seçildi, İmralı ve Kandil ile diyalog kurularak pekiştirildi.
Geçen üç yıldan beri Oslo anlaşmasıyla açılan yol şimdi asfaltlanmaya çalışılıyor. İmralı ve Kandil duraklarında da asfaltlamaya katılmak için harıl harıl çalışmalar yapılıyor (!)…
Değerli okurlar; yeni yılda bir AKP- PKK nikâhına tanık olabiliriz…
Bu nikâhtan doğacak çocuklar da olacaktır…
Bu nikâhı şimdiden lanetliyoruz; doğacak çocuklarını da gayrımeşru ilan ediyoruz!
* * *
YENİ yıla girerken 30 milyon insanımızın fakir olduğu açıklandı. Bunlar milli gelirden ancak “Sıfır”kadar nemalanıyor; yani ceplerine refah payı olarak tek kuruş girmiyor.
Fukara kesimin günden güne arttığı saptanmış…
İşsizliğin de yüzde 10 sınırını aştığı…
Açlık ve yoksulluk sınırları ise hızla yükseliyor.
Bugün eline ayda 2 bin lira geçen yurttaş yoksul sayılıyor. İşsiz, ya da günü birlik çalışan yurttaş da açlıkla boğuşuyor…
Beştepe sakini Tayyip Bey‘in başlattığı alışkanlık halen Sadrazam Davudoğlu‘nun talimatıyla sürdürülüyor. Özel sektörden kiralanan
kamyonlar, denetlenmekle korkutalan kömür ocaklarından âdeta haraç gibi toplanan kömürleri sobası olup da yakacağı olmayan yoksul ailelerin kapılarının önüne çuval içerisinde bırakıyor.
Dağıtım, kaymakamlıklar tarafından “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma” Vakfı adı altında yapılıyor. Dağıtım sırasında birçok usulsüzlük yaşandığı söyleniyor. Özel sektörden kiralanan kamyonlar ayırdıkları kömürleri, parayla satmaya başlamış; iki çuval yoksulaysa bir çuval da kamyona; bu da kamyoncunun diş payı olmalı!
Çöp kutularından yiyecek toplayan kadınlar, ayağı çıplak çocuklar, gelen geçenden yardım isteyen ve utancından yüzü kızarık halde gezen babalar, ağabeyler, aile reisleri…
Sokak çocuklarının, evsizlerin, donmamak için sığınacak yer arayan çaresiz insanların çok olduğu bir ülkede refahtan ve büyük ekonomi olmaktan bahseden, hemen her gün toplu açılış (!) yapmak yalanıyla toplumu ayakta tutmaya çalışan, bu acı tabloyu görmezden gelerek pembe tablolar çizen, yalan söylemekten bıkmayan bir siyasal iradenin yönettiği ülke ancak bizim gibi olur!
2015’e parmağını çarşafa dolamış bir iktidarla girdik vesselam…
Çankaya’daki Atatürk’ün ağırlığından kaçarak Beştepe’ye sığınan irade, düşük rakımlı bu tepeden acaba ülkenin nereye sürüklendiğini görebilecek mi?
Türkiye’nin terörle, açlıkla, sefaletle, işsizlikle, bölünmüşlükle, dostlarını yitirerek, itibarını kaybederek büyük ülke olamayacağını ve kafalardaki “Yeni Türkiye” imajının da bu argümanlarla sağlanamayacağını cumhur cemaat acaba ne zaman göreceğiz!?