BİLÂNÇO ağır başlıklı yazımda kişi başına düşen milli gelirin 15 bin dolar civarında olduğunu yazmıştım; doğru değilmiş… Yeni açıklandı, rakam kişi başına 10 bin 800 dolar…
Bağışlanmayı dileyerek düzeltiyorum…
………………………. …
Ekonomiyi yönlendiren irade, hatalı kararlar veriyor. Kalkınma hızından başlayarak faiz politikasına kadar her uygulamasının ekonomiyi daralttığı görülüyor.
Hükûmet, Merkez Bankası ile uğraşmaktan vazgeçmiş değil. Faiz kemerinin sıkılması isteği uzun süre tartışma konusu oldu. Kemer sıkıldı ama bu defa ekonomik verilerde tepetakla olmalar başladı…
Maliye Bakanı, diğer faktörleri de sayarak kalkınma hızının yüzde 4’ün altında kalacağını açıkladı. Son saptamaya göre ekonomik daralma, büyüme hızını yüzde 2.5’in üzerine bile çıkaramadı. Yıl sonu itibarıyla büyüme hızının ancak yüzde 3 civarında olacağı tahmin ediliyor.
Evet, en iyi niyetle yapılan tahmin bu!!
* * *
DÜNYAYA çıplak geldik, çıplak gideceğiz. Kefenimiz bile iki kucak toprakta kalacak…
İlahi nizam böyle, geldiğin gibi gideceksin…
Pekiiii, insanlarda dünya nimetlerine dönük sahiplenme hırsı ne?
Erdoğan Ailesi neden taşınmazlarına taşınmazlar ekliyor ve para gelecek her alana el atıyor?
……………………..
Merak ettim, sağa sola sorarak Erdoğan Ailesi‘ne devredilen Şehrizar Konakları‘nın özelliklerini öğrenmeye çalıştım…
Ayrıntılı bilgi veren çıkmadı…
Herkes konakları GAP İnşaat Şirketi‘nin yaptığını biliyor ama şirketin kime ait olduğunu bilmiyor. Meğer şirket AKP döneminde büyüyen, Erdoğan’a yakın ve onun isteğiyle basın iş koluna dahi bulaşmayı göze alan bir iş adamına ait…
Tayyip Bey‘in damadıyla kardeşi de bu iş adamının önde gelen çalışanları; biri CEO’su üstelik, diğeri de genel müdür düzeyinde görevli…
İki delikanlı da bir gazeteci yazar arkadaşımızın oğlu. Babaları yıllarca üç beş kuruşa, Erbakancı gazetenin köşesinde yazdı, Erbakan ve etrafındakilere şakşakçılık yaptı…
Yararını da gördü, ekonomik sıkıntılarını da Tayyip Bey sayesinde yani belediye kanalıyla ufak ufak çözdü…
Bildiğim kadarıyla halen bir yerde yazmıyor…
Bir eli yağda, bir eli balda oturuyor olmalı…
Delikanlılara gelince…
Şehrizar Konakları‘dan üçer villa aldılar. Bununla da kalmadılar, analarına da iki villa verdiler. Böylece konakların bulunduğu siteye de Erdoğan mührü vuruldu, ailenin sekiz kapısı daha oldu…
………………………..
Sözcü gazetesi açıkladı bu gelişmeyi.
Haberde adı geçenlerin, yazılanlar hakkında ne diyeceğini çok merak ediyorum.
Bir merakım da, İslam ahlâk ve faziletiyle meşbu ve sınavı başarıyla geçmiş olan damat beyin babasının ne düşündüğünü öğrenmek…
Öyle ya, anaya alınan iki villada ikamete mecbur kalacak birinin duygu ve düşünceleri önemlidir. Hele de helâl-haram tartışması ufukta gözüktüğüne göre babanın beyanı ailede nasıl bir anlayışın egemenlik kurduğuna da delil teşkil edecektir…
Düşüncem böyle…
* * *
ÖNCE şunu belirteyim, basından edindiğimiz bilgiler ışığında yazsak dahi çoğu zaman davalık oluyoruz…
TÜRGEV konusunda savcılar kadar vakıf mensupları da hassas, hemen harekete geçiyorlar…
Haklarında çıkan haberleri tekzip etmeyince yazarlara kaynak oluyor sonra da kızıp şikâyet ediyorlar…
Başıma geldi; bakalım konu, yargıda nasıl gelişecek…
………………………… .
TÜRGEV, eski Kadıköy vapur iskelesinin üzerinde bulunan ve bir vakıf tarafından öğrencilere yardım amacıyla işletilen kafeteryayı Büyükşehir Belediyesi’ni harekete geçirerek boşalttırmış ve kendisine tahsis edilmesini sağlamış…
TÜRGEV‘e kimi “Bilal’in vakfı” diyor, kimi “Erdoğan’ın aile şirketi”
Kurucuları, yöneticileri, hedefi ve bağlantıları dikkate alındığında vakfa ilişkin bir benzetme yapmaya gerek var mı!!?
Burada önemli bir başka husus ortaya çıkıyor; o da TÜRGEV’in kafeterya işletmeciliğine soyunmuş olması. Cumhurbaşkanı’nın mahdumuna, edindiği armatörlük, müteahhitlik, fabrikatörlük gibi sıfatlara ek olarak “Kafeteryacı” ya da “Kahveci” demek yakışacak mı!
…………………….. ….
Şimdilik kafeterya…
Yakında iskelenin mülkiyeti, yanlış bilmiyorsam açılımı “Türkiye Gençlik Vakfı” olan kuruluşa, yani Bilal Erdoğan Bey’in ellerine teslim edilirse hiç şaşırmam.
İTÜ vakfının burs vermesi yerine TÜRGEV burs verirse, gençlik ahlâklı, erdemli, dindar olabilir diye düşünüyorlar. Sanki hepsi, yani bütün meziyetler TÜRGEV’in tekelinde…
Her halde tek tip insanın ülkenin kurtuluşu olacağını sanıyorlar…
Öyle olsaydı Hotanto kabilesi devlet ve millet olurdu; olamadı yamyam oldu…