
Ergun KAFTANCI
GÜNE gülümseyerek ve neşe içinde başlamanızı dilerim. Bu konuda yardımcı olabilirsem ne mutlu bana…
Bir ziyaret için yolum Sakarya‘ya düştü…
Tesadüfe bakın, o gün de MHP’nin mitingi varmış. İstanbul’a geç saatte dönmeye karar verdim ve mitinge katıldım.
Muhteşem bir kalabalık…
AKP’nin bu kentte de iyice gerilediği görülüyor. Oyların MHP‘ye aktığı, Devlet Bahçeli‘yi dinlemeye gelen kalabalıktan anlaşılıyordu…
Önümde, pancar ekicisi olduğunu konuşmalarından çıkardığım birkaç yurttaş vardı. Daha önce AKP’ye oy vermenin pişmanlığını yaşadıklarını anladım, “Bu defa oylarımız MHP’ye” diyerek birbirlerine destek veriyorlardı…
İsterseniz aralarındaki diyaloğun zihnimde kalan bir bölümünü nakledeyim; diyalog şöyle:
–Sizde kaç oy var Ahmet?
-Benimle birlikte dört…
-Dört mü?
-He yaa, ben, hanım, kızım ve damat…
-Sen dört kardeşsin, onlar kime veriyor…
-Zeki, öteki kardeşim Adil’e “AKP’ye vereceğim” demiş. Adil de karşı çıkmış, “Saadete ver bari”demiş… En küçüğümüz kız, o MHP’ci, enişte ise rengini henüz belli etmedi…
-Kime verirler sence…
-Eniştemiz ilkokul mezunu, onun kafası fazla basmaz; Davutoğlu bile diyemiyor, davuloğlu diyor, verirse AKP’ye verir…
-Sahi mi….
Bir ziyaret için yolum Sakarya‘ya düştü…
Tesadüfe bakın, o gün de MHP’nin mitingi varmış. İstanbul’a geç saatte dönmeye karar verdim ve mitinge katıldım.
Muhteşem bir kalabalık…
AKP’nin bu kentte de iyice gerilediği görülüyor. Oyların MHP‘ye aktığı, Devlet Bahçeli‘yi dinlemeye gelen kalabalıktan anlaşılıyordu…
Önümde, pancar ekicisi olduğunu konuşmalarından çıkardığım birkaç yurttaş vardı. Daha önce AKP’ye oy vermenin pişmanlığını yaşadıklarını anladım, “Bu defa oylarımız MHP’ye” diyerek birbirlerine destek veriyorlardı…
İsterseniz aralarındaki diyaloğun zihnimde kalan bir bölümünü nakledeyim; diyalog şöyle:
–Sizde kaç oy var Ahmet?
-Benimle birlikte dört…
-Dört mü?
-He yaa, ben, hanım, kızım ve damat…
-Sen dört kardeşsin, onlar kime veriyor…
-Zeki, öteki kardeşim Adil’e “AKP’ye vereceğim” demiş. Adil de karşı çıkmış, “Saadete ver bari”demiş… En küçüğümüz kız, o MHP’ci, enişte ise rengini henüz belli etmedi…
-Kime verirler sence…
-Eniştemiz ilkokul mezunu, onun kafası fazla basmaz; Davutoğlu bile diyemiyor, davuloğlu diyor, verirse AKP’ye verir…
-Sahi mi….
-He yaa, boynunda davul asılıymış, tokmak da Tayyip’in elindeymiş, o ne derse Davudoğlu yaparmış… Adama onun için davuloğlu diyor herhalde, küçültmek için değil, birlikteliklerini göstermek için olmalı…
Kahkahayla güleceğim, etrafımdakiler yanlış anlar diye korktum, gülemedim…
Miting bittikten sonra yola çıktım değerli okurlar; Allah sizi inandırsın
adamın davuloğlu lâfına, hem aracımı sürdüm, hem İstanbul’a dönene kadar kahkahalarla güldüm.
Hakkı teslim etmek lâzım; halkımız mizah açısından da erişilmez bir beceriye sahip! Davulla tokmağı bir araya getiremiyor ama davulcuyla tokmakçıyı buluşturabiliyor!
* * *
RAHMETLİ Başbuğ Türkeş‘in ülkücülere emanetidir evlâtlarıyla diğer aile efradı…
Ahmet Kutalmış Türkeş de o emanetlerden biridir. Ağabeyi Tuğrul Türkeş‘in “Siyasette bir Türkeş yeter” nasihatına rağmen AKP’lilerin baskısı sonucu siyasete bulaştı, iktidar partisinden aday oldu, İstanbul’dan seçildi…
Birkaç gün önce de istifasını verdi ve neden ayrıldığını açıkladı.
İstifa gerekçesinin en önemli bölümünde bakın ne demiş:
“AKP’nin seçim beyannamesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasasından Türk adının çıkarılacağı ve başkanlık sistemi adı altında devletimizin bölünerek federasyon sistemine dönüştürüleceğini anladım. Buna ortak olmamak için istifa ediyorum”
AKP‘nin terör örgütüyle aynı olduğunu, merhum Alparlan Türkeş‘e dil uzatıldığını, Atatürk‘ün reddedildiğini, milli ve siyasi iklimi bozduğunu, bütün bu, milletimizin karakterine ters düşen eylem ve söylemlerin vicdanını rahatsız ettiğini kaydeden A. Kutalmış Türkeş, istifasını hem AKP Genel Merkezi’ne, hem de TBMM Meclis Başkanlığı’na gönderdi.
Devrilme sürecini yaşayan AKP’nin gerçek yüzü de böylece, sürekli gözlem yapan önemli bir genç siyasetçi tarafından saptanmış ve milletimize açıklanmış oldu.
* * *
AKP mensupları ve cumhurun başı alenen dini siyasete âlet ediyor…
Camilerde siyasi toplantı yapıyorlar…
Miting düzenliyorlar…
Tayyip Bey, son cuma namazından çıktıktan sonra caminin merdivenlerinden cemaate siyasal nutuk attı, AKP’ye oy istedi. Ayrıca cemaate “Halk başkanlık sistemini istiyor” diye hilaf-ı hakikat beyanda bulundu…
Meydanlara ellerinde Kur’an olduğu halde çıkıyorlar…
Toplantılarda “Serok Tayyip Erdoğan, Salli Ala Muhammed” diyerek sözde nakarat haline getirdikleri Salavat-ı Şerif‘i içine Tayyip Bey’i katarak söylüyorlar.
Kahkahayla güleceğim, etrafımdakiler yanlış anlar diye korktum, gülemedim…
Miting bittikten sonra yola çıktım değerli okurlar; Allah sizi inandırsın
adamın davuloğlu lâfına, hem aracımı sürdüm, hem İstanbul’a dönene kadar kahkahalarla güldüm.
Hakkı teslim etmek lâzım; halkımız mizah açısından da erişilmez bir beceriye sahip! Davulla tokmağı bir araya getiremiyor ama davulcuyla tokmakçıyı buluşturabiliyor!
* * *
RAHMETLİ Başbuğ Türkeş‘in ülkücülere emanetidir evlâtlarıyla diğer aile efradı…
Ahmet Kutalmış Türkeş de o emanetlerden biridir. Ağabeyi Tuğrul Türkeş‘in “Siyasette bir Türkeş yeter” nasihatına rağmen AKP’lilerin baskısı sonucu siyasete bulaştı, iktidar partisinden aday oldu, İstanbul’dan seçildi…
Birkaç gün önce de istifasını verdi ve neden ayrıldığını açıkladı.
İstifa gerekçesinin en önemli bölümünde bakın ne demiş:
“AKP’nin seçim beyannamesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasasından Türk adının çıkarılacağı ve başkanlık sistemi adı altında devletimizin bölünerek federasyon sistemine dönüştürüleceğini anladım. Buna ortak olmamak için istifa ediyorum”
AKP‘nin terör örgütüyle aynı olduğunu, merhum Alparlan Türkeş‘e dil uzatıldığını, Atatürk‘ün reddedildiğini, milli ve siyasi iklimi bozduğunu, bütün bu, milletimizin karakterine ters düşen eylem ve söylemlerin vicdanını rahatsız ettiğini kaydeden A. Kutalmış Türkeş, istifasını hem AKP Genel Merkezi’ne, hem de TBMM Meclis Başkanlığı’na gönderdi.
Devrilme sürecini yaşayan AKP’nin gerçek yüzü de böylece, sürekli gözlem yapan önemli bir genç siyasetçi tarafından saptanmış ve milletimize açıklanmış oldu.
* * *
AKP mensupları ve cumhurun başı alenen dini siyasete âlet ediyor…
Camilerde siyasi toplantı yapıyorlar…
Miting düzenliyorlar…
Tayyip Bey, son cuma namazından çıktıktan sonra caminin merdivenlerinden cemaate siyasal nutuk attı, AKP’ye oy istedi. Ayrıca cemaate “Halk başkanlık sistemini istiyor” diye hilaf-ı hakikat beyanda bulundu…
Meydanlara ellerinde Kur’an olduğu halde çıkıyorlar…
Toplantılarda “Serok Tayyip Erdoğan, Salli Ala Muhammed” diyerek sözde nakarat haline getirdikleri Salavat-ı Şerif‘i içine Tayyip Bey’i katarak söylüyorlar.
İmamları, cami cemaatlerini AKP’ye oy vermeye ikna etmekle görevlendiriyorlar. Kendi adlarını mahya yapıyorlar; AKP flamalarını ve afişlerini cami duvarlarına asıyorlar.
Osmanlı’yı diriltmek için kılık kıyafeti değiştiriyor, Mısır kökenli fesi kafalarına geçiriyor, sarık sarmadan sokağa çıkmıyorlar.
Anayasa Mahkemesi’nin resmi nikâhtan önce imam nikâhı yapılabilir kararına çanak tuttuklarını unutarak kazan kaldırıyorlar…
Bugün, 28 Şubat’ın gerekçesinden daha ağır bir gerekçe ortaya çıkmış bulunuyor değerli okurlar. Sandığa gittiğimizde bunları unutmayalım ve yanlışlıkla da olsa AKP’ye oy vermeyelim. Milletimizi din devletinin baskısı altına alma gayretlerini birlikte boşa çıkaralım.
……………………….
Unutmadan…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği şeklindeki kararıyla sabıkalı kıldığı AKP’nin benzer fiilleri tırmandırdığını görerek harekete geçmesi gerekmiyor mu? ,
Unutmadan…
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği şeklindeki kararıyla sabıkalı kıldığı AKP’nin benzer fiilleri tırmandırdığını görerek harekete geçmesi gerekmiyor mu? ,
İmam nikâhı konusunda karar veren AYM herhalde, daha önemli olan bu konuda da hüküm verecektir!
* * *
MİT TIR’ları yine gündemde.
MİT TIR’ları yine gündemde.
Cumhuriyet gazetesi araçlarda silah ve mühimmat olduğunu saptadı, fotoğraflar yayımladı. Gazete ve Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında soruşturma başlatıldı. Bu malzemenin(!) terör örgütlerine gönderildiği iddia edildi. TIR’lara ilişkin operasyona katılan askerler de casuslukla suçlanarak tutuklandı…
Gıllı gıcık bir olay…
Öyle olmasaydı, taşınan malzeme ve destinasyonu açıklanır, operasyon olmaz, kimse de casuslukla suçlanmazdı…
* * *
BASKIYI artırdılar. Muhalefetin seçim araçlarını kentlere sokmuyorlar; girenleri de işlevlerinden mahrum bırakıyorlar. Polisler, belediye zabıtaları, hatta özel güvenlikçiler kanunsuz emirlere uyarak suç işliyor. Elbet de kanunsuz emirleri uygulayanlar iktidar değişikliğinde kendilerini yargının önünde bulacak.
BASKIYI artırdılar. Muhalefetin seçim araçlarını kentlere sokmuyorlar; girenleri de işlevlerinden mahrum bırakıyorlar. Polisler, belediye zabıtaları, hatta özel güvenlikçiler kanunsuz emirlere uyarak suç işliyor. Elbet de kanunsuz emirleri uygulayanlar iktidar değişikliğinde kendilerini yargının önünde bulacak.
* * *
ERZURUM bir kesit. Bu kentte de CHP’ye göre hukuk kurumları dahil her şey bitmiş. Ne valinin, ne belediye başkanlarının, ne kaymakamların insiyatifi var. Kent ağır biçimde AKP il teşkilâtının baskısı altında, Erzurum’u onlar yönetiyor. Teşkilâtın bir gücünü de polis oluşturuyor. CHP’li Gürsel Tekin bu kentte eşkıyalık olduğu iddiasında… Anlaşılan ülkemizin siyasal ve sosyal temizliğe ihtiyacı var. Sandık bunu sağlayabilir!
ERZURUM bir kesit. Bu kentte de CHP’ye göre hukuk kurumları dahil her şey bitmiş. Ne valinin, ne belediye başkanlarının, ne kaymakamların insiyatifi var. Kent ağır biçimde AKP il teşkilâtının baskısı altında, Erzurum’u onlar yönetiyor. Teşkilâtın bir gücünü de polis oluşturuyor. CHP’li Gürsel Tekin bu kentte eşkıyalık olduğu iddiasında… Anlaşılan ülkemizin siyasal ve sosyal temizliğe ihtiyacı var. Sandık bunu sağlayabilir!