Ergun KAFTANCI
DEĞERLİ okurlar, “Seçmen ne derse” başlıklı yazımda fitre ve zekâtlarımıza ilişkin birkaç cümle söylerken kısaca LÖSEV yani Lösemili Çocuklar Vakfı’na da değinmiş ve dinimizin emri olan fitre ve zekâtımızı toplumun yararına olan kuruluşlara da verebileceğimizi yazmıştım…
O kuruluşlardan biri de LÖSEV‘dir değerli dostlar.
Yerim az olduğu için bu kuruluştan geniş olarak bahsedemedim. Ama yazımın ardından SÖZCÜgazetesinde tam sayfa LÖSEV röportajı yayınlandı. Vakfın kurucularından hematolog ve onkologDr.Üstün Ezer kamuoyuna geniş bilgi verdi…
Bu röportaj sayesinde çok acı iki gerçeği de öğrenmiş olduk.
Birincisini söyleyim; ülkemizde her yıl 200 bin yurttaşımız kanser illetine yakalanıyor ve bunların her gün 400’e yakını hayatını kaybediyor…
İkincisi ise daha farklı; Sağlık Bakanlığı, modern araç ve gereçle donatılmış ve halkımızın yardımlarıyla kurulmuş hastaneye bir türlü ruhsat vermiyor…
Dr. Üstün Ezer, Sağlık Bakanlığı’nın neden ruhsat vermediğini de açıklıyor, “Biz sizden çok yataklı bir hastane istemedik diyen bakanlık, devletteki onkologlar’ın bizim hastanemizde görev almak istemelerinden korkuyor” diyor…
Halen Vakıf tarafından tedavi edilmekte olan 17 bin çocuğumuz var; hemen hepsi uzman doktorların kontrolu altında evlerinde iyileşmeyi bekliyor. Mümkün olsaydı ve yeterli yatak bulunsaydı hastanede 400’e yakın çocuğumuz bugün tedavi altında olacaktı.
……………………. ………
Değerli okurlar, yine o röportajdan anlıyoruz ki vakıf, hasta çocuklarımız ve ailelerine dört yılda 52 milyon lira harcamış. Bu paranın tamamı hamiyetperver yurttaşlarımız tarafından karşılanmış.
Vakıf her çocuğun her çeşit ihtiyacını karşılıyor, ilaçlarını veriyor, giyeceklerini sağlıyor, her birine beş bin lira nakit veriyor, ailelerine gıda yardımı yapıyor. SGK’dan hasta başına aldıkları para ise 130 lira…
Hastane ruhsatsız çalışıyor…
Sorunu çözmeye niyeti olmayan bir Sağlık Bakanı’mız var; henüz pratisyen hekim düzleminde, yani ülkede sağlık hizmetlerini çözebilecek biri değil…
Üstelik kendisine ait bir özel hastanenin sahibi; onula meşgul olmaktan vakit bulamıyor, ülkenin sorunlarına sırtını dönmek zorunda kalıyor…
Sadece Bakan’ın değil, Müsteşar Bey’in de, Müsteşar Yardımcıları’nın da özel hastaneleri olduğu söyleniyor. Böyle bir kadronun ülkede kalıcı sağlık hizmetleri yapabilmesi mümkün mü!?
………………………… ..
Yineliyorum; fitre ve zekâtlarımızı LÖSEV‘e verelim ve lösemi başta olmak üzere, her türlü kanserle mücadele eden bu vakfı parasal açıdan destekleyelim. Allah, Dr. Üstün Ezer ile arkadaşlarının eksikliğini göstermesin, hepsine yâr ve yardımcı olsun…
* * *
GENÇLİK ve Spor Bakanlığı’nın proje destekleme kararı sonucu en çok yardımı, kurucuları arasında Tayyip Erdoğan‘ın, Ahmet Davutoğlu‘nun, Numan Kurtulmuş‘un bulunduğu Ensar Vakfı almış. Onun aldığı kadar proje yardımını, bir dönem başkanlığını organik yumurtacı eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan‘ın yaptığı İlim Yayma Cemiyeti de almış…
Bitmedi…
Herkesin “Bilal Erdoğan’ın vakfı” diye andığı TÜRGEV de hatırı sayılır proje yardımı alan kuruluşlardan biri. Ayrıca İsmailağa Derneği ile MÜSİAD‘da ve Osmanlı Boks Kulübü‘ne de projeleri (!) karşılığında paralar verilmiş…
Değerli okurlar, proje karşıtı para akıtmadan nasibini alan iki projenin içeriğine bir göz atalım isterseniz; 75 bin lira alan birinci projenin konusu şu:
-Telefonu bırak, göğe bakalım…
Diğeri 35 bin lira alan bir proje; onun da konusunu yazalım:
-Vefalı gençler milli şuurla hareket ediyor…
Deli saçması daha nice proje!
………………………… …..
Zamanım olmadığı için hangi vakfa, ya da derneğe ne kadar yardım yapıldığını toplayamadım. Ancak LÖSEV‘e modern bir hastaneyi çok gören anlayış, en çok yardımı İlim Yayma Derneği‘ne,Ensar Vakfı‘na ve TÜRGEV‘e akıtmış.
Bereketini görürler inşâllah!