Ergun KAFTANCI
BEŞTEPE sakini “Ben anayasaya uygun hareket ediyorum” diyor ama herkes, anayasanın sınırlarını aşarak aktif siyaset yaptığını görüyor…
Seçildiği günden itibaren anayasanın koyduğu tarafsızlık ilkesine zerre kadar riayet etmedi. Meydanlara çıkıp gönlünde yatan aslan için propaganda yaptı…
Anayasayı değiştirmek için seçmene, “400 vekil verin” dediğinde
AKP’yi işaret ettiğini herkes gördü.. .Tarafsızlık emredilmiş olmasına rağmen taraf olmaktan çekinmedi…
Anayasaya meydan okudu…
Suç işledi!
Yedi düvele sorun; hepsi “Tayyip Bey bu suçu işledi” diyecektir!
…………………….. …………
Suça devam ediyor…
Başbakan, Meclis Başkanı seçilen Milli Savunma Bakanı’nın yerine isim ararken Beştepe’ye soruyor ve ondan sonra siyasal miadını doldurmuş Vecdi Gönül‘ü, Meclis’in dışında olmasına rağmen bakanlık koltuğuna oturtuyor…
Câlib-i dikkattir, Tayyip Bey atamadan önce Gönül’ü kabul ediyor, görüşüyor, atama kararnamesini ondan sonra imzalıyor…
Cumhurbaşkanının böyle bir görevi bulunmuyor değerli okurlar; önüne gelen atama yazısını ya onaylar, ya da önemli bir nedenden dolayı onaylamaz ve ismin değiştirilmesini ister.
Kısacası, cumhurbaşkanının başbakan tarafından atanacak biriyle atamadan önce görüşmek ve muhtemelen talimat vermek yetkisi ve de geleneği yoktur…
Muhterem, böyle bir geleneğe de kapı açmış olmaktadır.
………………………… ..
…………………………
Aklıma geldi, kimsenin kimseye bir şey söylemeye hakkı yok…
Bunlar koskoca (!) profesörü, “Alkol de kullanıyor sigara da” diyerek teşhir ediyorlar.
Şimdi, o koskoca profesör kalkıp da bunları “Hem Müslümanlar, hem çalıyorlar” diye teşhir ederse haksız mı… “Bunlar hem Müslüman geçinir hem yalan söyler; hem dindardır, hem kindar” diye dinin yasakladıklarını sahiplenenleri işaret etse iyi mi olur!?
…………………………
Siyaseti mahalle kavgasına çevirdiler…
Temel silahlarından biri de karalama; bükemedikleri bilekleri karalama yoluyla yok etmeye çalışıyorlar…
Türkiye, ayağa düşen siyaset anlayışı yüzünden çok çekti, hâlâ da çekiyor. Ufak hesapların peşine takılmayı seviyoruz. Çıkarlarımızı ülkenin çıkarlarının önüne koyuyoruz.
Seçimden sonra yeni bir siyasal anlayışın bütün partilerde egemen hale geleceğini sanıyorduk…
Neredeeee…
Eski hamam, eski tas…
O çirkin, müptezel, kırıcı, yıkıcı ve mahalle kavgasından farksız siyaset yapma alışkanlığından kurtulabilmiş değiliz…
Yaşananlara bakarak “Kurtulacağımızı sanmıyorum” diyen pek çok insan var. Siyasetten de, siyasetçiden de ikrah etmiş insan sayısı arttıkça artıyor!
………………………… …
Seçim parlamentodaki siyasal grup sayısını değiştirmiş değil. Önceki Meclis’te da dört grup vardı, yeni Meclis’te de dört grup var.
Değişen sadece, AKP’nin tek parti iktidarından uzaklaştırılması. Hukuku ortadan kaldırıp kendi hukukunu egemen hale getiren iradenin elinden iktidarın alınmış olması.
Buna rağmen bir koalisyon oluşmuyor; Meclis, görüntüsüne ve sandalye dağılımına rağmen ortaya bir ortak hükümet çıkaramıyorsa o zaman bir yerde arıza var demektir. Bu arıza parti çıkarını ülke çıkarının önüne duvar yapan siyasetçilerin varlığı olmasın, ya da liderlerin…
Tayyip Bey, anayasanın sınırları içine çekilmediği sürece ülkemizde siyaset her zaman dalgalı deniz görüntüsü verecektir…
Allah muhafaza içinde bulunduğumuz gemi alabora olursa…
Tayyip Bey dahil hangimiz kurtuluruz…
* * *
TEK başına iktidardayken yaptıklarıyla övünüyorlar…
Oysa o süreçte o kadar can yaktılar ve ah aldılar ki…
Amiral Cem Çakmak, kumpasçıların gadrine uğramış komutanlarımızdan biriydi, içeride yattı. Kahrından kansere yakalandı ve akciğerine musallat olan hastalıktan kurtulamadı…
Çakmak sigara içmezdi, beslenmesine dikkat ederdi, spor yapardı…
İllet ona kahırdan geldi…
Yenildi ve hayata veda etti…
Yarattığı paralel devletle birlikte TSK mensuplarına kumpas kuran AKP iktidarını, çok merak ediyorum gelecek kuşaklar nasıl yad edecek?
Canı yanan insanların hesabını nasıl verecekler Allah bilir!