H. Nurcan YAZICI
“Yolumuz çetin yükümüz çok ağır, Sakarya misali
Biz hakkın, adaletin çocukları görmemeliydik bu günleri..”
25 günde 45 yiğit, nur olup ocaklara düşüyor. Toprağına mana verip, bir ayetin sırrına eriyor.”Allah yolunda öldürülenleri, ölü sanmayın, bilakis rab’leri yolunda diridirler.”
Toprağının manasını davası bilenlerin görevi net ve açık, ne olursa olsun şehitlerinin emanetine ihanet ettirmemektir.
*****
25 günde 45 şehit…Bu yazım sizin elinize ulaşana kadar bu sayı artarsa Allah korusun, milletin öfkesi nasıl bastırılır bilmem artık. Bunun cevabını en iyisi, bizleri bugünleri yaşatanlara sormak lazım.
7 Haziran’dan sonra iktidarın yaptığı en iyi şey, sorunları zamana yaymak, sonra da o zamanı bozdurup bozdurup harcamak oldu…Başbakan Davutoğlu’nun gerçek niyeti koalisyon olmadığı halde, önce Sayın Kılıçdaroğlu ile sonra da, Sayın Bahçeli ile yaptığı sonuçsuz görüşmeleri, zaman harcamaktan başka neydi ki!..
Zamanımızı çalanlar, çalmakla kalmadılar. Bir tarafta koalisyon ister gözüktüler, diğer tarafta, gerçek niyetleri olan, erken seçim propagandalarını yaptılar. Gelişen bütün olaylara, özellikle de partilerle yaptıkları koalisyon görüşmelerine o kadar sıradan baktılar, baktırdılar ki… İçeriğini boşalttıkları görüşmeleri, değişik polemiklerle kuş olup uçurdular. İçeriği karartılan görüşmelerden millete ne yansıtıldı derseniz; Kılıçdaroğlu’nun safça beklentisi, MHP’nin bilinmezliği…
Halbuki “ilkelerin ülke kurtaracağı” idrakinde olan MHP’nin, görüşmelerindeki tavizsiz duruşu, ülkemiz ve siyaset adına çok değerli, bir o kadar saygınlık ifade ediyordu…Hepimiz biliyoruz ki, bu ilkeler ahlaklı ve inançlı ‘önce ülkem’ diyebilen, bu duygusunda samimi olan herkesin istekleri ve hassasiyetleridir.
“Anayasanın dört maddesine dokunulmaması, yolsuzlukla mücadele, Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlara çekilmesi, çözüm sürecinin sonlandırılması” olarak belirlenen bu dört kırmızı çizgi, bir partinin kaprisi olamayacak kadar önemlidir.
Çözüm süreci masalıyla, sözde barış havası estirenlerin yalancılığı bugün ayan beyan ortaya çıkmış, Güneydoğu da olup bitenlerin asıl nedeninin yanlış yönetilmemiz olduğu, akıl izan sahipleri tarafından görülmüştür. Ülkemizin içinde bulunduğu kaos ortamına suçlu olarak başka adresleri işaret etmek, özellikle Sayın Bahçeli’nin yol haritasını, sıradan bir bilinmezlik olarak açıklamak, küçük akılların işi olsa gerek.
“Bazen bazı insanların tavırlarına bir anlam vermeyebilirsiniz, o vakit o insanın taşıdığı değerlerin kaynağına bakacaksınız…” Aynı düşünceye aynı mücadele anlayışına sahip olmayan, slogan siyaseti yapan, ilkesiz insanların bunu anlaması elbette zordur.
İşte bu ilkesizlik, ülke yarınlarının hesabı yerine size saray hesabı yaptırabilir. İşte bu ilkesizlik sizi, PKK ile aynı masaya oturtabilir. Yine aynı ilkesizlik size, kadın kimliğini ve kadınla ilgili değerleri kırdırabilir..Bir adım ötesinde sizi, sözde “çözüm süreci”nin kabulü ve ilerlemesi adına, “analar ağlamasın” söylemiyle birlikte, anaların duygularını sömürür hale getirebilir.
Bütün olup bitenlere eyvallah diyerek bugünlere kadar gelen halk, ” önemli olan zamanı değil yaptığı işi bitirmek” diyerek harcanan zamana sabır gösterdi.Hem de ne sabır!.. Lakin gördüğü, iktidarın zaman harcadığı, bu süre içinde de erken seçim adı altında, “başkanlık sürecinin” içini doldurmaya çalıştığıydı.
Hakkını teslim etmek lazım, başbakan koalisyon masallarıyla halkı iyi uyuttu… Zamanı peynir ekmek gibi yedi tüketti. Futboldan anlamasa da, topu ayağında iyi çevirdi.
Teknik direktörünün talimatlarıyla sahada hiç zorlanmayan Davutoğlu, kale açıktı ama gol atmadan maçı sonlandırmayı becerdi…Böylece Saray’la olan uyumunu bir kez daha ortaya koymuş oldu. Bir sonraki adımı, yine sarayın eline verdiği yol haritasını uygulamaya koymak, sürecin önünde engel gördükleri MHP’yi saha dışında bırakmak şeklinde ilerleyeceği kesin.(Bu nokta da MHP nasıl bir yol izlemeli derseniz.Erdoğan’a rağmen sahada olmalı diyenler çoğunlukta…)
Ülkemiz “çözüm süreci” masalından sonra şimdi de “Başkanlık süreci” denen bir başka sürecin ayak oyunlarıyla karşı karşıya…”Erken seçimin” bu sürecin bir parçası olduğu kesin…
Muhalefete düşen, AKP’nin ülke sorunlarından daha çok, saraya hediye edeceği “Başkanlık sistemiyle” meşgul olduğunu, sırf bu yüzden ihanet şebekelerine tavizler verdiğini, koalisyon konusunda ipe un serdiğini üslubunca halka anlatmaktır. Yoksa, Başkanlık sistemi saraya yerleşene kadar korkarım, millet kötü günler yaşamaya devam edecek. Bize uyku yok.
Beklentim milletten farklı değil; Erdoğan’ın artık nefsini susturması, kendi hesabını bir kenara bırakıp, ülke hayrına olacak bir birleşmenin ve huzurun önderi olması..
Peki, “Erdoğan bu önderliği neden yapmıyor, neden nefsi davranıyor ve başkanlıkta diretiyor?” derseniz, işte onu da bir zahmet önce kendinize sorun…
Bu arada, siyasette yol almak için adını kullandığı kadınlar “Şehit anaları”, Erdoğan’dan hala özür bekliyor.
Allah’a emanetsiniz…