Ali BADEMCİ
Koalisyon Hükümeti kurma çalışmaları devam ediyor; realize ihtimali için AKP sözcüsü %50 derken, daha Meclis Başkanlığı mağlubiyet şokundan kurtulamayan CHP’li Baykal oluşuma hiç ihtimal vermiyor. Kamuoyunda MHP’nin hırpalandığının farkında olunmadan sanki MHP unutmuş gibi iyi olmayan bir hava var. Şüphesiz ki bu durum iyiye alâmet değildir; sanıyoruz Sayın Bahçeli de bu işin farkındadır. AKP sür’atle erken seçim havasına girmiş ve geçen seçim ortamında başladığı milliyetçilik söylemlerini ve icraatını sürdürüyor. Elbette son Devlet icraatı bir milli meseledir, ama kötü ortamı 2002’den beri AKP Hükümetleri’nin oluşturduğu gözlerden kaçıyor. Son operasyonlara Devlet’in yanlışlıklara çekidüzen vermesi yerine AKP’nin yeni stratejisi gözü ile de bakabilirsiniz. Mademki Hükümet bu fikirdeydi de bugüne kadar neden yapmadı; güvenlik kuvvetlerini âdeta bataklıklardan uzaklaştırdı ve buralara örgütlerin iyice yerleşmesini kim sağladı?
Dün gece Bülent Arınç HaberTürk’de günah çıkardı, hakkının verilmesi gereken o iknaa kabiliyeti ile maalesef insanlarla dalga geçti. Fakat AKP’nin hiç olmasa bir kısmının İslâmi telâkkilerle IŞİD’in saflarına katıldığını itiraf ederken neden buna engel olmadıkları sorusuna muhatap olmadı. Dolayısıyla vaziyet çok açık; MHP daha baştan beri bu hususları dile getirdi; fakat kimseye laf anlatamayınca seçim sonrası dik duruşu sergilemek zorunda kaldı. AKP, MHP’nin duruşuna karşı vaziyet almadı ama hiç kimse de CHP önderliğindeki Medya linçine ses çıkarmadı ve âdeta bu dumanlar içinde boğulması teşvik edildi. Halbuki MHP duruşu çok anlamlı ve bugünkü Devlet kabiliyetini işaret ediyordu.
İşte şimdi MHP Genel Başkanı ülkeyi gezmeye başladı; durum teşkilâta aktarılarak halkın bilgilenmesi sağlanacak. Elbette %50’in çok üzerinde olan erken seçim sinyalleri alınmıştır ve çok yerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarda teşkilât mensubu arkadaşların dedikodu ve sosyal medyadaki saçmalıklar yerine fikirlerini ve Haziran seçimlerinde yapılan hataları adam gibi ortaya koyması gerekiyor. Bu iş yapılmadıktan sonra dedikodu yapanları ve başka tarafa yönelmek için mazeret arayanları artık ülkücülerin ciddiye almaması gerekiyor. Bu kimselerin açık bir delâlet yerine netice olarak ihanet içinde olduklarını kabul etmek gerekecektir. Eğer teşkilât bu görevini yapmazsa muhtemel erken seçimde arzu edilmeyen bir sonuç elde edileceğinden emin olabiliriz. Bakınız MHP haklılığını kimseye anlatamıyor ve ne yazık ki bu işleri ifâde kabiliyeti olan Genel Başkan’dan başka kimse görülmüyor. Yani düzgün bir vekil kadrosu oluşturulamadığı ortadır; Halaçoğlu gibi donanımlı bir insanın yaptığı bir gaftan ötürü parti içinde ve yüksek seviyede tenkid edilmesi bize meseleyi daha yakından aydınlatıyor. Sayın Genel Başkan Gurup Başkanvekili’ni geriye çekmekle yetinirken bazı yardımcıları Halaçoğlu’nun görevi devam ederken parti adına konuşma hakkının olmadığını ifade etti. Böyle kadro olur mu? Böyle bir davranış 80 vekil içinde donanımlı insanların geriye çekilmesi ile sonuçlanmaz mı?
MHP’nin, dar kadro anlayışı ile hem sergilenen manzara hem de elde ettiği sonuçlarla lâyık olduğu yere gelemediği bir gerçektir. Şüphesiz ki aynı anlayışla gidilecek yeni bir seçim daha kötü sonuçlar ortaya koyacaktır. Ülkücüler “bu sefer de” diye istemeye istemeye reylerini verdiler ve bu sebeble hiç de başarılı bir sonuç elde edilmedi. Elbette seçim ortamında uygun olmadığı için bu hususları dile getirmedik; fakat bugün için MHP’nin Meclis’teki ifâdesi ile bölücülerin temsili arasında sayı olarak bir farklılık yoktur. Bu durumdan daha kötü bir vaziyet nasıl düşünülebilir; camia olarak bu vaziyeti içimize sindirebiliyorsak mesele yoktur. Fakat MHP’yi ileriye taşıyacak misyon bu meseleyi “Namus lekesi” olarak telâkki etmemizdir. Herşeyden evvel camia olarak bu hususu anlamalı ve şartlar ne olursa olsun gereksiz tenkitlerin dönüştüğü dağılma yerine aynı noktada toplanmayı öğrenmeliyiz. MHP dışındaki partilere kayarak değişik milliyetçilik tarifleri ve uygulamalarına yönelmekle sadece aldatılıyoruz.
Her mesele parti içinde konuşulmalıdır; taraftarlık da muhaliflik de böyle yapılmalıdır. Eğer bu satırları yazabiliyor ve en yüksek seviyede okuyucu bulabiliyorsak dışarıdan yapılan muhalefetin hiçbir anlamı ve yakışıklılığı yoktur. Genel Başkan’ın şahsında bazı kişilere karşı yapılan ve partiye zarar veren tutumun adı ülkücülük olamaz. Genel Başkan’ın kapısı açıktır ve herkesi dinlemek hususunda partinin en hassas şahsiyetidir. Meseleleri dar kalıplar içinde görmek ve değerlendirmek için vakit yoktur. Elbette böyle bir “Büyük Buluşma” için meselelerin daha iyi tahlili gerekiyor. Fakat sanıldığı gibi partinin kapıları kimseye kapalı değildir ve bu işi muhatabı Sayın Bahçeli’dir; şahsen böyle bir durumumuz olsa kapılarını çalar bilgi ve ilgi isterdik; eğer ehliyetli biri isek hareketin nereye gittiği hakkında hesap bile sorma hakkımız vardır. Herhalde bu nezaket ve terbiyesinin hakkı verilmiş bir kişi olarak Genel Başkan bizi makamından kovmaz.
Tek ses ve tek yumruk olmanın zamanı geçiyor; AKP bu gidişle elinizdeki, silâhları alır bomboş kalırsınız. İyi ki Türk Milliyetçiliği Meclis’tedir; şahsen taş bile olsa biat edeceğiz; fakat bu husus daha iyiyi aramamıza engel değildir. Halbuki tersi anlayışla devam edersek dört duvar arasında kalarak konuşma hakkımız bile olmayacaktır.
Muhabbetle.