TÜBİTAK Erdoğan ile oğlu Bilal‘in telefon konuşmasının montaj olduğuna hükmetti…
Ona gelmeden önce zaten ilgili bakan “Montaj efendim” diyerek durumu açıklamıştı. ..
Konusunda bu kadar uzman ve dinler dinlemez hangi kasetin montaj olduğunu anlayacak kadar bilgili ve kulağı dolu bir bakan, AKP Hükûmeti’nde ilk kez görev yapıyordu…
Aferin ona…
Her ne kadar uzmanlar, sonunda medyaya düşen konuşmanın montaj olmadığını iddia etseler de bakan “Montaj”dediğine göre kaset montajdır.
Geçelim verilmiş bir başka karara…
Bağımsız yani TÜBİTAK dışındaki uzmanlara göre Erdoğan’ın ve mahdum beyin konuşmalarının fonunda ses değişikliği olmadığı için kaset montaj değildir…
TÜBİTAK uzmanları demek ki konuya Fransız ki, fondaki seslerin farkında bile değiller…
Farkında olsalardı, ya da ses tekniği konusunda uzmanlık noktasında bulunsalardı fondaki sesleri, saptama bakımından önemli ve inkârı mümkün olmayan delil kabul ederlerdi…
Böylece hem Erdoğan ve mahdumunu kandırmamış, hem de mesleki itibarlarını zedelememiş olurlardı…
Oysa kasıtlı saptamayla sadece kendilerinin değil koskoca TÜBİTAK’ın bile itibarıyla oynadılar!
………………………… ……..
Hece hece yapılan inceleme sonucu ortaya çıkan kasetin montaj ürünü olduğunu söylemek cidden ilginçtir; çünkü böyle bir usül dünyada ilk kez uygulanmıştır…
Uzmanlar artık TÜBİTAK ile dalga geçebilirler…
Zira dünyada konuya ilişkin hizmet veren hiçbir kurumda, bir kasetin gerçek mi yoksa montaj mı olduğuna, hece hece inceleme suretiyle varıldığı görülmemiştir.
Onu dahi biz başardık biz!
Erdoğan’ın böyle söyleyerek övündüğünü sanıyorum…
………………………… ………
Bu kaset medyaya düştüğü gün Erdoğan çıkıp “Hepsi yalan, çirkin yakıştırma; ne evlerimde, ne bankalarda, hatta ne de İsviçre’de haram sayılacak tek kuruşum var. Mevcut servetimin tamamı helal paradır. Çocuklarıma da tek kuruş haram para yedirmedim” diyebilirdi…
Demedi, diyemedi…
Deseydi alnından öperdik…
TÜBİTAK’a sığınmasına da gerek kalmazdı!
İtibarı da hece hece azalmazdı!
* * *
BİTLİS yolunu kestiler, gelen geçenin kimliğini kontrol ettiler…
Devriye gezen askerleri görünce de ateş açtılar…
Asker, silahla karşılık veremedi. Açılım sürecinin bozulmaması için valilerden “Sakın ha müdahale etmeyin” emri alan Mehmetçik üzgün olarak geri çekildi…
Hakkari’de teröristler Jandarma Kışlasına molotoflarla saldırıp kaçtı; askerler, burada da teröristlere karşılık vermedi.
Tunceli’ndeki Jandarma Kışlası saldırıya uğradı, bu saldırı da karşılıksız bırakıldı…
Şırnak’ta, Bingöl’de, Diyarbakır’da, Lice’de, Bağcılar’da, Okmeydanı‘nda yaşanan olaylara az sayıda polis, o da göstermelik olarak müdahale etti, daha doğrusu eder gibi yaptı…
Asker yine devreye sokulmadı
………………………… ….
Herkes açılım sürecinini bozulmaması için azami (!) titizliği gösteriyor anlayacağınız…
Hükûmeti seyredin…
Erdoğan Çankaya’ya tırmansın diye, ihtiyaç olan terörist oylarını da almanın kestirme yolu bulundu ve terör örgütünün özgürlük (!) alanının genişletmesine başlandı…
Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, MİT Müsteşarı Hakan Fidan‘ın bu çalışmadan bahsettiğini Halk TV ekranından açıkladı…
Yanlış mı doğru mu bilemem ama meslektaşım Saygı Öztürk‘ün her yazdığına inanırım, konuya ilişkin verdiği son haber de SÖZCÜ gazetesinde yayımlandı…
Sahneye konulan senaryo bu, müellifi de Erdoğan…
………………………… .
Rabbim bize imdat eyle; Çankaya uğruna ülke elimizden gidiyor…
* * *
ŞEREFSİZ kim sorusu yeniden tartışılıyıor…
PKK ile görüşmeler tekrar başladı; hem de Diyarbakır’da…
Hükûmet kanadında Beşir Atalay, Mehdi Eker ve Efkan Ala var…
Görünürde söylediklerini kapalı kapılar arkasında pazarlık konusu yapıyorlar…
-Çankaya için oy veririz ama…
Aması da şu:
-Dağdakilere örgütün güçlü olduğunu göstermek için yapacağımız eylemlere müdahale etmeyin…
Sonra?
–Özgürlük alanımızı genişletin, Öcalan’ı İmralı’daki dört duvar arasından evine çıkarın, siyaset yapmasını sağlayın…
Bitti mi?
-Hayır bitmedi; Kürdistan’ı ve otonom bir yönetimi kabul edin…
Arsızlığa bakın; bitmiyor şerefsizlerin isteği…
Hainlik noktasına kadar tırmandırıyorlar; orada da ara vermeden Bağımsız Kürdistan diye sayıklamaya başlıyorlar…
………………………… ……
Önceki senaryo gibi bu tablonun da müellifi n Erdoğan’dır değerli okurlar…
Bu konuda yaşanan tartışmaların doğurduğu şerefsizlik, gele gide kimin ya da kimlerin alnına yapıştı görün işte!