ERDOĞAN, hedef aldığı ve hakkında söylemedik söz bırakmadığı Mısır Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı General Abdülfettah El Sisi‘nin halk tarafından devlet başkanı seçilmesine çok bozuldu…
Darbeden sonra “Sisi ile iki kez görüştüm; adam bana hayran olduğunu söyledi” diyen Erdoğan devrilen devlet başkanı Mursi’den yana tavır koyunca iki cami arasında bînamaz kalıverdi…
Hâlâ Sisi karşıtlığını, Mursi yandaşlığını sürdürüyor…
Darbeden sonra “Sisi ile iki kez görüştüm; adam bana hayran olduğunu söyledi” diyen Erdoğan devrilen devlet başkanı Mursi’den yana tavır koyunca iki cami arasında bînamaz kalıverdi…
Hâlâ Sisi karşıtlığını, Mursi yandaşlığını sürdürüyor…
Mursi yandaşlığı dediğim de, Müslüman Kardeşler adındaki terör örgütü yandaşlığı, “İhvancılık” yani…
Kendinde güç vehmederek Ankara’dan Kahire’ye yön vermeye kalkışan Erdoğan bugün, ne Sisi’nin yüzüne bakabiliyor, ne Mursi’nin…
Eskiler bu durumda kalan biri için, “Ne İsa’ya yaranabildi, ne Musa’ya” der…
Öyle oldu, arkadaş ikisine de yaranamadı, ortada kaldı…
Dikkat etmiş olmalısınız, Sisi‘yi tebrik etmedi; yarın da Sisi onu tebrik etmeyecektir…
Mısır- Türkiye kardeşliği ve dostluğunu nereye getirdiler görün!
………………………
Eskiler bu durumda kalan biri için, “Ne İsa’ya yaranabildi, ne Musa’ya” der…
Öyle oldu, arkadaş ikisine de yaranamadı, ortada kaldı…
Dikkat etmiş olmalısınız, Sisi‘yi tebrik etmedi; yarın da Sisi onu tebrik etmeyecektir…
Mısır- Türkiye kardeşliği ve dostluğunu nereye getirdiler görün!
………………………
Geçin Suriye’ye…
Kırk yıl Esad dediği dostuyla arası açılınca adamdan Esed diye bahsetmeye başladı…
Devrilip gitmesi için elinden geleni ardına koymadı…
Ayaklananlara silah verdi, mühimmat verdi, para verdi…
Esad karşıtı silahlı güçlere gıda gönderdi, ilaç gönderdi…
Bugün Türkiye’de bir milyon kadar Suriye yurttaşı var; besliyoruz, kaprislerini çekiyoruz, yedikleri naneleri görmezden geliyoruz.
Adam sanki kazık çakmış o topraklara; devrilmedi, gitmedi, aksine daha da güçlendi…
Birkaç gün önce de halk tarafından yeniden devlet başkanı seçildi…
Bizimki onu da tebrik etmedi, o da yarın bizimkini tebrik etmez!
………………………..
Her iki ülkede de devlet başkanı seçimi dürüst cereyan etmemiş olabilir…
Diktatörlerin ülkelerinde seçimler, asla demokratik, şeffaf ve dürüstçe olmaz…
Sisi de, Esad da kim bilir ne tür sandık hileleri yaptırarak seçildiler…
Ama ne olursa olsun ikisi de sonuçta Devlet Başkanı…
Varsayalım ki Erdoğan da bizim Devlet Başkanı’mız olmuş; ne yapacak?
İslam coğrafyasının iki büyük devletinin başında olan kardeşleriyle selâmlaşmayacak mı, görüşmeyecek mi, onları devirme hevesinden kurtulamayacak mı?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, onun bunun televizyon kanallarında, halkına tokat atan bir devlet başkanına sahip ülke muamelesi görmek ve alay konusu olmaktan azap duymayacak mı?
Topluma böyle bir azabı layık görene siz, “Cumhurbaşkanım” diye sarılabilir, “Çok yaşa padişahım” pardon “Çok yaşa cumhurbaşkanım” diyebilir misiniz!?
…………………….
Diyelim ki koşullar, ikisiyle de barışıp can ciğer kuzu sarması olmayı gerektirdi, o zaman da nasıl bir durum ortaya çıkacak onu da düşünmek lazım…
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” lâfı herhalde bu ve benzeri ahvalde kullanıldığında cuk diye oturmuş oluyor…
Bildiğim bu!
* * *
BULUNDUĞUMUZ coğrafyayı seyretmekten ve yaşanan siyasal olaylara müdahil olmaktan Türk Dünyası’nı seyredemiyoruz…
O dünyada neler oluyor, soydaşlarımız ne durumda, kardeşlerimiz baskı ve işkenceye maruz kalıyor mu, yiyecek ekmekleri, içecek suları var mı, hiç araştırmıyoruz…
Var mı yok mu Ortadoğu…
Buna rağmen Irak’taki Türkmen kardeşlerimiz için yaptığımız hiçbir şey yok; keza Suriye’deki Türkmen kardeşlerimizle de meşgul değiliz…
Bu iktidar hepsini kaderlerine terk etmiş durumda…
………………………… …
Dün olduğu gibi bugün de Doğu Türkistan toprakları Türk yurdudur. O topraklar üzerinde yaşayanlar da Uygur Türk’ükardeşlerimizdir.
Çin yönetimi 21’inci Yüzyılda olmamıza rağmen Sincan’da terör estiriyor, insanları bilerek ekonomik sıkıntılara maruz bırakıyor, asıyor, kesiyor, sosyal hakları kısıtlıyor, temel hak ve özgürlüklerini çok görüyor, gençleri terörist olmakla suçlayarak yargılayıp mahkûm ediyor.
Bu, iki haftada bir sistematik olarak yapılıyor.
Dünya, periyodik hale getirilen bu soykırımına maalesef sesini çıkaramıyor. Çin üstelik, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden biri, insan haklarına saygılı olması gereken ülke…
Heyhat, nerede insanlıktan nasibini almış Çinliler…
Öldüler mi!?
………………………… ….
Değerli okurlar, Türkiye Mesut Yılmaz‘ın başbakanlığı döneminde Uygur Türkleri’ne çok kayıtsız kaldı; Yılmaz, Uygurların haklarının konuşulmasını ve yazılmasını yasaklattı. Bunu da Çin ile ticari ilişkileri artırmak adına yaptı…
Bugün Çin, Sincan’da Türkleri eziyor, Anadolu’da ise ürettiği bütün tapon malları yerli yatırımlarımızı ve ürünlerimizi ikinci plana atarak paspal ürünlerle boğmaya çalışıyor…
………………………… …
Yarabbi, bu gaflet uykusundan ne zaman uyanacağız!