DEVLETTE sır olarak saklanan idari kararları, sıradan bir gazeteciye kim servis ediyor, önce onu arayıp bulmak lâzım…
Bu, işin bir yanı…
Diğer yanına gelince…
2004 yılında MGK’da, Nurculuk ile mücadele başlığı altında Fethullah Gülen ve cemaati hakkında alınmış bir karar var mı…
Acilen ona da bakmak gerekiyor.
Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, Adalet Bakanı Çiçek, İçişleri Bakanı Aksu, Başbakan Yardımcısı Şener ve dört Kuvvet Komutanı tarafından imzalandığı ileri sürülen 481 sayılı belge, sonunda gazete sütunlarına da düştü…
Bu, işin bir yanı…
Diğer yanına gelince…
2004 yılında MGK’da, Nurculuk ile mücadele başlığı altında Fethullah Gülen ve cemaati hakkında alınmış bir karar var mı…
Acilen ona da bakmak gerekiyor.
Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, Adalet Bakanı Çiçek, İçişleri Bakanı Aksu, Başbakan Yardımcısı Şener ve dört Kuvvet Komutanı tarafından imzalandığı ileri sürülen 481 sayılı belge, sonunda gazete sütunlarına da düştü…
Bu gelişme, ülkede devlet sırrı diye bir şeyin kalmadığını gösteriyor…
O gazeteciye bu sırrı sızdıran bulunup ortaya çıkarılmalı…
O gazeteciye bu sırrı sızdıran bulunup ortaya çıkarılmalı…
…………………………
Dikkat etmiş olmalısınız; ifşaat işini kim ya da kimler yapıyorsa fâş edeceği bilgileri bu gazeteci üzerinden tezgâhlamayıtercih ediyor…
Pekiii neden onun üzerinden de başkasının üzerinden değil…
Bu sorunun da yanıtını bulmalıyız…
Bavulcu diye anılan gazeteci “Sır ifşa etme ekibine” nasıl bir yakınlık sonucu servis elemanı olmuş araştırmalıyız…
…………………………
Cemil Çiçek ile o dönemde Başbakanlık Müsteşarı olan Ömer Dinçer, “Evet karar var ama uygulama yok” diyerek savunma kalkanı oluşturmaya kalktılar…
Karar var mı?
Görünüşte var…
Uygulama?
Yok diyorlar…
Peki yapılmadığını nasıl anlayacağız?
Olmadığına ahaliyi nasıl ve neyle inandıracaklar!?
Oysa kendileri söyledi; Anayasa Mahkemesi kararı üzerine “İrticai eylemlerin odağı olmaktan kurtulmak için bazı mücadele yollarına başvurduk” dediler…
Yalan mı söylediler!?
Tam “En iyisi o gün Başbakan Yardımcısı olan Devlet Bakanı Doç. Dr. Abdüllatif Şener‘i konuşturmak. Bu olayın önünü arkasını, içini dışını en iyi o bilir ve tahlil eder” diyecektim ki Şener de konuştu…
Sade suya tirit!
………………………… …
İşin ilginç yanı o günkü üç Kuvvet Komutanı’nın bugün hükümlü olarak cezaevinde bulunması…
Balyoz davasında tanıklık yapmayan bir kuvvet komutanı ise serbest, el’an dışarıda…
Garabet olur ama böylesi pek olmaz diyesim geliyor…
Unutmadan; Balyoz Davası da servis elemanı olarak kullanılan bu gazetecinin bavulla taşıdığı belgeler ciddiye alınarak başlatılmıştı…
Yarım yamalak ve asılsız iddialar öne çıkarılmıştı…
Gülen cemaati hakkındaki iddiaları iyi irdelemek lâzım; bu karar MGK’da neye dayanılarak alındı açıklanmalı…
Gereği yapılmış mı ona da bakılmalı; eğer yapılması gerekirken yapılmamışsa bugün yapılmalı!
………………………… …..
Gülen cemaati ülkeye zararlı bir unsur mu?
Buna “Evet” demek o kadar kolay değil…
Zararlı değilse yararlı bir cemaat mi sorusuna da kolay cevap verilemez…
Her cemaat gibi bu cemaat de kendine dönük, dışa kapalı, paylaşmadan uzak bir topluluk…
Bu tür toplulukların ortak noktası olan ayrıştırma değişmez kural…
Cemaatçiliğin esası da zaten bu anlayıştan kaynaklanmıyor mu…
………………………… ……
Asıl şimdi AKP ile Gülen Cemaati arasındaki gerginlik artabilir…
Cemaatin seçimlerde AKP’ye oy verme olasılığı da azalır…
Hangi partiye meylederler bilemem; belki de sandığa gitmezler…
Önümüzdeki siyasal süreçte beklenmedik çok olayla karşılaşabiliriz diye düşünüyorum…
* * *
SİYASAL hayata da jübile yapmayı bulaştırdılar…
Rahmetli Necmettin Erbakan‘ın sevip saydığı ve sağ kolu kabul ettiği Recai Kutan siyasette 40’ıncı yılını bir jübileyle kutladı (!)…
Kutan, sevimli bir siyasetçidir; dikkat ettim, farklı siyasal anlayışta olanlar bile ona sempati duyuyor…
Nitekim basında “Recai Bey amca” diye sıcak ifadelerle yazanlar dahi oldu…
İtidalli, sabırlı, edepli siyasetçiye örnek gösterilebilir…
Allah ömrünü uzun etsin!
………………………… ….
Jübilede (!) konuşma sırası Bülent Arınç‘a gelmiş…
Arınç malûmunuz siyaseti bırakıyor, bir daha aday olmayacak. O nedenle “Giderayak” bol bol konuşuyor…
Arınç, ahde vefaya önem veren bir siyasetçidir…
“Biz sadece siyaseti değil, edebi de ondan öğrendik” diyerek vefasını göstermiş ve Recai Bey Amca’ya değerini ifade eden cümlelerle hitap etmiş…
Sonra da eklemiş
-Bu vesileyle söylemek isterim ki vaktiyle vekilliğini gasp ettiğimiz Merve Kavakçı kardeşimize önümüzdeki dönemde vekilliği ikram etmeliyiz…
Sanırsınız ki Arınç milli irade çerçevesinde yasama görevi yapan bir siyasetçi değil de bol kepçe esnaf lokantasının aşçıbaşısı…
Vekilliği bile seçimsiz dağıtıyor…
“Yetişen alsın” misali…
Ahde vefa dediysek de bu kadar değil…
Bülent Bey milletvekilliğinin, milli iradeyi oluşturan bütünün bir cüzzü olduğunu bilmiyor mu ki, peynir ekmek dağıtır gibi vekillik dağıtılmasından yana tavır koyuyor…
Vekillik tabağa konup ikram edilecek baklava mı, börek mi, ballı badem mi…
Böyle düşünen insanın parlamenter demokrasiden ve milli iradeden neyi anladığını milletimizin dikkatine sunarım…
* * *
HÜSEYİN Çelik tarafından “Dekolte elbiseyle ekrana çıktı” diye gammazlanan ve çalıştığı kanalın yönetimi tarafından görevden alınan sunucu Gözde Kansu‘nun bakalım başına daha neler gelecek…
AKP’li Çelik’ten sonra bu defa da, RTÜK üyeliğine CHP kontejanından seçilen Ali Öztunç, Kansu’nun kıyafetini dekolte bulduğunu açıklayarak kanala ceza verilmesini istedi…
İnsanın aklına “Sen de mi Brütüs” tekerlemesi geliyor…
Hadi AKP’lileri anladık; bazılarının ilgi alanı belden aşağı ama CHP’linin de mi ilgi alanı aynı…
Hepsinin aklı fikri orada mı?
………………………… ….
Radyo Televizyon Üst Kurulu bu beylerin aksine Gözde Kansu‘nun kıyafetini dekolte bulmadığına ve de müstehcen olmadığına karar verdi…
Böylece o beyleri de şapa oturtmuş oldu…
Noktalarken hatırlatırım; ekmekle oynayanın sonu hayırlı olmaz…