Ergun KAFTANCI
ÇÖZÜM süreci AKP‘yi karıştırdı. Hükûmet tarafından kurulması düşünülen izleme heyeti, Beştepe’den onay alamayınca gerginlik de ortaya çıktı. İyi ki Arınç var, gerginliği kamuoyunu dikkatine o sundu.
Bence, yarım yamalak da olsa hayırlı bir iş yaptı…
…………………………
Savcılık, bu konuda kapışan Melih Gökçek ile Bülent Arınç hakkında soruşturma başlatmış. Gökçek Ankara’yı parsellemek, Arınç ise parselasyon işini bildiği halde söylememek yüzünden sorgulanacak…
Parselasyonu bilip de söylemeyen, başta Tayyip bey olmak üzere o kadar çok AKP’li var ki, alayını sorgulamak gerekecek…
…………………….
Arınç’ın ifadesinden çıkardığım sonucu söyleyim; cumhurun başı, hem izleme heyetinin oluşturulmasına karşı çıkıyor, hem de heyete dahil edilecek isimleri beğenmiyor…
Çocukça…
…………………………
Yaşanan açık ve net…
Yürütme görevi yapana, yani hükûmete, temsille görevli makamın müdahalesi anayasaya aykırı…
Cumhurun başı elbet de düşüncelerini söylemek hakkına sahip… Ancak muhteremin hükûmete müdahale etmek, yolunu kesmek, baskı altına almak, onun görevlerini üstlenmek gibi yetkileri yok; bunlar, anayasal yol ve yöntem değil.
Erdoğan’ın görevleri belli; anayasadaki devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir hükmü, icra organına müdahale eder, onu yönlendirir, ona kızar ve küser, duruma el koyar gibi anlamlara gelmez…
Bakalım bu anayasal hükmün gereğini ne zaman yerine getirecek…
Başkanlığa adım adım mı dediniz…
Eeee, o zaman
…………………………
“Silahların gölgesinde kalındığı sürece çözüm söz konusu olamaz…”
Erdoğan’ın lafı…
Pekiii, Oslo’dan başlayan, taa İmralı’ya uzanan, oradan Kandil’e sıçrayan pazarlıklar silahların gölgesinde yapılmadı mı?
Eeee, o zaman…
………………………..
Daha dün, idamlık teröristin İmralı’dan yolladığı 10 maddelik manifesto, silahların gölgesinde hükûmete verilmedi mi; Nevruz’da meydanlarda sinema oyuncusu vekil Sırrı Süreyya Önder tarafından okunurken silahların gölgesi yok muydu?
Eeee, o zaman…
………………………..
Tutarlı bir çıkış değil Erdoğan‘ın çıkışı!
Dağdaki vandalın silahı millete çevrilmiş haldeyken başlatılan pazarlık döneminde muhterem neredeydi?
Başbakanlık koltuğunda…
Neden o zaman “Silahların gölgesinde çözüm olmaz” demedi de masaya oturdu; ağzı bantlı mıydı!?
Eeee, o zaman…
…………………………
Bir de “Kürt sorunu yok” demesine takıldım…
Kürt sorunu yokmuş, kürt yurttaşların sorunu varmış…
Akla ziyan bir değerlendirme…
Sorun, kürt yurttaşların olunca ülkedeki yaygın sorunun adı ne olur…
Herhalde, eşcinsel, lezbiyen, transseksüel sorunu olmaz…
Eeee, o zaman…
…………………………
Her tür çıkışı millet adına yapmak bu çerçevede ve bu üslûpla olmaz…
Bu tür çıkışlar, iktidar için yapılan çıkışlardır…
İktidarı güçlendirmeye yönelik çıkışlar…
İyi sonuç veriyor mu?
I-ıhh vermiyor…
Eeee, o zaman…
* * *
FENERBAHÇE-Beşiktaş maçını büyük oğlumla birlikte seyrettik…
Kahrolduk…
O da benim gibi Beşiktaş hayranı; eşi kızımız ise Fenerbahçeli…
Dünürüm Sıtkı Bey de öyle; bütün Fenerbahçelilerle birlikte ikisini de özel olarak kutluyorum.
Sarı Lacivertli camia Emre Belözoğlu adındaki futbolcusuna edebi öğretmeli. Yaptığı hırçınlığın camiayı töhmet altında bıraktığını anlatmalı…
Emre, öyle anlaşılıyor ki saldırgan bir yapıya sahip. Boyu müsait değil ama kabadayılıktan da geri kalmıyor.
Hakeme, rakip oyuncuya, teknik adama saldırmadığı maç yok gibi…
Son tezgâhı derbide kurdu, Beşiktaş’ın Teknik Direktörü Bilic‘e saldırdı.
Bacaksız bu cesareti Aziz Yıldırım‘dan alıyor olmasın…
Yıldırım inşallah, Emre’nin ruh halini onaylamadığını açıklayacaktır!