BÜYÜK VEBALİN 63’LERi
Ba bür Hüseyin ÖZBEK
İktidar, “İstediği her şeyi, her şartta” demokrasilerde az görünen ve hatta hiç görünmeyen bir rahatlıkla yapıyor, yaptırıyor. Karşı koymak, önünde durmak mümkün değil. Mahkemeler kuruyor; Silivri’de hazır, önyargılı gerekçelerle, çoğu asker, büyük bir milliyetçi kitleyi içeri tıkıyor. Güneydoğu’yu bugün olmazsa çok yakın gelecekte kaybedecek olan T.C.’ye şimdiden kılıf olsun, bi-şekilde halk da yönlendirilsin istiyor. İktidar kendi paralelinde, Kandil-İmralı ve Brüksel güdümlü çıkışıyla, “Akil İnsanlar” propaganda timlerini hazırladı ve beyin yıkamak için beyhude bir gayretle çalışmaya başladı.
Anadolu dağlarında sırtında “keleş”le, boynunda “Kandil buyruklu telsizle,” yıllarca dolaş; Türk askerini katlet, kurşun sık, karakol bas. Şimdi de hiçbir şey olmamış gibi ve hatta tespit edilmiş veya belirsiz bölgelerden ülkeyi terke hazırlan. Buralarda da güvenlik güçleri ve MİT, kasten, bilerek katil sürülerinden uzak dursun, uzak tutulsun; gidiş-gelişleri, hudut geçişlerine kolaylık sağlasın.
Ey iktidar, ey buna, bu tip bir uygulamaya sebep olanlar! O tutumu, bu davranışları bir şekilde destekleyenler, görevlerini yapmayan ve hatta ihanete, katile kolaylık sağlayan iktidar, sen ve senin avanen suçlu olmayacak mı? Günün birinde, o gün geldiğinde son pişmanlığın fayda etmeyeceğini danışmanlarınız size söyleyemiyorlar mı?
Kandil ve İmralı öyle başarılı ki Apo ne isterse yaptırıyor. İki uzak uç paslaşıyor. 4’üncü heyet adadan geldi, Apo’nun karar, emir ve direktiflerini, Kandil’e kuryelerle gönderiyor, hükümet bekliyor, acaba Abdullah Öcalan ne diyecek? Murat Karayılan ona ne derecede uyum sağlayacak? T.C. pes etmiş, kendini bu odaktan gelecek karar ve emir niteliğinde uygulamalara göre programlayacak.
Gözlerden kaçan bir aldatmaca var. Misak-ı Milli hudutları işaret edilerek sahte bir büyümeye işaret edilmekte. Irak’taki Özerk Kürt Bölgesi’nin, ileride “Anadolu Demokratik Özerk Kürt Bölgesi” ile birleşeceği işaret ediliyor. Ve hatta Suriye’nin kuzeyinde bölünme sonrası kurulacak Kürt yönetimi de bu “Demokratik Özerk Kürt Federasyonu”na katılabilirmiş. Gizli gizli böyle rüyalar, dikensiz gül bahçeleri gösteriliyor. Aslında yapılmak istenen, “Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek” taktiği. “Siz önce dağılın, bölünün, sonra büyüyecek, genişleyeceksiniz” deniyor. Aldatmaca, karanlık ve baştankara bir gidiş.
63’LER DOLMABAHÇE’DE
Bir zamanlar büyük Atatürk’ün yaşadığı Dolmabahçe Sarayı’nın bazı bölümleri, şimdi RTE çalışma ofisi olarak kullanılıyor. Şu tarihin cilvesine bakın ki, o görkemli salon, şimdiye kadar hangi padişahları, hangi sadrazamları ve hangi paşaları gördü, nelere şahit oldu, kim bilir… O gün başka bir şart, başka bir ortama ev sahipliği yaptı. Kendilerine biçilen rolü, verilen görevleri, sözlü olarak alıp başlarıyla tasdik edecek 63 kişiyi ağırladı.
Sormayacaklar, soramayacaklar; esasen tam olarak ne yapacaklarını da bilmiyorlar. Bu kişilerden bazılarının fikri yapıları ve yaşam şekilleri iktidara yakın, bazıları ise bölücü çete ile öyle veya böyle sırt sırta, omuz omuza çoğunlukla aynı çizgide duran 63 kişi… Artık kulağı tırmalayan isimleri “Akil insanlar”. Büyük vebalin (günahın) 63’leri.
***
Güzel bir gün, baharın başlangıcı 4 Nisan 2013. Tarihi Dolmabahçe Sarayı’nın o nadide salonu süslü bir çiçek gibi hazırlanmış, iktidar ve iktidarın değirmenine su taşıyacak 63 muğlak, kısmen karanlık çehre; çok uzun geniş dikdörtgen bir masa çevresinde toplanmış. Orta spot noktada RTE var, gözler, kameralar oraya bakıyor.
9’ar kişilik yedi bölgesel grup oluşturulmuş; bunlar iki ay sonunda gittikleri bölgelerde yaptıkları çalışmaları başbakan yardımcısı Beşir Atalay veya onun göstereceği heyete sunacaklar.
Heyetin tek belirleyicisi, tek seçici RTE. BDP militan ağırlıklı 10 kişinin listeye girmesini talep etti. İstek kabul gördü ve bunlardan 7’si “Akil İnsanlar” a dâhil edildi. Alınan bilgilere göre hükümet açıklama yapmadan, listenin son durumu hakkında BDP’ye tekrar bilgi verdi. Bu bile İmralı-Kandil güdümlü BDP’ nin hükümet üzerinde kurduğu baskıyı gösteriyor.
Bu listelerdeki şahıslar uzun zaman konuşulacak. Mesela eski RP’li Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, Fethullah Gülen’e yakınlığı ile bilinen Cemal Uşşak, listeye “BDP kontenjanı”ndan giren KCK operasyonlarında basılan ve gözaltına alınan KESK Başkanı Lami Özgen, TU-HAD-FED Genel Başkanı Zübeyda Teker, bir dönem Devlet Bahçeli’nin danışmanı şimdi AKP’li Vedat Bilgin, Murat Belge…
Son anda Mehmet Barlas ve Taha Akyol sağlık bahanesiyle, Sezen Aksu ve Hülya Avşar ise mazeret beyan ederek listeye girmediler.
Türkiye’de kaç gazete var? Neden Taraf’tan 5, iktidarın sözcülerinden Yeni Şafak’tan 4, Star’dan 4, Bugün’den 3, Radikal’den 2 ve Akit’ten 2 gazeteci ve köşe yazarı basını temsil ediyor? Temeli ideolojik, “Taraf gibi taraftar liste”de yerlerini aldılar.
Siz “Akil İnsanlar,” bu topluma neyi, nasıl anlatacaksınız? PKK’nın ne şekilde meşrulaştırılacağını, güneydoğuda vuran, öldüren katillerin bu ülkeyi nasıl terk edeceğini hangi dayanak noktaları ile hangi haklı gerekçeler göstererek savunup anlatacaksınız? Türk halkını, ocağı Kandil kumandalı kurşunlarla, vatanını savunurken şehit olmuş, garip-çoğu fakir Anadolu gencinin, “yanan yüreğini bir daha ‘dağlamak’ için mi geldiniz?” derlerse ne diyeceksiniz?
Bölücü “Kürt Trio”su öyle gem-i azıya almış ki, 4 Nisan 2013’te RTE Dolmabahçe’de “Akil İnsanlar” a talimat verirken, İmralı görüşmelerinin 4’üncü heyeti adadan dönüyor. Can yakıcı bir taleple geliyorlar, katillere artık, “terörist” veya “terör örgütü” denmesin, bu Kandil yönetimini rahatsız ediyor.
“KÜRT TRİOSU” BAŞARILIDIR
Onu bilir, onu söylerim, “Kürt Trio”su: Kandil-İmralı-BDP başarılıdır. İsteklerini T.C. iktidarına dikte ettirebilmektedir.
Abdullah Öcalan kendisi değil ama “Has adamı, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık” , “Silahsız Çekilme” ye yönelik, “ Gerilla yasal güvence görmeden bir tek adım dahi atmayacaktır.” diyor.
Siz ve sizin akıl hocanız RTE, bütün “Akil İnsanlar,” bu gerilla yasal güvence istiyor; bunu Anadolu insanına nasıl anlatacaksınız? “Gidip önce Kandil’e anlatın, o odakları ikna edin” derlerse cevabınız ne olacak? Yoksa şerbetli, kendilerince kıvama geldiğine inandıkları, bir toplum oluşturdukları Güney Doğu hariç, Anadolu’nun diğer 6 bölgesinde belki dinleyici bile bulamayacaklar. Hem rey, hem de prestij kaybedecekler. İktidarlar bugün gelir, yarın giderler. Ya ülkenin hali ne olacak?
***
Toplumun gözünün içine baka baka, aldatıcı, kurgu bir cümle sarf ediyorlar: “Akan kan dursun.” Gayet tabii ki dursun, aksini iddia eden mi var? Ama PKK ile vatanımızı bölüşmezsek, onların istediği “demokratik özerklik” talebini ret edersek, akan kan durmayacak mı?
Ola ki, Kandil – İmralı – BDP, “Kürt Triosu” nun bütün istekleri karşılandı. Güney Doğu’da “demokratik özerklik” ilan edildi; ve de T.C. bu talebi tanıdı. Yeni oluşum ne kadar sürer, başkent Diyarbakır mı olur Erbil mi? Şimdiden kestirmek güç. Ama esas bölgede o zaman Türk – Kürt çatışması başlayacaktır. Ve ondan sonrada ucu nereye varır, devamında T.C. ye hangi yıkımları getirir şimdilik meçhul. Ama bilin ki, hiçte istenmeyen böyle bir yıkımın, çöküşün odağındaki suçluyu tarih AKP olarak kaydedecek ve bugünkü iktidarı gösterecektir. Büyük bir vebalin içindeki 63’ler’ide tarih hangi artı ve eksilerle kaydedip Türk Halkı’nın önüne koyacak, zaman yaşayanlara gösterecek.