ÜlkücüMilliyetçiTürkçüTürkeşÜlkü OcaklarıdövizakpchpmhpAhmet b.karabacakhasan külünk
DOLAR
20,9086
EURO
22,5497
ALTIN
1.330,04
BIST
4.959,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
24°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
23°C
adana eskort
Antalya Kumluca Konyaaltı Manavgat Muratpaşa Kaş Alanya Kemer aksu Döşemealtı kepez demre elmalı finike gazipaşa korkuteli serik

Türkiye Mozaik Bir Ülke midir? – Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU

Türkiye Mozaik Bir Ülke midir?  – Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU

Türkiye Mozaik Bir Ülke midir?

Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU

 

Mehmet Akif’in “okur-yazar denilen eski baş belası”, şeklinde tarif ettiği “yarı aydın tipine mükemmelen uyan; yetersiz ve yeteneksiz, bi de bunların üstüne, ihlassız, her devirde yükselen ideolojilerin kuyruğuna takılan, içinde yaşadığı toplumun milli ve manevi değerlerinden uzak, aklı karıştığı ve kafası bir yere değdiği zaman, içinden çıkamadığı meseleleri halletmek için başka diyarların fikir ve düşünce adamlarının ürettiği sosyal ve ekonomik reçetelerinin aynısını uygularsak kurtulacağını ve aydınlığa çıkacak zanneden,
– büyük bir kısmı ile de içinde gizli din ve kimlik taşıyan ‘devşirme-dönme’ler gibi gizli hesapları bulunan bu “alafranga-piyasa aydın” bozuntularının, ya da diğer adıyla kozmopolitan aydınlarının ezeli ve tedavisi de neredeyse mümkün olmayan hastalıklarından olan sıhhatsiz, içi doldurulmamış kavramlara yaşlanma illetinin binbir türlü örneğinden birisi de “Türkiye’nin mozaik bir ülke” olduğunu ileri sürmeleridir.

Olayların arkasından giden düşünceye sahip bu “havaya-modaya” göre yön değiştiren aydınımsı bu varlıkların dillerinden düşürmediği bir kavram “Türkiye mozaik” din demeleridir.

Öncelikle içi boş, sığ bir kavram, bilahare ise ‘kötü fikirlerin iyi fikirleri kovduğu’ bir kötü fikirler piyasası olan Türkiye’de bu kavramı özellikle birtakım kötü niyetlere hizmet için tedavüle sürülün bir ‘araç kavram’.
Bu kozpolit aydınların ileri sürdüğü Mozaik Ülke kavramı ile anlatılmak istenen nedir? Şunu demek istiyorlar bununla; “Türk milleti diye bir millet yoktur. Çeşitli dil ve din kimliğini ve etnik yapıyı oluşturan halklar vardır (eski kominist devrimcilerin söylediği gibi). Bu halkla, aslında, birbirinden kopuk, aralarında tek belirleyici ortak payda aynı coğrafyayı paylaşmaktır. Hıristiyan Batı emperyalizmin “son haçlı seferimizin senedi” olarak kabul ettikleri Sevr Antlaşması’nın 147’inci maddesinde de aynı şeyler yazılıdır.

İşte Türkiye’yi böylece çoklu dilli, çoklu etnikli, çoklu kültürlü bir mozaikten ibarettir; bu, birincisi. İkincisi buun ardından kendiliğinden gelen ve en az birincisi kadar sığ bir kavram olan “zenginlik” altına konan bir sonuç; buna göre, bu vaziyet aslında bir “zenginlik kaynağı”dır. Ve şimdi de daha kısık bir sesle dile getirilen üçüncüsü, ‘araç kavramı’ derken kastettiğim de bu; madem Türkiye’de Türk milleti diye bir millet yok ve mademki Türkiye’de ‘etnin, mezhep ve din’ farklıların oluşturduğu bir yani “Türkiye Hakları Kolleksiyonu” var, o halde siyasi yapının da bu vaziyete göre yeniden tanzim edilmesinin vakti gelmiştir.

Nasıl olsa Türki diye bir şey yok ve nasıl olsa olanlar da aptal, nasıl olsa Türkiye boş bir arazi ve nasıl olsa Türkiye elden çıkıyor ya; öyleyse haritaya bakan kendine bir yer beğenebilir ve eline cetvel alan kendisinin bir sınır çizebilir.

Öyleyse, yetişin ay Türkiye’nin Hakları; Batının geminin malları burada!

Evvelemirde bir kavram olarak “Mozaik Ülke”, bir kere, tamamıyla alakasız bir saha olan mühendislik ve mimarlıktan aktarılan bir terim olması hesabıyla “mozaik”in bir sosyal bilim kavramına dönüştürülmesindeki riskler aşılamamış bulunmaktadır. İmdi, bir başka alandan kavram aktarırken bu kavramın arka planı ile iyice hesaplaşmaya girişilmez, kavramın yeni referans çerçevesi iyice tanımlanamaz olursa kavram oluşmayacağından dolayı, aktarma kavramın arka planı da olduğu gibi yeni sözde kavramın içine boca edilmiş olur.

Bu itibariyle başka bir alandan kavram aktarmak son derece risklidir, hatta tehlikeli iyice temellendirilmeyecek olursa, hep alındığı alanın anlam çerçevesine atıf yapar. Bu keşmekeşliği, birçok konuda görebiliriz. Kavramların doğuş yeri ve geçirdiği safhaları tam bilmezsek, gelişi güzel onu kullanmaya çalışırsak, bu sefer kavramlar bizimle oynar ve de bazen bizi kaldırdığı gibi yere vurur. Sen benimle nasıl dalga geçiyorsun diye.

Kavramların murad ettiği anlamını bilmezsek, tam aksi anlamında kullanırsak, kavramın boşlukta kalmasına sebep olunur ki işte ‘mozaik ülke’ kavramında da aynı dağınıklığı görmekteyiz.

Şimdi inşaat terminolojisinde mozaik nedir?

Mozaik, birbirleri ile aralarında bağlayıcık özelliği bulunmayan ve bu sebeple kendiliğinden bir arada bir bütün oluşturacak şekilde bulunmaları mümkün olmayan, herbiri diğerinden tamamıyla bağımsız, hatta aykırı elemanların, kendi dışlarındaki başka bir bağlayıcı güç ile bir arada tutulması ile elde edilen bir konstürkisyon olup; bu yüzden, onları bağlayan bu bağlayıcı, hakim, otoriter harici bağ bağ olmadan, bütün bu alakasız, her birisi diğerinden radikal olarak kopuk olan elemanlardan müteşekkil bu “yapının” vücut bulamayacağı gibi, bu bağlayıcı güç ortadan kalktığı takdirde ise darmadağın olur. Mozaik’i asıl olarak ayakta tutan, O’nu bir varlık olarak ortaya çıkaran ve bir bütünlük sağlayan şey, O’nu bir varlık olarak ortaya çıkaran ve bir bütünlük sağlayan şey, O’nu oluşturan ‘parçalar’ değil, onları birbirine bağlayan ‘bağdır’ ki bu da “çimento” ve varsa “deri”dir.

Sözde bir sosyal bilim kavramı olarak ortaya atılan ve senelerdir piyasada tedavülde tutulan bu sahte ve bulanık terim iyice tanımlanmadığı için, her sağlıksız kavram gibi bu da arka planına bağlı kalmak zorundadır. Ve bu takdirde düşünülen mana da açıkça şu olmak durumundadır:

Türkiye şayet bir “halklar kolleksiyonu”dan oluşmuş bir mozaik ise, O’nu bir bütün olarak ayakta tutan, birliğini ve bütünlüğünü sağlayan asıl güç kaynağı, bu sözde halkların kendileri değil, “onların dışında” bir başka güç kaynağı olan “Türklerdir”.

Yani, aslında “mozaikçi sahte aydınlar”ın varmak istediği amaç, kendi beyinlerinde patlaşacak olan tam bir ‘bumeranga’ dönüşür: Türkiye’nin bir ‘mozaik ülke’ olduğunu ileri sürenler, bu “mozaik”in, işbu “sözde halkların” iradelerinin değil. Bu ülkenin “Türklerin Ülkesi” olmasının ve de Müslüman Türk milletinin güçlü iradesinin bir sonucu olduğunu kafalarına sokmak zorundadır.

Tarih bununla ilgili pek çok örnekle doludur. Türk milletinin yönettiği çeşitli coğrafyadaki çeşitli din, ırk ve dinlere mensup insanları bir arada, tutarak adaletli bir idareyle nasıl yönettiğini ve nasıl bu farklı toplulukları bir arada tutan “harç” görevini yaptığım bir örnekle de göstermek istiyorum ki maksad hasıl olsun;

Üniversitede iken – 1960’larda zaman zaman kendisiyle sohbet etme imkanı bulduğum rahmetli tarihçi Cemal Kutay’ın “Hürriyet ve İstiklal Mücadeleleri Tarihi”nin 7’inci cildinde naklettiği bir olay var; 1835’de Osmanlı’nın çekildiği Rumeli – Balkan toprakların gören Alman generali Moltke ki, o tarihlerde askeri müşavir olarak yzb. iken hatıran’da şunları anlatıyordu:

“Bu verimli topraklarda ne şehirler, ne kasabalar, ne şatolar, ne değirmenler, hatta ne de sabit köyler kalmıştı. Göz alabildiğine uzanan ovalar bomboştu.(…) Ahali perişan ve dağlardaydı. Bütün halk, kıyafeti düzgün bir kimseye rastladıkları zaman hürmetle eğiliyorlardı. Kulübelerde eşya ve erzak görmedim.(…) Kadınlar, eğer iki kat çamaşırları varsa, mevsimine bakmadan üst üste giyiyorlardı. Hepsinde derin bir korku, ruhlarına kadar işlemiş bir güvensizlik duygusu vardı. Az konuşuyorlar, sadece soruldukça cevap veriyorlardı.”

Beni cidden meraklandıran gördüklerimin iç yüzünü, nihayet, yaşı yüze yaklaşmış, fakat hafızası yerinde bir ihtiyardan dinledim.(…) Eliyle, bomboş ve hayli verimli ovayı işaret ederek dedi ki:

“-İşte buralarda kum gibi insan kaynardı. Tarlalar bol mahsul verirdi. İnsanlar neşeli ve emniyette idiler. Kimse kimseden korkmazdı. Herkes dilediği gibi yaşardı. Hakka saygı, emeğe hürmet vardı. Ne zalim, ne mazlum yoktu. Ne vakit ki, Türkler buralardan gittiler yerlerine Ruslar geldi, sana anlattıklarım Türk’ün ardından yola çıktı, onunla beraber bilmediğim diyorlara göç etti.”

Moltke bu tabloyu şu cümlelerle tamamlar:

“-Bütün Balkanlarda aynı gerçeği gördüm; Türk’le beraber, huzur ve güven, hürriyette gitmiş. Mağrur ve fatih bir milletin, kendisine ram olmuş insan topluluklarına hayvan değil, insan muamelesi yapma sanatın, külfetleri kendi milletine yükleyip, nimetlerini gayri-Türk unsurlara bıraktığı hakikatini hayretle görmek isteyenler, Balkanların dışarıdan tahrikler olmadığı asırlardaki Türk idaresini hatırlayabilirler.”

“Ah şu Türk’ten bir kurtulsak” diyen kendini bilmez zavallılar demek ki Türk, kıymeti ancak kaybedilince fark edilen, “külfeti kendi milletine yükleyip, nimeti gayri Türk unsurlara bırakan” şerefli bir milletmiş…

Evet, tarihleri boyunca binbir türden kavmi, halkı, ırkı, dili, dini adalet üzere idare etmiş. Arz üzerinde büyük devletler kurabilmiş pek nadir birkaç milletten biri olan Biz Türkler için, ülkemizde kendisini Türk kabul etmeyen vatandaşlarımız ne bir korku kaynağıdır ve ne de telaş; Ve kezaluk, Türkler’in adını verdiği ve Haçlı Seferleri’nden beri “Türkiye” olarak tanınmış bu ülkenin bütün vatandaşları, hukuken yekdiğerine tamamen eşittir ve hiçbir kimsenin bir diğerine herhangi bir üstünlüğü de söz konusu değildir.

Ancak; Türkiye bir mozaik ülke değil; Türkiye, Türkler’in kanlarıyla canlarıyla tarih boyunca suladıkları; mukaddeşleştirdikleri bu vatan Türkler’in ülkesidir: Ve dahi, eğer ki “mozaik” sözünü illa da kullanılmak isteniyorsa, bizde o zaman şöyle deriz; Türkiye ancak, demiri, çimentosu, kumu, yani ‘omurgası’ Türkler olan bir “demirli beton mozaikülke”dir.

Türkiye’de herkes yekdiğerine eşittir ve hemde öyle olması gerekir – ama şimdi yine Müslüman Türkler ikinci sınıf vatandaş gibi görülmeye başlanmıştır – Ancak, vatan toprakları – devlet, “bilmem kaç hisseli ihtilaflı bir mülk” haline getirilirse o zaman; seyr eyle gümbürtüyü!

Escort Kayseri Escort Ardahan Escort Balıkesir Escort Nevşehir Escort Muş Escort Tunceli Escort Niğde Escort Şırnak Escort Giresun Escort Çanakkale Escort Manisa Escort Afyonkarahisar Escort Tekirdağ Escort Kars Escort Ankara Escort Polatlı Escort Mamak Escort Çankaya Escort Haymana Escort Sincan Escort Keçiören Escort Pursaklar Escort Etimesgut Escort Aydın Escort Kırklareli Escort Trabzon Escort Ordu Escort Konya Escort Siirt Escort Kahramanmaraş Escort Artvin Escort Kilis Escort Yalova Escort Batman Escort Van Escort Eskişehir Escort Antalya Escort Muratpaşa Escort Kemer Escort Kaş Escort Alanya Escort Konyaaltı Escort Manavgat Escort Kumluca Escort Tokat Escort Bayburt Escort İstanbul Escort Sancaktepe Escort Bağcılar Escort Kayaşehir Escort Mecidiyeköy Escort Fulya Escort Beşiktaş Escort Zeytinburnu Escort Kartal Escort Tuzla Escort Küçükçekmece Escort Üsküdar Escort Merter Escort Güngören Escort Sarıyer Escort Bayrampaşa Escort Çatalca Escort Esenler Escort Bakırköy Escort Kadıköy Escort Maltepe Escort Şerifali Escort Çekmeköy Escort Kağıthane Escort Beylikdüzü Escort Başakşehir Escort Kurtköy Escort Beykoz Escort Ataşehir Escort Sultanbeyli Escort Esenyurt Escort Fatih Escort Eyüpsultan Escort Avcılar Escort Büyükçekmece Escort Beyoğlu Escort Nişantaşı Escort Pendik Escort Bahçelievler Escort Ümraniye Escort Şişli Escort Kocaeli Escort İzmit Escort Gebze Escort Karaman Escort Ağrı Escort Rize Escort Adana Escort Seyhan Escort Çukurova Escort Amasya Escort Erzincan Escort Kastamonu Escort Malatya Escort Yozgat Escort Mersin Escort Anamur Escort Yenişehir Escort Akdeniz Escort Erdemli Escort Mezitli Escort Silifke Escort Edirne Escort Çorum Escort Gaziantep Escort Şehitkamil Escort Şahinbey Escort Nizip Escort Isparta Escort Karabük Escort Düzce Escort Gümüşhane Escort Kırıkkale Escort Bartın Escort Burdur Escort Uşak Escort Adıyaman Escort Muğla Escort Dalaman Escort Marmaris Escort Milas Escort Datça Escort Fethiye Escort Bodrum Escort Samsun Escort İlkadım Escort Atakum Escort Aksaray Escort Bilecik Escort Şanlıurfa Escort Zonguldak Escort Osmaniye Escort Sakarya Escort Bingöl Escort Kütahya Escort Elazığ Escort Bursa Escort İzmir Escort Konak Escort Çeşme Escort Gaziemir Escort Buca Escort Bayraklı Escort Karşıyaka Escort Urla Escort Balçova Escort Bornova Escort Bergama Escort Çiğli Escort Bolu Escort Bitlis Escort Diyarbakır Escort Sivas Escort Iğdır Escort Denizli Escort Sinop Escort Erzurum Escort Kırşehir Escort Çankırı Escort Mardin Escort Hatay Escort Hakkari
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort