Ergun KAFTANCI
ŞAYET Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin bir davaya bakarken verdiği karar, yargıç ve savcılar tarafından dikkate alınırsa polis yargılanmamak için, gösteri ve yürüyüş yapanlara orantısız güç kullanamayacak…
Orantısız güç ne?
Cop, biber gazı, plastik mermi, tazyikli su ve can yakıcı diğer malzeme…
Hatta, yakaladığının kolunu bükemeyecek, saçlarından tutup sürükleyemeyecek, yere yatırıp tekmeleyemeyecek…
Ne yalan söyleyim, mahkemenin bu kararını polisin ipleyeceği kanısında değilim. Bildiklerini okuyacaklar, o yüzden de mahkemeler orantısız güç kullanımına uğrayan yurttaşların açtıkları yığınla davaya bakmak zorunda kalacak.
…………………………
Bu satırları yazdığım sırada Meclis’te İç Güvenlik Paketi‘ne ilişkin görüşme başlamamıştı. Hukukçular “Bu paket yasalaşırsa ülke katı bir diktaya sahne olur” görüşünde…
Devlet Bahçeli daha da ötesini söylüyor:
-Türkiye felâkete sürüklenir…
Allah korusun; insan o günleri düşünmek bile istemiyor…
…………………………
Bu paket Meclis’ten geçerse yandı Türkiye; faşist bir diktaya doğru atılmış adımlardan biri, hatta en önemlisi bu paket olur. Dolayısıyla da ortalıkta ne demokrasi, ne özgürlük, ne hukuk, ne güven kalır…
O takdirde toplum, oluşacak kaotik durumdan kurtulmak için her riski göze alır. Bu da, yeni bir kavgayı tetikler.
Paket oylanırken vekil efendiler, yurttaşın duyduğu bu yöndeki endişeyi
inşallah dikkatlerinden uzak tutmaz!
* * *
ELEKTRİK eskiden devlet tarafından üretilir ve dağıtılırdı…
Bundan vazgeçildi; bir miktar üretimle dağıtım taşeronlara verildi. Artık üretilen enerjiyi evlere ve iş yerlerine bu şirketler dağıtıyor.
Yurttaşa kestikleri faturalarda yer alan birçok rakamın haksız yere tahsil edildiği ortaya çıktı. Kanal D veCüneyt Özdemir konun üzerine giderek yurttaşları uyardılar.
Dağıtım işini taşeron şirketlere veren devlet, halkın soyulmasına maalesef ses çıkarmıyor. Kayıp kaçak enerjinin bedeli, elektrik hırsızlarından tahsil edileceğine faturasını tıkır tıkır ödeyen namuslu yurttaşlardan alınıyor…
Soygun!
Kısacası taşeron şirketler, yurttaşları soyarak ihya oluyor.
Geçenlerde, bu şirketlerde çalışırken işlerine son verilen bazı görevliler faturalarda yapılan oyunları bir bir açıkladı, aklım durdu…
Yurttaşların şikâyetlerini suç duyurusu sayıp harekete geçmesi gereken yargının ve devletin kılı kıpırdamış değil; soyguna devam!
…………………………
Bir soygun da gazete ve dergilere dağıtılan reklam ve ilan paraları üzerinden yaşanıyor.
Devlet ve iktidara biat etmiş özel kuruluşlar, reklam ve ilanlarını yandaş, yalaka ve havuz medyasına vererek bunları besliyorlar. O besleme basın da üzerine düşen yalakalık ve yandaşlık görevini fazlasıyla yapıyor…
Geri kalan gazete ve televizyon kanallarına verilen reklam ve ilanlar, yandaş ve yalakalara verilenin onda biri kadar değil…
Bu durumda havuz basını, yani yalaka ve yandaş kişi ve kurumlar, iktidarın orasını burasını okkalamaz mı; okkalıyorlar!
Okkacılara akıtılan paralar, yurttaşın parasıdır…
Tıpkı Ak Saray gibi, tıpkı külliye takıntısıyla etrafına yapılmakta olan cami gibi, tıpkı toplantı salonu gibi, tıpkı Vahdettin Köşkü gibi, tıpkı çatısı akan adalet sarayları gibi binalar için harcanan paralar da halkın parası…
Paralarımız dört bir yandan “Kalk gidelim” durumunda…
* * *
BANK Asya‘nın yüzde 63’üne BBDK el koydurdu; el koyan da TMSF…
Yönetim değiştirildi…
Hesaplar incelemeye alındı; mudilerin paralarını almaları için çağrı yapıldı ama mudiler paralarını çekmek yerine hesaplarına para akıtmaya başladı.
Bankanın dışarısıyla bağlantısı önlendi; bilgisayarları işlemez hale getirildi, internet bağlantısı kesildi. Kimine göre bu operasyon bir tür gasp. Zira Bank Asya bankalar yasasına tizilikle uyan bir kuruluş. Buna rağmen BBDK“Şeffaf bankacılık yapılmıyor” diye bir gerekçe açıkladı ve ona istinaden el koydu. Banka yönetimi ise bu gerekçe için “Tutarsız” diyor…
Ekonomide yaşanan sıkıntıları unutturmak için bu operasyonun yapıldığı iddia ediliyor. Bu doğru mu, yanlış mı bilemiyorum; ama dün piyasalar hayli tedirgindi, borsa da öyle…
Bu hengâmede enflasyon da açıklandı; rakam o kadar endişe verici değil. Masa başında ve kağıt üzerinde rakamlarla oynadıkları için açıklanan yüzde 7.4 oranı, elbet de kimseyi endişeye sevketmiyor!
…………………………
Merkez Bankası bağımsız bir ekonomik kurum. Başkanı ise 5 yıl için göreve getiriliyor. Görev süresi dolmadan da kimse onu görevden alamıyor.
Bankanın bağımsız olması siyasal iradeyi rahatsız edebilir. Nitekim faiz konusunda rahatsızlık ortaya çıktı. Hükûmet çaktırmadan Başkan Erdem Başçı‘dan yana ama Beştepe Başçı’ya karşı; ille de faiz deyip indirilmesini
istiyor…
Tuhaf bir didişme…
İndirimde ısrarın altına bir şey mi yatıyor acaba!
* * *
MALİ cumhurunun başı geldi…
Ağırladık, yolladık…
Ortak basın toplantısında Tayyip Bey‘in sözlerini yadırgadım. Konuğun önünde iç meselelerimize değinmesi, muhalefete ve Merkez Bankası Başkanı’na gönderme yapması, eski MB Başkan’ını da karalaması hiç şık olmadı!
Alışkanlık işte; başbakan olduğu dönemi anımsayın, yurt dışı ziyaretlerinde konuşurken de iç meselelerimizi dillendirirdi. O nedenle ev sahipleri ve yabancı basın şaşkın şaşkın birbirine bakardı.
Cumhurun başı oldu ama hâlâ alışkanlığı devam ediyor!