KAŞ çatmakla diplomasi yapılmaz…
Keza, yalaklıkla da…
Diplomasi zekâ, incelik, dikkat ve nezaket ister; bunlara sahip değilseniz diplomat da olamazsınız!
………………………
Diplomasi başkalarını memnun etmek için de yapılmaz…
Diplomat, başka bir ülkeyi düşünerek değil kendi ülkesini düşünerek işini yapmak zorundadır…
Tepeden düşme diplomasi diye bir kavram da yoktur; diplomasi, koşulların gerektirdiği bir siyasal tavırdır. Nerede, ne zaman, nasıl yapılacağını koşullar hazırlar. Dediğim gibi, durup dururken diplomatlık taslanmaz ve diplomasi de yapılmaz…
Yapılırsa ne olur?
Yaptık ve gördük; milli bayram günü Ermeni diasporasını ayağa kaldırdık ve Türk düşmanlığını dirilttik.
Bu yapılanın adı diplomasi filan değildir, hamakattır!
………………………..
Taksim’de Fransız Konsolosluğu’nun önünde oturan Ermeniler ve “Biz de Ermeniyiz” diyen kanı bozuklar “Demokratik hakkımızı kullanıyoruz” diyerek meydana yayılırken Türk’e ve Osmanlı üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘ne düşmanlık kusmaktan geri kalmadılar…
Emniyet güçleri bunlara ses çıkarmadı…
Hatta, melâneti daha rahat üstlensinler diye grubun güvenliğini de sağladık…
İzlediğimiz yalaka diplomasi sayesinde, 1915’de vatanları için can veren ve Rus askerleriyle Ermeni çeteleri tarafından şehit edilen binlerce masum Türk’ün kemiklerini sızlattık.
…………………………
Ermeniler tarafından şehit edilen Muş Mutasarrafı dedem Servet Bey‘i dün gece rüyamda gördüm…
Bana “Evlât nasıl oluyor da bizi unutuyorsunuz” diyerek hamakatın hesabını benden sordu…
İnanıyorum ki öteki binlerce şehidimiz de ahfadına aynı soruyu sormuştur…
Ben cevap veremedim; hamakat sahibini işaret edemedim, sırılsıklam terlemiş halde uyandım…
………………………
Hayal değil anlattığım…
Sessiz ve vakur bir uyarı, maveradan gelen bir yakınma…
Kulak verebilecek miyiz acaba!
…………………………
Yalaka diplomasiyle ülkeleri ileriye taşımaya kalkan eblehler sadece yozlaşmış demokrasilerde vardır.
Bunlar, sözde diplomat geçinir ama diplomasiyi de yüzlerine gözlerine bulaştırırlar.
Bugün, eblehlerin egemen olduğu süreci yaşıyoruz…
Diplomasi bilimini başkalarının tavrına paralel sürdürüyor, kendi çıkarlarımızı, olmazsa olmazlarımızı ve kırmızı çizgilerimizi unutuyorlar.
Oysa söyledik, diplomasi başkalarının çıkarları doğrultusunda ve onları okşamak amacıyla yapılacak işlerden değildir…
Ama bunu hangi eblehe anlatacak, hangi kuş beyinsizin kafasına sokacaksınız!
………………………..
1915’te Ruslar’dan güç alarak Türkler’e saldıran Ermeni çetelerin şehit ettiği kadın, çocuk, yaşlı, genç binlerce masum kardeşimize rahmet diliyor, cinayetlerini gizlemek amacıyla “Soykırımına uğradık” diye yaygara koparanları da lanetliyorum…
Alenen ifade ediyorum ve yalaka diplomasi sayesinde “Biz de Ermeniyiz” diyenleri de kınıyorum…
Bunlar insan olsaydı bu kadar bilinçsiz olamazlardı!
* * *
Diyelim ki Dağlık Karabağ‘ın işgali bitirilse, Ermeniler Azeri topraklarından çekilse ve bugün izlenen yalaka diplomasi uygulaması sürse, sonuçta Ermenistan ile yakın durmaya başlayabilir miyiz…
Yani Türk- Ermeni dostluğu başlar mı?
Diyelim ki başlar, peki sürer mi?
Süreceğini sanmıyorum...
Türkiye’den tazminat talep etmek ve toprak istemek inadından vazgeçmeyeceklerdir. Bunu defalarca ihsas ettirdiler, hâlâ aynı talepleri sürdürüyorlar…
PKK ile de aynı şeyler yaşanmadı mı?
Bir verdik beş istediler…
Azgınlığı, Diyarbakır ve çevresinden çıkarılan petrolden pay istemeye kadar götürdüler…
Benzer haltı Ermeniler’in yemeyeceği ne malûm…
Yüzlerce Ermenistan Ermenisi ülkemizde kaçak çalışıyor, ses dahi çıkarmıyoruz ve çaktırmamaya çalışarak durumu idare ediyoruz…
Yarın eski Rusya gibi Ermenistan da doğudaki kentlerimizden pay isterse verecek miyiz?
O zaman ortada dostluk mostluk kalacak mı?
…………………………
Aklımızı başımıza alalım…
Diplomasiyi eblehlerin eline değil, zekâ, incelik, dikkat ve nezaket sahibi diplomatlara bırakalım.
Onlar ülkenin çıkarlarını siyasetçilerden daha iyi korur!