Hasan Korkmaz
……
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Mehmed Akif
…..
Merhum istiklâl şairi Mehmet Akif ‘in dizelerinde “Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ” diye nitelendirdiği lejyonerler birliklerini oluşturan ülkeler I. Dünya Savaşı’nın başlangıcının 100. yılında Paris’teki kutlamalarda boy gösterdiler. Sözde bağımsız bu ülkelerin askerleri Fransız bayrağının önünde anlamsız bir gururla geçit resmi yaptılar.
Lejyonerler Yahya Kemal’in “bu son ordusudur İslam’ın” diye tarif ettiği Türk Ordusu’na karşı Çanakkale’yi geçemeseler de savaştan sonra İslâm halifesinin devleti, Osmanlı’nın parçalanmasında, işgalinde yer aldılar. Belâ oldular.
Son yıllarda memleketimizde bir adet türedi. Vekâlet yolu ile elde edilen kurbanlıklar yurt dışında da kesiliyor ve dağıtılıyor. Dini cemaatler Anadolu insanının bağışladığı kurbanları insanların inançlarına dahi bakmadan dünyanın birçok ülkesine vaveyla ile ulaştırıp dağıtıyor. İslami açıdan gayri müslimlere dağıtılmasında bir sakınca yoktur (1). Âlimlerin büyük bölümü kurban etini vermek için öncelikle Müslüman ailelerin tercih edilmesi gerektiğini dile getirse de kalplerin İslâm’a karşı yumuşatılması için güzel bir yol olarak faydalıdır. Ancak bu arada unutulmaması gereken bir kaide daha var: Yardımlar en yakından çevreye doğru dağıtılmalıdır. Eğer kurban ibadetini yerine getiren kişinin maddi durumu iyi değilse kurban etinin tamamını ailesi için evinde tutabilir; ana-baba, yakın akrabaları fakir ise onlara paylaştırabilir.
Türk dünyası yanıyor, eziliyor. Kardeşlerimizin canı, malı, namusu payimal ediliyor. Türk çocukları bir parça ekmeğe, bir yudum suya muhtaç olarak yardım eli bekliyor en azından unutulmadıklarını bilmek, umutlarını yaşatmak istiyor.
AKP iktidarının idaresini aldığı Türkiye yüzünü çoktan yurt dışındaki Türkler’den geri çevirdi, bir dönem çok önemli bir rol oynayan TİKA’nın işlevini kurulma amacından saptırdı. TİKA bugün Afrika’da kazma-kürek dağıtmak dahil binbir alanda faaliyet gösterirken Türkiye’nin fonları, BM ve sair organizasyonların oylamalarında lobi faaliyeti olsun diye, harcanıyor.
Şimdi ise kurban olayına Türk milletinin yüzakı milli kuruluşlar da el attı. Ülkü Ocakları başta olmak üzere Türk Ocakları, Kamu-Sen, Eğitim 2023Derneği, Genç Akademisyenler Derneği, TÜRKAV ve adını sayamadığımız için bağışlasın diğer kuruluşlar başlattıkları kampanyalarla kurban bağışı topladılar ve Türk illerinde kesim ve dağıtımını gerçekleştirdiler. Ülkü Ocakları toplanan bağışların bir kısmını şehit ülkücülerin ailelerine ulaştırarak ahde vefanın asil örneğini gösterdiler.
Afganistan’dan Erbil’e Türk’ün kerim vasfının örneğini göstermesinde aracılık eden, evinden ocağından ayrılıp mahzun kardeşlerimizle bayram yapan ülkü yiğitlerinin öncülük ettiği bu hareket –inşallah- artarak devam edecektir. Mağdur ve mazlum kardeşlerimize iletilen belki de maddi açıdan pek de değerli olmayan bu yardımlar aslında Turan ülküsünün her daim taze kalmasına cansuyu verecektir.
Artık ülkücülere düşen yükselen bu yardımlaşma ve dayanışma bayrağını bir daha düşürmemek ve umut ışığının hiç sönmemesini sağlamaktır.
Allah vesile olanlardan, bağış yapanlardan ve yerine ulaşmasını sağlayanlardan razı olsun.
Tanrı Türk’ü korusun, uyandırsın, kardeşlerini unutturmasın.
________________________________________________
(1) “Biz kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin hakkınızda Allah’ın dininin şeâirinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Onlar boğazlanmak üzere saf halinde dururken onları kestiğiniz zaman Allah’ın adını anın! Yanı üstü yere yıkılınca da onlardan hem siz yiyin, hem kanaat gösterip istemeyene, hem de fakirlere yedirin. İşte şükredesiniz diye böylece onları sizin emrinize verdik.” (Hacc, 22/36)