TARİH 23 Kasım; Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen Cemaati‘ne ilişkin konuşmasında şunları söylüyor: -Eğer cemaat olarak değerlendirilecekse, cemaatin mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan geri gönderdi? Üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesi ile ilgili adımlardan tutunuz da birçok faaliyete yönelik yapabileceğimiz varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir. Bu ifadeler ertesi gün altı gazetede yer aldı, onlardan biri de Milliyet gazetesiydi… Gazetenin eğitim yazarı Abbas Güçlü dershanelerin kapatılması konusunda yazdıklarından dolayı da Tayyip Bey’in hedefi oldu…
Ergun KAFTANCI
* * * AKP – Gülen ilişkisi epey eskiye dayanıyor… Taraflar 12 yıl önce en sıcak şekilde kenetlendi, kucaklaştı ve iktidarı paylaştı… AKP, ortaklığın görünen kısmını oluşturdu, arkasında da cemaat yer aldı… Tayyip Bey’in AKP – Cemaat ortaklığına kanıt teşkil edecek başka lafları var mı hatırlayamıyorum; mutlaka olmuştur da dikkatimden kaçmıştır. Şu konuşması dahi ülkeyi birlikte yönettiklerini göstermeye yetiyor… O kadar iç içe ve birbirlerini kollar durumdaydılar ki Tayyip Bey ya da başka AKP’liler, Fethullah Gülen‘e,Türkiye Cumhuriyeti yasalarından, savcılarından ve mahkemelerinden korumak için bir kez bile “Vatanınıza gelin” çağrısı yapmadılar… Son yıllarda tarafları birbirine bağlayan “Menfaat ipi” kopunca Gülen’i savcıların önüne atmak için “Sizi özledik, dönün gelin artık” mesajları vermeye başladılar… Bunu da sağlayamadılar ve çıkar yol olarak cemaati kötülemeyi seçtiler… * * * AKP – Cemaat ortaklığı iktidar olmasaydı Türkiye bu denli sıkıntıları yaşamayacaktı… Demokrasi anlayışımız zedelenmeyecekti… Engizisyon türü yargılamalar, asırlar sonra ülkemizde hortlatılmış olmayacaktı… Silahlı kuvvetlerimiz bu denli şiddetli fırtınalara maruz kalmayacaktı… Türkiye demokrasinin, özgürlüklerin, hukukun, birlik ve beraberliğin egemen olduğu ülke olarak dikkat çekecekti… Bugün de dikkat çekiyoruz ama Amerika’dan, Avrupa Birliği’nden, ciğeri beş para etmez Arap coğrafyasından bile Ankara’ya “Demokrat ol, hukuka uy, diktaya gitme” gibi uyarılar geliyor ve âlem bizi alaya alıyor…
* * *
Anayasa Mahkemesi 2008’de AKP’ye “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı” diye bakmasına rağmen yargılama sonucu sadece para cezası verdi. O gün bugün AKP-Cemaat ilişkileri de Erdoğan’ın dediği gibi “Ne istediler de yapmadım ve ne istediler de vermedim” noktasına geldi.
Bazen hukuk da hükmünde yanılabiliyor…
YARGILAMADA YENİ GELİŞME
————————————-
ÖYM‘lerin ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan özel yetkili yargıç ve özel yetkili savcı kurumlarının kaldırılması konusunu gündeme, uyduruk delillere dayanılarak verilen kararları eleştirip yeniden yargılama talebinde bulunan Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu taşıdı.
İleri demokrasi konusunda saçma sapan uygulamalar sonuç vermeyince iktidar da Feyzioğlu’nun izinden gitti ve Başbakan da ÖYM’lerin kaldırılacağını açıkladı…
Söylenecek tek sözcük var, o da Günaydın!
* * *
Havadaki sis dağılıyor…
Yeniden yargılanma, önemli bir insan hakkı olarak ortaya çıkıyor…
Madem ki yargılama sürecinde sahte delilden usul hatasına, savunmanın engellenmesinden hasta haldeki şüphelilerin içeride tutulmasına kadar insanlık dışı uygulama yapılmıştır o halde hepsi tamir edilmelidir ki adalet, gölgesiz bir ortamda gün yüzüne çıksın…
ÖYM’lerin tarihe karışması sırasında gizli tanıklar, sahte dijital deliller, taklit olduğu saptanmasına rağmen ıslak imza diye yutturulan karalamalar, savunmaların engellenmesi, süre tahditleri, şüphelilere anlamsız yere kızmalar ve daha nice yanlış ve çarpık uygulama da ortadan kalkacak ve yargı sistemimizde bir daha bunlar yaşanmayacaktır…
Adaletin yerleşmesi için bu tırpanlamada geç kalınmıştır ama sonuçta ülke, yaşatıldığı sancılardan kurtulmanın eşiğine gelmiştir…
Tabii iktidar yine sözünden dönmezse…
ERBAKAN’DAN ÖĞRENMİŞ OLMALILAR
———————————————————————–
BİR ara aklıma geldi…
Erbakan başbakan olduğunda devletten iş almak ya da ihaleye girip kazanmak isteyenlere bağışta bulunmaları için adres olarak parti gösterilirdi…
Bağış yapmayana iş miş verilmezdi…
CHP Lideri bu usulün şimdi, Bilal Erdoğan‘ın başında, kardeşlerinin de içinde bulunduğu vakıf yoluyla uygulandığını bas bas bağırıyor, tınlayan yok…
Tayyip Bey vakfı savunuyor ama zoraki bağış konusunde tek kelime etmiyor…
O tarihlerde insanlar, yobaz kılıklı tiplerin başbakanlığa girip çıktıklarına tanık oluyorlardı. Hatta rahmetli başbakanın onlara yer sinilerinde yemek ikram ettiği bile anlatılıyordu…
28 Şubat uyarısı biraz da bundan ve benzeri tasarruflardan dolayı yapıldı…
O tarihte iktidarın bir cemaatle açık seçik ortak olduğu ortaya çıksaydı herhalde daha vahim sonuçlara neden olacak olayların geliştiğini görürdük…
Ne dersiniz, demokrasimiz ve hoşgörümüz giderek gelişiyor mu ne !