Ergun KAFTANCI
SİLAHLI kuvvetlerimiz iki cephede operasyon yapıyor ve ulusal varlığımıza gözünü diken terör odaklarını ortadan kaldırmaya çalışıyor…
Yurt içinde de emniyet güçleri, operasyon üstüne operasyon yaparak PKK, IŞİD ve DHKP-C terör örgütlerine yardım ve yataklık edenlerle, militan olarak eyleme katılanları ya da hazırlananları topluyor…
Sonra?
Sonrası hâlâ meçhul…
İstihbarat gücümüz tükendiği için yakalananların çoğunu yargı, yeterli delil olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıyor…
Şaşkın vaziyetteyiz…
………………………… ..
Sınır ötesi operasyonlarda da sevindirici gelişmeler olduğunu söylemek zor, hatta mümkün değil. PKK çetesi Kuzey Irak’ta öylesine geniş bir alana yayılmış ki sağlıklı istihbaratamız olmadığı için nerelerde yuvaları olduğunu bilemiyoruz. Yanlışsa düzeltsinler, bölgeyi eski bilgilerimize dayanarak bombalıyoruz.
Kandil karargâhının hâlâ ayakta olduğu bilgisi geliyor; demek ki çeteyi kafasıyla ve gövdesiyle henüz ortadan kaldıramadık.
………………………… ….
Gelelim Suriye’de konuşlanan ISİD çetesine…
Diktatör Esad‘ı devirsin diye başını okşayıp sırtını sıvazladığımız ve bir türlü terör çetesi diye işaret edemediğimiz bu vahşileri hedef alan operasyonlar da beklenen sonucu getirmedi…
Bombaladığımız çetenin unsurları sınırımızda konuşlanarak askerimize gözdağı vermeye çalışıyor.
Ellerinde silahları var; gözleri üzerimizde…
Sınırdaki hareketliliği herhalde sürekli kendi komuta merkezlerine duyuruyorlar…
………………………… …
İğrenç, gaddar ve marksist bir çete olan DHKP-C ile de mücadele gücümüzü kaybettik galiba…
Uyuyan hücrelere sahip bu örgütü de istihbaratımızdaki zafiyet nedeniyle izleyemez, dolayısıyla eylemlerini engelleyemez olduk…
………………………… ..
“Böyle devam edemeyiz” başlıklı yazımda “Durum vahim” demiştim…
Sınır ötesi operasyonlarda da sevindirici gelişmeler olduğunu söylemek zor, hatta mümkün değil. PKK çetesi Kuzey Irak’ta öylesine geniş bir alana yayılmış ki sağlıklı istihbaratamız olmadığı için nerelerde yuvaları olduğunu bilemiyoruz. Yanlışsa düzeltsinler, bölgeyi eski bilgilerimize dayanarak bombalıyoruz.
Kandil karargâhının hâlâ ayakta olduğu bilgisi geliyor; demek ki çeteyi kafasıyla ve gövdesiyle henüz ortadan kaldıramadık.
…………………………
Gelelim Suriye’de konuşlanan ISİD çetesine…
Diktatör Esad‘ı devirsin diye başını okşayıp sırtını sıvazladığımız ve bir türlü terör çetesi diye işaret edemediğimiz bu vahşileri hedef alan operasyonlar da beklenen sonucu getirmedi…
Bombaladığımız çetenin unsurları sınırımızda konuşlanarak askerimize gözdağı vermeye çalışıyor.
Ellerinde silahları var; gözleri üzerimizde…
Sınırdaki hareketliliği herhalde sürekli kendi komuta merkezlerine duyuruyorlar…
…………………………
İğrenç, gaddar ve marksist bir çete olan DHKP-C ile de mücadele gücümüzü kaybettik galiba…
Uyuyan hücrelere sahip bu örgütü de istihbaratımızdaki zafiyet nedeniyle izleyemez, dolayısıyla eylemlerini engelleyemez olduk…
…………………………
“Böyle devam edemeyiz” başlıklı yazımda “Durum vahim” demiştim…
Evet, durum cidden vahim…
Bir yandan operasyon yapıyoruz, bir yandan da içimizdeki sözde demokrasi âşıkları devletimizi, barışı ve kardeşliği ortadan kaldırmakla suçluyorlar…
Edepsizlik, densizlik, hainlik parayla değil ki…
………………………… .
Üç cephede, hem de dış destekli terörle mücadelede yalnız bırakılmamız durumun vahametini göstermektedir.
O nedenle Türkiye Cumhuriyet Devleti‘nin istifa etmiş de olsa görevde
bulunan hükümeti, NATO üyelerini, Kuzey Atlantik Anlaşması‘nın dördüncü maddesine dayanarak bugün (Salı) toplantıya çağırdı…
Bu toplantı çok önemlidir değerli okurlar…
Bu toplantı çok önemlidir değerli okurlar…
Bu arada ABD‘ye İncirlik Üssü’nü kullanma izni vermemiz de toplantının önemini bir kat daha artırıyor.
Pekiii, NATO toplantısı ne getirecek?
Çok şey getirebilir…
Bir kere terör örgütlerine arka çıkan, silah ve mühimmat veren, terörü çaktırmadan pompalayan NATO üyelerinin dikkati çekilir, “Bu emperyalist
hevesten vazgeçin, o terör bir gün sizi de vurabilir” denilebilir.
Ardından başka nasıl bir karar çıkar, şimdiden tahmin zor… Herhalde teröre karşı işbirliği de kararlaştırılır.
………………………… ..
Kuzey Suriye’de IŞİD vuruldukça yerine PKK’nın Suriye kolu PYD yerleşiyor…
Oysa PYD ya da başka adı varsa o çete de, yarın başımıza bela olabilir…
Terörle mücadele uzmanlık işi; yanlışı kaldırmaz; ince eleyip sık dokumak örgütlerin anatomisini bilmek lâzım. Birini tenkil ederken diğerine hayat hakkı tanınmamalı…
………………………… ..
Başbakan iken yanlış üstüne yanlış yapan, her konuya el atan ve hepsinin üzerinde söz sahibi olduğunu sanan, İslam coğrafyasında tek lider konumuna gelmek isteyen, Türkiye Cumhuriyeti’ni Osmanlı Devleti özlemiyle yönetmeye kalkan, ülkeyi ileri götüreceğine geriye doğru yönlendiren Tayyip Bey ile futbol takımına dahi Osmanlı adını veren etrafındaki gönülsüzler, korku saldığı kadar alay konusu da olan iç ve dış politikalarıyla ülkeyi üç cephede savaşmak zorunda bıraktılar…
Suçludurlar…
Ülkeyi ateşin içine sürükledikleri için de suçludurlar…
Siyaseten ayak oyunları yaptıkları için de suçludurlar…
Anayasa ve yasaları takmadıkları için de suçludurlar…
Atatürk ilke ve inkılaplarını yok saydıkları için de suçludurlar…
Yolsuzluk ve rüşvet olaylarının üzerine gitmedikleri için de suçludurlar…
Bir acem çocuğunun servet sahibi olmasını sağladıkları ve onunla ortak hareket ettikleri için de suçludurlar…
Paralel devlete hayat hakkı tanıdıkları için de suçludurlar…
Askere, birlikte kumpas kurdukları için de suçludurlar…
Yurttaşları öldüren polisleri kahraman ilan ettikleri için de suçludurlar
Yargıyı allak bullak ettikleri, hak ve hukuku çiğnedikleri için de suçludurlar…
………………………… ..
Evet, yargılanmalılar!!!
Zira bunların da onlardan, yani ulusal varlığımıza göz diken teröristlerden farkı yoktur!