MALLARIMIZIN üzerine artık “Türk Malı” diye yazılmayacakmış, sadece “Türkiye” logosu vurulacakmış…
Aramızda gezen malları böyle ayırt edebileceğiz herhalde…
………………………..
Şaka bir yana bu logo, üretilen her mala vurulacak anlaşılan.
Yalnız, liramızı simgeleyen logo gibi antipatik ve itici olmasın. Bu logoyu da eğer o logoyu onaylayan zevksiz ve estetik anlayışı bozuk kişi seçmişse bir itici görüntüye daha tahammül etmek zorunda kalacağız demektir…
* * *
* * *
ERDOĞAN hâlâ kendisini başbakan sanıyor; oysa halkın yarısı onu Çankaya’ya oturttu, yani cumhurun başına getirdi; artık yeni sıfatına uygun yaşamak, davranmak ve konuşmak zorunda…
Uzmanlar ne der bilmiyorum ama sanıyorum Erdoğan’da her Allah’ın günü gündemde yani vitrinde olmak tutkusu var. O nedenle başbakan gibi hareket etmeyi ve eskisi gibi her konuda ahkâm kesmeyi seviyor.
Mizacı tek adam olmaya o kadar yatkın ki başkanlık sistemini de bu nedenle benimsiyor…
Başkanlık sistemi gelir mi, gelmez mi bilemem; gelmese de olur. Zira cumhurun reisi filen o uygulamayı başlatmış bulunuyor…
* * *
ERDOĞAN‘ın emriyle Atatürk Orman Çiftliği’nin ortasına kondurulan ve cumhurbaşkanlığına tahsis edilen yerleşke dedikleri kâşane, tam bir buçuk milyar liraya mal olmuş ve bu paranın tamamını Kalkınma Bakanlığı ödemiş
Bir buçuk milyar lira, dile kolay…
Adamların kalkınmadan anladıkları demek ki bu, kendilerini ve etraflarını öncelikle kalkındırmak… Ayrıca rüyet alanlarında gözlerine batacak hiçbir engel olmasın istiyorlar.
Aklıma gelmişken sorayım, siz hiç Kalkınma Bakanı emmimi, bundan başka icraatıyla hatırlayabiliyor musunuz!? Bakanlar Kurulu toplantılarında otururken görmüşsünüzdür o kadar…
Bingöl halkı, seçtiği Cevdet Yılmaz‘ı kaç kez seçim bölgesinde görmüştür bir de onu sorayım bari…
* * *
İSVİÇRE bizden külçe altın talep etmiş, tabii parasıyla…
Göndermişiz…
47 küsur ton…
Bir süre sonra İsviçre Maliye Bakanlığı “Bize 3 ton eksik altın gönderdiniz” başvurusu yapmış. Derhal yetkililere sorulmuş, doğrulamışlar, verilen yanıta bakın:
– Efendim o komisyon…
İyi de kimin cebine girmiş o komisyon?
Haber gazetelerin sütun aralarına sıkıştırılmıştı; az insanın dikkatini çekmiştir diye düşündüm, köşeme aldım.
Bu alışveriş sırasında ilgili gümrük bakanı Hayati Yazıcı idi; Hayati Bey’i bu nedenle Davutoğlu kabinesinde göremedik…
Konu deşilmeyi gerektiriyor!
* * *
17 ARALIK Erdoğan’ın da, AKP’nin de kâbus günüdür.
Tayyip Bey yolsuzluk ve rüşvet dosyası açılınca köpürüp durdu ve dosyayı açıklayıp gereğini yerine getiren polisi ve yargı mensuplarını sivil darbe yapmakla suçladı.
Olayı gün ışığına çıkaranların ne cemaatçiliği kaldı ne haşhaşiliği…
Dört rüşvetçi bakan küt…
Bakanlıkları sizlere ömür…
Dosyalar TBMM’de, haklarındaki fezlekeler de bekliyor…
Kıpırdayan yok…
Konuya uzaktan yakından Bilal Erdoğan da bulaştırıldı; iki satır yazanı mahkemeye veriyorlar…
SÖZCÜ gazetesinde vardı; meğer İstanbul Emniyeti rüşvetle yolsuzluk olayını 23 sayfalık rapor haline getirmiş, Başbakan’a vermiş. Yani Erdoğan, her şeyi biliyordu ve açıklamamış, sumen -el alt- etmeyi seçmişti…
Garip ülke olduk; zaman içinde daha nelere tanık olacağız kim bilir…