“CUMHURBAŞKANIMIZ siyasal kimliğini geride bıraktı, yansız davranıyor” diyemiyorum… Oysa demek isterdim… Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’nın 103. maddesinde yer alan yemini ettikten ve “…üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için” diyerek andiçtikten sonra, bireyin özeline müdahale eden “İnternet Yasası” ile Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu‘nu tamamen yürütmenin eline bırakarak “Kuvvetler ayrılığı”nı ortadan kaldıran yasayı onaylaması, Çankaya’ya beslediğim güveni maalesef bir çırpıda yitirmeme neden oldu.
Ergun KAFTANCI
“Her iki yasada da Anayasa’ya aykırılık varsa Anayasa Mahkemesi gereğini yapar” anlayışı demokratik bir tavır gibi gözükse de Anayasal değildir. Zira Anayasa’nın 104. maddesi, Cumhurbaşkanı’na bu gibi hallerde ne yapacağını gösterir…
Onay için gönderilen yasada anayasal aykırılık varsa ve uygulamada tıkanıklığa neden olacak hükümler bulunuyorsa, Cumhurbaşkanı’nın o yasayı veto etmek ve yeniden görüşülmesi için Meclis’e göndermek hak ve mecburiyeti vardır. Bu maddeye uymamak elbet de suç olmaz; ancak anayasaya uygun olmayan bir siyasal anlayışı paylaşmak olur. Cumhurbaşkanı’nın ise böyle bir görevi olmadığı, ettiği yeminde yer alan “…görevini tarafsızlıkla yerine getirmek”ilkesi ve hükmüyle müsecceldir… Kısacası, her yurttaş gibi ben de Sayın Cumhurbaşkanı Gül‘e güvenmek istiyorum. Bu farklı ve eleştiriye açık tasarrufun önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, eskilerin çok kullandığı deyimle söyleyim, fazl-i takaddüm yani öncelik elde etme meziyetine yönelik olmasın… Gelişmeler insana bunu çağrıştırıyor mu bilemiyorum ama bana çağrıştırıyor!SAYIN BAHÇELİ’YE BEN YANIT VEREYİM ————————————————– MHP Lideri Devlet Bahçeli Yozgat’ta iyi bir çıkış yaptı ve halkın yeniden MHP saflarında toplanmasını sağladı. Yozgat bir dönem, MHP’nin kalelerinden biriydi; vekil de çıkardı, belediye başkanı da. Sadece kentin merkezi değil, ilçeleri de MHP’ye oy verdi. Bahçeli büyük bir kalabalığa seslenirken “Bize neden küsmüştünüz” diye sordu ve “Küslük bitti artık, şimdi birlik zamanı. Ben bu meydanda bunu görüyorum” dedi… Bu arada binlerce Yozgatlı, hırsızların, talancıların, rüşvetçilerin, yolsuzluk yapma uzmanlarının, ihale satıcılarının toplandığı iktidardaki siyasal anlayışı bir kez daha lanetledi.
* * * Yozgat, Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek‘in memleketi… Orada doğdu… Siyasal hayatına da orada başladı. ANAP’ın 37 kurucusundan biriydi. AKP’ye geçti ve siyasete bu partide devam ediyor. Son üç dönemdir parlamentoda; o nedenle önümüzdeki dönem, ununu elemiş eleğini duvara asmışlardan biri olabilir. Ne diyordum… Bahçeli, Yozgat konuşmasında Erdoğan’a yanıt verirken “Sosyal hareketler ve diktatörlerin devrilmesi hep yolsuzlukla başlamıştır” diye seslenerek Tayyip Bey’in ve partisinin gidişatının iyi olmadığını hatırlattı… Dileriz Erdoğan, Bahçeli‘nin bu sesini de duymuştur… MHP Lideri bu arada “Dolarları kefenin neresine koyacaklar” diye de sormadan edemedi…
Ama meydandan ses çıkmadı… Sayın Genel Başkan’ın bu sorusuna abd-i âciz Ergun Kaftancı olarak izninizle ben yanıt vereyim:
-Kefenlerine cep diktiriyorlar Sayın Genel Başkanım, hem de ailece…
ÂKİL ADAMLARI SALSINLAR ETRAFA
———————————————- TAYYİP Bey‘in icat ettiği âkil adamlar şimdi ne yapıyor, neredeler; esamileri okunmuyor da…
Başbakan asıl şimdi onlardan yararlanabilir…
Alayını ülkenin dört bir köşesine salsa fena mı olur…
Âkil adamlar halka, “Ortalıkta dolaşan, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, ihale satıcılığı, nüfuz ticareti gibi enva-ı çeşit yolla devleti de, saçı bitmemiş yetimi de soyanlar var iddiası asılsız arkadaşlar” diyebilir ve bu iddialarını örnekler vererek (!) anlatabilirler…
Anlatmasına anlatırlar ama halkı da, geçen defa olduğu gibi anlattıklarına inandıramazlar...
Devleti de, saçı bitmemiş yetimi de soyup soğana çevirenlerin iktidarda kümelenmesini bu saatten sonra halkımızın dikkatinden nasıl ve hangi argümanları kullanarak kaçıracaklar merak ederim.
Ayrıca dört bakanın ve çocuklarının marifetleriyle internete düşen baba-oğul arasındaki telefon konuşmalarını da nasıl tevil edecekler diye düşünürüm…
Aslında yolsuzlukların tamamı, tescil edilmiş malzemedir ve varlıklarını inkâr da mümkün değildir.
KÜÇÜK BİR NOT EKLEYİM
——————————–
NEREDEYSE şakır şukur göbek atacaklar…
Sevinmekte haklılar…
Çünkü savcılık “Bilal Erdoğan ile ilgili 2012/656 soruşturma numaralı dosya kapsamında herhangi bir fiziki takip, iletişimin dinlenmesi, kayda alınmasına dair mahkeme kararı bulunmamaktadır. Dolayısıyla herhangi bir sonlandırma kararı da yoktur” açıklaması yaptı.
Üç imzalı bir açıklama…
AKP’lilere göre kapı gibi üstelik…
* * *
Bilal Bey aklanmış mı oluyor şimdi…
Onun hakkında fiziki takip olmayabilir ve iletişimin dinlenmesi için mahkeme kararı bulunmayabilir; yani bu saptama doğrudur, dinlenmiyordur…
Ama ya babası?
Tayyip Bey dinleme konusu gündeme geldiğinde “Beni bile dinliyorlar” demedi mi…
Kriptolu telefonların bile mahremiyeti muhafazaya yetmediğini açıklamadı mı?
Para konusu, Bilal Bey‘in telefonunun değil ama Başbakan’ın telefonun dinlenmesi sonucu patlak verdi. Zaten herkesin değil bir kişinin telefonunun dinlenmesi bile ülkedeki her şeyi öğrenmeye yetiyor…
* * *
Küçük not dediğim işte bu; öyle şakır şukur göbek atarak “Ohhh, bizim oğlan aklandı” diye sevinmek çok erken!
DÜNYA GÖZÜNÜ BİZE DİKTİ
———————————–
ABD Yönetimi geleneksel insan hakları raporunu açıkladı ve ülkemizde olan biten için, skandal dedi.
Önceki raporda bize 48 sayfa ayrılmıştı, bu defa 52 sayfa ayrıldı.
Washington bu raporda yolsuzluk olaylarını Türkiye’de yaşanan en belirgin insan hakları ihlallerinden biri olarak sıraladı.
Konuya ilişkin yeterince gözaltı ve soruşturma yapılmadığı belirtildi.
Kolluk kuvvetleriyle yargının, binlerce polis ve savcının yerini değiştiren hükümetin etkisi altında olduğu açıkça vurgulandı.
Rapor, dışişleri kanalıyla bize de gönderildi.
Bugün yarın Başbakan Erdoğan “One minute” sürecindeki öfkesine benzer şekilde, stratejik dost saydığı ABD Yönetimi ile kadîm dost saydığı Hüseyin Barack Obama‘ya hiddet ve şiddetle karşılık verebilir…
Çünkü mizacı, öfkesini yenecek ve itidal içerisindedüşünmesini sağlayacak uygarlığa sahip değil…
* * *
Ona buna kızıp köpürmek yerine demokrat olmak, demokrasiyi sahiplenmek ve ülkede demokratik hakları kesip biçmemek, seçilecek en kolay yol değil mi!
Hukuka sarılmak ve kuvvetler ayrılığını baş tacı etmek, yerini hukuksuzluğa ve erklerin tek elde toplanmasına bırakırsa, el âlemin ağzına yolsuzluklar da, hırsızlıklar da, ihale satıcılığı da, yalan ve talan da skandal marka sakız olarak yapışır kalır!.