Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul Büyükşehir Adayı Rasim Acar, Başbakan ve iktidarının referandum sonrasında almış olduğu yüzde 50’nin üzerindeki oyla ciddi anlamda bir güç zehirlenmesine uğradığını söyledi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul Büyükşehir Adayı Rasim Acar, Başbakan ve iktidarının referandum sonrasında almış olduğu yüzde 50’nin üzerindeki oyla ciddi anlamda bir güç zehirlenmesine uğradığını söyledi. Acar, “Bu güç zehirlenmesi ülkemizde her şeye tek başına karar verme yetkisi olduğunu, tek başına ülkeyi yönetme konusunda her türlü hakkı bulduğunu ortaya koydu. Sayın Başbakan kendisi dışında ülke içerisinde faaliyet gösteren siyasi partilere net bir şekilde sansür koyuyor.” dedi.
MHP İstanbul Büyükşehir Adayı Rasim Acar, MASKO esnafını ziyaret etti. Esnafla tokalaşan Acar, vatandaşlarla bir süre sohbet etti. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Acar, İstanbul’a yapılan yatırımlar konusunda bilgi verdi. İstanbul’da yapılacak projeler konusunda bir defa değil 25 defa düşünülmesi gerektiğini söyleyen Acar, “İstanbul’da büyükşehir belediye başkanı olduğum zaman hiçbir çılgınlık olmayacak. İnsan ölçeğinde, insana hizmet edecek, İstanbul’a hizmet edecek projeler olacak. Çılgın projeler ifadesi çok ciddi bir şey adı üstünde İstanbul için bunlar çılgınlık, İstanbul’a hizmet edecek projeler değil. 3 büyük projeden bahsediliyor. Havalimanı, kanal ve köprü bu 3 büyük projelerin hiçbiri 100 binlik planlarda yok. Sonradan köprüyü işlemeye çalıştılar.” diye konuştu.
‘BAŞBAKAN LÜKS SEMT EMLAKÇISI GİBİ HAREKET EDİYOR’
Türkiye’nin ve İstanbul’un geleceğini etkileyecek projeler hiçbir plana dayandırılmadan yapıldığını söyleyen Acar, “Sayın Başbakan yanına Ulaştırma Bakanı’nı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı alarak İstanbul’un üzerinde helikopterle geziyor. Projeleri de şuradan geçsin diye planlıyor. Bütün yaklaşımı bu. Son zamanlarda da Başbakan sadece helikopterle gezerek planlamayı bırakın boğazın içerisinde lüks yatlarla Arap şeyhlerine yer gösteriyor. Lüks semt emlakçısı gibi hareket ediyor. İstanbul hepimizin bu projelerin hiçbiri planlama çerçevesi içerisinde yapılmadı. Bu projelerin ihtiyaç olup olmadığıyla ilgili hiçbir bilimsel araştırma yok.” ifadelerini kullandı.
Yapılan projelere karşı olmadıklarını ancak ihtiyacı karşılar nitelikte olması gerektiğini belirten Acar, “Projeler planlı olsun, kaynak kullanımı anlamında maliyetleri analiz edilsin, doğal çevreye, şehrin kültürüne, ruhuna zarar vermesin ve gelecek nesillere bırakacak İstanbul’umuz olsun. Benim gözümde 3. Köprü her başı ağrıyana kanser ilacı vermektir. 3. Köprüyü yapacaksan teşhisini, tanısını koy. Tedavi olacaksa yap.” şeklinde konuştu.
Başbakan ve iktidarının referandum sonrasında almış olduğu yüzde 50’nin üzerindeki oyla ciddi anlamda bir güç zehirlenmesine uğradığını aktaran Acar, şunları kaydetti: “Bu güç zehirlenmesi ülkemizde her şeye tek başına karar verme yetkisi olduğunu, tek başına ülkeyi yönetme konusunda her türlü hakkı bulduğunu ortaya koydu. Sayın Başbakan kendisi dışında ülke içerisinde faaliyet gösteren siyasi partilere net bir şekilde sansür koyuyor. Medya üzerinde çok ciddi baskısı var. Sivil toplum kuruluşları üzerinde hepsi benim tarafımdan yönetilsin arzusu ve hırsı var. Demokrasinin temel taşları sivil toplum kuruluşları ve medyadır. Siz sivil toplum kuruluşları ve medya üzerinde bırakın baskıyı, bırakın tehdidi, bırakın şantajı ufacık bir yönlendirme bile yapsanız bu demokrasinin en büyük ayıbıdır.”
‘BAŞBAKANIN ŞUANDA ÜLKEMİZDE ÇATIŞMADIĞI HİÇBİR MESLEK GRUBU KALMADI’
Türkiye Cumhuriyeti’nin 11 yıldır yöneten Başbakana yaptığı ayrımcılığın yakışmadığını belirten Acar, “Yıllardır yapılan ayrımcılık açılım konusuyla birlikte ülkede bölünmeye, kamplaşmaya, ayrışmaya, çatışmaya yönelik adımlar haline geldi. Başbakan çiftçisinden işçisine, emeklisine, öğretmenine kadar ayrımcılık yapıyor. Başbakan’ın şuanda ülkemizde çatışmadığı hiçbir meslek grubu kalmadı.” diye konuştu.
Yıllardır yolsuzluk yapıldığını ancak yolsuzlukların yeni ortaya çıktığını söyleyen Acar, söyle devam etti: “Yolsuzluk açığa çıktıysa bırakın savcı işini yapsın bu sizinle de ilgili olabilir başkasıyla da ilgili olabilir. Bırakın adalet işini yapsın adaletin elini tutamazsınız. Adaletin elini tutmak adaletsizliktir. Maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi adaleti sadece kendisine kalkınmayı da sadece çevresine ve yandaşlarına yontuyor. Adaletin tersi zulümdür.”