MHP’li Çetin, “Türkiye Cumhuriyeti ne Davutoğlu’nun ne de Tayyip Erdoğan’ın babalarının şirketi değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yetki sınırlarını zorlayarak Bakanlar Kurulu’nu topladığında, başbakanlık yetkilerini gasp etmiş olacaktır” dedi
MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabineye başkanlık etmesinin, ülkeyi çift başlılığa götüreceğini söyledi. ‘Vesayetlerle savaşacağım’ diyenlerin vesayet rejimi kurduğunu belirten Çetin, “Kabinenin Cumhurbaşkanı tarafından toplanacak olması, başbakanlık görevini Davutoğlu’nun yürütemediği anlamına gelmektedir” açıklaması yaptı
MHP Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, ‘Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu’nu toplama kararı ve Cizre’deki olaylar’la ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Yasalar önünde hiçbir sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanının kabineye başkanlık etme hırsının, ister istemez ülkeyi çift başlılığa ve kaosa götüreceğini kaydeden Çetin, “Erdoğan’ın kabineyi 19 Ocak’ta toplayacağına ilişkin açıklamasına Başbakan Davutoğlu’nun itiraz etmemesi, ortadaki sistem sorununu yok etmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti ne Davutoğlu’nun ne de Tayyip Erdoğan’ın babalarının şirketi değildir.
Diledikleri yetkiden vazgeçmek ve dilediklerini devretmek gibi bir lüksleri yoktur. Tayyip Erdoğan, yetki sınırlarını zorlayarak Bakanlar Kurulu’nu topladığında, başbakanlık yetkilerini gasp etmiş olacaktır. Gereklilik şartları oluşmadığı halde Bakanlar Kurulu’na başkanlık yapıldığı takdirde, hükümet cumhurbaşkanının vesayeti altında kalacaktır. Vesayetlerle savaş bahanesiyle kitleleri ikna ederek iktidara sahip olanların bugün kendi vesayet rejimlerini kuruyor olmaları tarihi bir tezattır. Kabinenin Cumhurbaşkanı tarafından toplanacak olması, başbakanlık görevini Davutoğlu’nun yürütemediği anlamına gelmektedir.” diye konuştu.
“ERDOĞAN, HÜKÜMETİN KONTROLÜNÜN KENDİSİNDE OLDUĞUNU İSPAT ETMEKTEDİR”
Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı makamı içerisinde hükümete alternatif bir gölge kabine oluşturma girişimleri olduğunu belirten Çetin, “Nihayetinde kabineye başkanlık edeceğini ilan etmesi, Davutoğlu hükümetini tartışılır hale getirmektedir. Davutoğlu hükümetinin yetersizliği ve yetkisini aşan cumhurbaşkanı sayesinde yapılan rejim tartışmaları ülkenin hayrına değildir.
Yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla ilgili tartışmalardan kurtulabilmek için kamuoyuna sürekli yapay gündemler oluşturanlar, yargılanmalarının önünde bir kalkan olan iktidar gücünü ellerinde tutabilmek için her geçen gün daha fazla yetkiye ve güce ihtiyaç duymaktadırlar. Tarafsız ve partiler üstü bir makam olması gereken cumhurbaşkanlığını bir partinin temsilciliğine indirgeyen Tayyip Erdoğan, makamının saygınlığını düşürmekte ve herkesten saygı bekleme hakkını yitirmektedir. Yasa tanımayan, mahkeme kararlarına uymayan, Meclis’te ‘namus ve şeref üzerine’ ettiği tarafsızlık yeminini her gün çiğneyen Tayyip Erdoğan, kabine toplantısını Beştepe’de yapacağını ilan ederek, AKP hükümetinin kontrolünün kendisinde olduğunu ispat etmektedir.” şeklinde konuştu.
“KANLI ÖRGÜTÜN DEVLETLEŞME SÜRECİNE AKP HÜKÜMETİ KATKI SAĞLAMAKTADIR”
Devletin yok hükmünde olduğu Cizre’de hükümetin sözde barış görüşmeleri yaptığı PKK ile Hüda Par’ın giriştiği sokak savaşının, Irak ve Suriye’den alışık olunan görüntülerden farksız olduğunu anlatan Çetin, şöyle devam etti: “Türkiye’nin milli güvenliği, AKP hükümetinin bölücü terör örgütü PKK ile yaptığı müzakerelere kurban edilmektedir. Güneydoğu’daki birçok il ve ilçedeki durum, son birkaç gündür sokaklarında aleni bir savaşın yaşandığı Cizre’den farklı değildir. AKP hükümetinin terör örgütüne teslimiyeti yüzünden, devletin ve milletin onuru ve haysiyeti ayaklar altına alınmaktadır.
Terör örgütü PKK, AKP hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti’ni geri çektirdiği topraklarda istediğini yapar hale gelmiştir. Şehirlere kaymakam ve vali atayan, askere alma şubeleri kurmasına, vergi toplamasına müsaade edilen kanlı örgütün devletleşme sürecine AKP hükümeti engel olmak yerine katkı sağlamaktadır. Vatana ihanet anlamına gelen çözüm süreci uzatıldıkça devletin bölgedeki gücü zayıflatılmakta ve sokak olayları artmaktadır. Bugün şehirlerin ve kasabaların etrafına kazdıkları hendeklerle devlete kafa tutan terör örgütü, Irak ve Suriye’dekine benzer Kürt bölgeleri oluşturma yolunda hızla ilerlemektedir.”
“TÜRKİYE’DE İKTİDAR AKP HÜKÜMETİ MİDİR, YOKSA KANDİL VE İMRALI MIDIR?”
AKP hükümetinin, Kandil’deki terör baronlarının ve İmralı’daki caninin dudaklarından çıkacak sözlerden medet umar hale geldiğini hatırlatan Çetin şunları kaydetti: “Kamu düzenini sağlayacak olan iktidardır, Kandil değildir. Sorulması gereken asıl soru, Türkiye’de iktidar AKP hükümeti midir, yoksa Kandil ve İmralı mıdır? Türkiye Cumhuriyetinde adaleti, emniyet ve güveni tesis etmekten aciz olanların kendilerine iktidar demeye hakkı yoktur. Ülkemizin bir yerlerinde köstebek yuvası gibi kazılmış şehirlerin göbeğinde kimlik kontrolü yapan teröristler cirit atarken, AKP’nin arkasına sığınacağı hiçbir mazeret olamaz.
“KANDİL’DEN MEDET UMAN AKP GİDECEK, KANDİL’İN TEPESİNE ÇÖKECEK MHP GELECEK”
Devlet yönetmeyi beceremeyen ve PKK’ya boyun eğen Davutoğlu hükümeti, Haziran’da yapılacak genel seçimlerde yetkiyi Milliyetçi Hareket Partisi’ne devrettiğinde, Türkiye’de terörle müzakere bitecek ve gerektiği gibi mücadele başlayacaktır. Kandil’den ve İmralı’dan medet uman AKP hükümeti gidecek, Kandil’in tepesine çökecek MHP gelecektir. AKP’de başlayan düşüşü Tayyip Erdoğan’ın kabinenin başına geçmesi de toparlamayacaktır. 17-25 Aralık’tan bu yana rotasını şaşıran ve tek bir kişiyi kurtarmaya kilitlenen AKP hükümetini, denize düşen yılana sarılır misali bölücülerle yaptıkları ittifak da kurtarmayacaktır.