Dr. Sakin ÖNER
Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi’nin dedesi, Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah’ın 1921 yılında yapılan Ankara Antlaşması ve 1923 yılında yapılan Lozan Anlaşması uyarınca Suriye içerisinde kalan, Türk askerlerince korunan türbesi ki bu bölge Türk toprağı olarak kabul edilen türbesi, IŞİD’in tehdidi üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığı “Şah-Fırat Operasyonu” ile tahliye ve imha edildi. Böylece Türkiye’nin sınırları dışındaki tek vatan toprağını da terketmiş olduk.
Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan’ın Malazgirt Zaferi’nden sonra yeni vatan edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah önderliğindeki Kayı Boyu da bulunmaktaydı. Süleyman Şah, yeni yurt aramak üzere çıktığı yolculukta Halep yakınlarındaki Caber Kalesi’ne geldi ve Fırat Nehri boylarına yerleşti.
Süleyman Şah tekrar yeni yurt aramak üzere yola çıktı, ancak 1227 yılında Fırat Nehri’nin karşı kıyısına geçmeye çalışırken muhafızları ile birlikte Fırat sularında boğuldu. Süleyman Şah’ın naaşı ve iki askeri Caber Kalesi eteklerine bir kümbete defnedildi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluk sınırları içerisinde olan mezarın bulunduğu yere bir türbe yapılarak buraya “Türk Mezarı” adı verildi. Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kaldı.
20 Ekim 1921 tarihinde Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edildi ve Türkiye’ye burada muhafız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanındı.
Suriye hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajı’nın 1973 yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve Süleyman Şah’ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk Hükûmeti’nden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye’ye naklini talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna Keban Barajı’nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye’ye su akışını engelledi. Ankara ve Şam hükûmetleri arasında uzun süren müzakerelerin ardından 1973 yılında türbe ve karakol, Karakozak köyündeki 10.096 m²’lik yeni yerine taşındı.
Süleyman Şah Türbesi Türkiye’nin yurtdışındaki tek Türk toprağı olarak biliniyordu. TSK, IŞİD tarafından rehin tutulan türbeyi koruyan 44 askerin karakoldan alınması için “Şah-Fırat Operasyonu” adı verilen bir operasyon gerçekleştirdi. Operasyonun ardından bölgenin terk edilmesiyle Türkiye, tarihinde ilk kez toprak kaybetmiş oldu. Süleyman Şah Türbesi orada bulunan askerlerin alınmasından sonra terk edilirken, imha edildi. Operasyon sırasında Başçavuş Halit Avcı şehit düştü. Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyoruz.
Başbakan Ahmet Davutoğlu operasyon hakkında “Manevi değer taşıyan tüm unsurlar ve ve Türk bayrağı Süleyman Şah’tan alındı. Güçlerimiz sınırdan geçerek Süleyman Şah Saygı Karakoluna gitti. Aynı anda tank birliğimiz Eşme bölgesinden geçerek bir toprak parçasını kontrol altına aldı ve bayrağımızı bu toprak parçası üzerinden dalgalandırdı” diyor. TSK ise yaptığı açıklamada “Suriye Eşmesi’nde naaşın nakledileceği bölge birliklerimiz tarafından kontrol altına alındı, bayrağımız göndere çekildi” diyor.
Kim ne derse desin bu operasyon, “Şah-Fırat” değil, “Şah-Mat operasyonu” olmuştur. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa savaşmadan ilk toprağımızı kaybetmiş olduk. Bu kabul edilecek bir durum değildir. Ama “Yeni Türkiye” söyleminin goygoycuları bunu da zafer gibi göstermeye çalışacaklardır.