“ESKİDEN yapılıyordu, artık yapılmıyor” diyen AKP’lilerin süngüsü çoktan düştü. İktidara geldikleri günden itibaren toplumun her katmanına ilişkin fişleme yaptıkları ortaya çıktı…
İş adamlarını fişlemişler, gazetecileri ve yazarları fişlemişler…
Polisi ve askeri bıraktıklarını sanmıyorum, onları da fişlemişlerdir…
Rakip siyasetçileri mutlaka fişlemişlerdir…
İş adamlarını fişlemişler, gazetecileri ve yazarları fişlemişler…
Polisi ve askeri bıraktıklarını sanmıyorum, onları da fişlemişlerdir…
Rakip siyasetçileri mutlaka fişlemişlerdir…
Sendikacıları, öğrencileri, esnafı, memuru es geçmediklerini sanıyorum, onları da fişlemişlerdir…
Telefonları dinlemekle yetinmedikleri anlaşılıyor; “Bizi darbeyle iş başından uzaklaştıracaklar” vehmine sürülendikleri için kim bilir daha ne densizliklere sapmışlardır…
………………………..
Telefon dinleme kurumunu (!) bunlar kurmadı mı?
Kişinin evine ve iş yerine kamera koyma usulünü bunlar getirmedi mi?
Sahte CD’lerle insanların harem-i ismetlerine bunlar saldırmadı mı?
Mesela hediyelik çiçek buketlerine böcek tâbir edilen dinleme aygıtlarını koymayı bunlar icat etmedi mi?
İnsanları adım adım takip etmek amacıyla yapılan olmadık uygulamalar, bunların döneminde ispiyonaj modeli haline getirilmedi mi!
Şu ifade bile iktidarın ayıbını dile getiriyor:
-Gelip gidenimiz pek az ama yine de her sabah eşimle birlikte evi tarıyor, böcek koyup koymadıklarını araştırıyoruz…
Bu ifade bir süre önce “Özgürlüklerin kullanılmasına engel olan ilk iktidar AKP iktidarı, lütfen konunun üzerine gidin” diye yazarak elektronik postama ileti gönderen değerli ülkücü okurlarımdan hukukçu K.A’ya ait…
Kısa ve kestirmeden “İllallah” dedirten bir tepkinin özeti bu…
Fişlemelerle, jurnalciliğe saparak ve çanak tutarak siyaseti halkın nazarında “Tu kaka” hale getirdiler; şimdi insanların hükümete ve AKP’ye güven beslememesinden şikâyet ediyorlar…
Kime, kimi şekvâ ediyorlar ki!?
………………………..
Siyasete soğuk hale getirilen bir toplumun, sandığa gitme olasılığı da azalır…
Bu, oldukça tehlikeli bir durumdur…
Zira kullanılmayan her oy başka partiye iki oy olarak gitmiş sayılır…
Mesela A partisine oy vereceğiniz yerde sandığa gitmez, ya da boş oy verirseniz, kullanmış olun olmayın, oy’unuz B partisine gitmiş gibi değerlenir…
Buna meydan vermemek lâzım.
AKP’nin yerelde ve genelde iktidarda kalması demek, demokrasinin Türkiye’ye evrensel boyutta gelmemesi demektir; özgürlüklerin kısıtlanması demektir, temel hak ve hukukun lâftan ibaret kalması demektir. Yalanın, talanın, palavranın, kayırmanın ve ayrıştırmanın devam etmesi demektir. Hakkın ve adaletin yerini bulmaması demektir, terörün sürmesidemektir, suç işleyen teröristle el ele vermek demektir…
Bitmedi, din üzerinden siyasete devam demektir…
Antidemokratik uygulamalara selâm çakmak demektir…
Fişlemeyi sürdürmek, ayrıştırmayı tırmandırmak, laik cumhuriyetin kazanımlarına düşmanlık yapmak, milli ve manevi değerleri enternasyonalist kriterden sayılan din birlikteliği uğruna boğmak demektir…..
Silivri demektir, Hasdal demektir, Metris demektir, Mamak demektir…
Tutukluluk ve hükümlülük demektir…
Fişlemelerin amacı, hareket noktaları ve hedefleri bunlardan ibarettir!
* * *
TOPLU açılış modasından bahsetmiştim. Bu lâf, AKP’nin sloganı oldu. Erdoğan nerede konuşacaksa orada toplu açılışlar yapılıyor…
Aslında bir şey yapıldığı yok, bir ikisi dışında hepsi hayal…
Rahmetli hocaları Necmettin Erbakan‘dan öğrenmiş olmalılar; o da, motor fabrikasının temel atma töreninde konuşmuştu ama o fabrika günümüze kadar yapılmadı. Temeline ait göstermelik bir beton parçasını hatırlarım; müzelikti, ancak hocanın müritleri tarafından ortalıktan yok edildi…
Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan açıkladı. Erdoğan Antalya’da yine toplu açılışa katılmış…
Açtığı yatırımlardan biri de Gazipaşa havaalanı. Meğer alan beş yıldan beri hizmette ve bu da üçüncü açılışı…
Soytarılık desem AKP’liler köpürüp beni yargıya da taşıyabilirler; o nedenle buna “Mükerrer açılış hatası” deyip iyi niyetimi gösteriyorum. Hiç olmazsa kimsenin aklına “Bu soytarılık ama…” şeklindeki bir cümlem yerleşmemiş olur…
Keza Antalya- Kemer Yolu da açılmış. Yıldıray Sapan “O yol birkaç defa açıldı, bu açılış sonuncusu” diyor.Manavgat- İbradı Yolu da açıldı deniyor ama o yol da öylece durup duruyor…
Antalya -Kemer Yolu yıllardan beri kullanılan bir yol; geçen yaz eşim ve çocuklarım bu yoldan Kemer’e gitti. AKP’lilerin iddiasına bakarsak yol o zaman trafiğe kapalıydı ve bizimkiler de diğer yurttaşlar gibi, açılmamış yolu kullanarak suç işledi…
Nerede yaptırım!?
Yaptırım yok; açılmış yolu kullandı diye adama yaptırım uygulanabilir mi…
Hepimizle dalga mı geçiyorlar…
…………………………
Oy almak için ülkenin her yerinde yalana ve dolana sapmaktan vazgeçmiyorlar; bu yolla günah işlediklerini, tavırlarının oy hırsızlığı kapsamına girdiğini kabullenmiyorlar…
Sürgit bir iktidar uğruna, maddi ve manevi bütün değerleri görmezden ve bilmezden gelmekle günahtan kurtulmanın mümkün olmadığını anlamıyorlar.
Yalandan kim ölmüş diye bir lâf var ya, ona sığınıyorlar….
Belki insan ölmedi ama yalan yüzünden çoook iktidar devrilip gitti!
* * *
KARASU‘da bir yurttaş “Fahri Trafik Müfettişi”nin kestiği cezayı mahkeme iptal etti…
Nedeni de delil yetersizliği…
Bir fahri müfettiş, yurttaşın seyir halinde kemer takmadığını görünce basmış 77 liralık cezayı…
Durum mahkemeye intikal etmiş; yargıç da somut delil bulunmadığı gerekçesiyle cezanın iptaline karar vermiş…
Bu fahri müfettişlik kurumunu (!) anlamsız buluyorum; ya adamlara yetki verilsin ya da bu uygulamadan vazgeçilsin…
Müfettişlerin aracı durdurmak, evrak sormak, ehliyet kontrolü yapmak gibi yetkileri yok ama ceza kesme yetkileri var; olacak iş mi bu!
Müfettiş, yurttaşın kemer takmadığını ispatlama hakkına sahip olmadığına göre ceza kesme hakkına da sahip olmamalı.
Kısa günde, lâf olsun diye ihdas edilmiş bu müfettişlik mesleği (!) iptal edilsin ve bir daha da bu kadar tutarsız biçimde toplum hayatına bela edilmesin!