Ali BADEMCİ
Elbette bir gazetenin nahoş vuruşları ile gaza gelmek çok izafî bir harekettir. Bu gazdan bomba filân olmaz: bunlar tamamen çözülmeyi hızlandıracak ve aynı merkezden pompalanan düşüncelerdir. Çünkü anlatılan günlerde ortaya atılan şahısların bulunduğu mekânlar arasında kilometrelerce mesafe bulunmaktır. Katiyyen zaman ve mekân örtüşmüyor. Böyle bir üslûbun başarılı gibi görünmesinin sebebi 1 Kasım’da MHP’in aldığı ağır mağlûbiyettir. Esas bunun üzerinde dikkatle durulması gerekiyor. Çiçeği burnunda vekiller görevlendirilmiş ve bölge bölge delegelerle görüşüyormuş! Bu zimmetçiler himmetle seçilmiştir, kim dinler onları! Bu teşebbüsten ne gibi netice alınabilir, şu anda mevzuu MHP tabanı ve ülkücülerdir. Daha baştan beri delegelerin bir çoğunun yükleme olduğu iddiaları var; bunlardan alınan bilgilerle nasıl sağlıklı kararlara varılabilecektir! Kaldı ki bu müfettişlerin varlığı ve ortaya çıkışı esas tartışılması gerekli olan husustur, bu vitrin yüzünden seçim kaybedilmiştir. Adam kendi akrabalarından bile ancak % 6 rey almıştır. Şimdi bunların vereceği bilgileri nasıl ölçü alabiliriz?
Eğer kendi camian ile görünen bir mesafen varsa bu işi dahili araçlarla çözmezsiniz! Tabii ki çözmek istiyorsanız! Yok biraz daha küçülmek ve hedefsiz kalmak istiyorsanız iş kolaydır; konuşanları kovarsınız iş kökünden hallolur. O zaman da belli bir dönüşüm sürecine gireceksiniz ki ideoloji aramak zorunda kalacaksınız! Şu anda bir ayaklanma görüntüsü var, düne kadar yanınızda olanlar şimdi ağza alınmayacak bir lisanla küfrediyor! Çok aramaya ve sormaya da gerek yok! Sosyal Medya’yı inceleyin bunları göreceksiniz! Bunlar ne eski muhalifler ne de gazete spekülasyoncularıdır! Bal gibi sizin ve sizden olan insanlardır! Belki bunları dinlemek veya iknaa etmekle de problem çözülmez! Yurt içi ve dışında sağlam ve doğru araştırma kuruluşları var; bunlara müracaat eder belli bir sürede sağlam bilgiler alabilirsiniz! O zaman hainler ve doğrular ayna gibi ortaya çıkacaktır.
Mevcutlar yalan söyleyerek kendini muhafaza etmek istiyor; ortada bir yanılıtma olduğu besbelli. Önceki seçimlerde bu hususları herkes dile getirdi. Fakat kimse aldırmadı. Mağupların güçsüz olacağı sosyal bir kanun; şimdi hangi güçle “Kes at” yapacaksınız! Zaten kesile kesile, budana budana ağaçta meyve verecek dal kalmadı. Belli ki camia çok gergin, MKYK çok kararsız! Kılıçlar çekilmiş harp ihtimali barıştan önce geliyor ve bir savaş için Genel Merkez daha istekli! Bu durumda çözüm bekleyen ve bunalım istemeyen insanlar ne yapmalıdır. Şahsen biraz daha bekleyecek olan bunalım devam ederse köşelerimize çekilip sade ülkücülüğe devam edeceğiz. Sade ülkücülük nedir? Kavga, iftira, yalan, talan, hırsızlık, mafya, üç kağıtçılık istemeyen ülkücülerdir. Bir taraf küçüldükçe küçülmeyi bir taraf da dedikoduyu ve komplo teorilerini kullanmaya devam edecekse hiçbir gayrete gerek yoktur! Bütün günahımız aç-susuz, harekete mensubiyeti devam ettirmek ve adam gibi dik durarak rey vermek mi?
Sade ülkücülük biraz daha okumak, siyasete karışmamak, okuduklarımızla yapıtlar ortaya çıkarmak, yeni nesiller yaratmak ve ülkücülüğün devamını sağlamaktır! Elbette Türk Ocakları gibi siyaset batağına düşmemiş asırlık çınar ağaçlarının gölgesine sığınabiliriz. Her ülkücüde çalışma yapabilecek kabiliyet ve altyapı vardır. Artık dedikodulardan, komplo teorilerinden bıktık usandık. Su almaya başlayan bu gemi de bizi taşıyamıyor, bakınız bir hafta geçti Genel Başkan konuşmuyor, dışarıdaki oluşumların da itibar edilecek tarafı yoktur. Arzular masum görülebilir ama tatbik kabiliyeti yoktur. Kurtarıcı yine parti içinden çıkmalıdır. Artık Genel Başkan’a bu suskunluğu ile kimse itibar etmiyor; itibar eden, kendimizi de bu guruba ekleyelim yazılar okunmuyor. Bizler bu işin hakkiyle farkındayız. Ve artık artan tenkitler karşısında bazı şeyleri savunmak da mümkün değildir.
MHP geleneklerinde Genel Başkan’lar tabudur; tenkit edilmez! Fakat öyle vuruşlar yapılıyor ki hedef sadece Sayın Bahçeli’dir, merak eden gelsin Anadolu’yu görsün! Bizler münasip ifâdelerle eskiden beri ikaz görevimizi yaptık! Bel altı vuranlara “Terbiyesiz” demekten başka söylenecek söz de yok! Ne yapalım taklacı olamıyoruz! Takan kadar edebsiz olmak da mümkün değil, ama Hakan doğru söylüyor, dışarıdan birisi olarak söylediklerine katılmasak da tam bir nezaket içinde hareket etmesi her türlü takdirin üzerindedir!
Artık veda zamanı geldi; çare bulamıyorsak köşemize çekiliriz, ülkücülerle siyaset yapılmaz dendiği zaman tepki gösterip ilgili gazete sütunlarını terketmiştim. Şahsen 1980’den sonra zindanlarda hesap verip örselendikten sonra siyasete itibar edenlerden değildim. Eski çalışmalarımı ele aldım ve 2007’den beri arka arkaya kitaplarımız yayınlanıyor. Bu tarihten beri de günde birkaç yazı ile siyasetin içindeyiz. Özellikle Mahalli Seçimler’den sonra çok ileri gittik! Hakikatten gerek yokmuş; çünkü bizim gibi olmak hiçbir fayda sağlamıyor. Düne kadar Genel Başkan’ın yanında olanlar şimdi “Üzüm yiyecek bağ arıyorum.” diyor. Demek ki kıymet verdiğimiz arkadaşların da hiç kıymeti yokmuş. Bizim gibiler anasından doğduğundan beri açtır. Ama en yakın arkadaşlarımız Bahçeli’nin hesabını bizden soruyor. Aslında bizler çok kolay hesap veririz de o zaman da en yakınlarımız bile küsüyor! Şahsen yazı yazmama kararındayım. Çünkü bu kadar bahtsızlığı kabullemiyorum! Ne hükmünüz var, diyenler olacaktır ama bence “Ülkücülük” çok şey ifâde ediyor ve bu iş bize yeter! İşte durum budur! Senin olduğu bilinen gazete sana “Görevli” derse ve bunu da özel hayatla ilişkilendirse Allah belâsını versin böyle bir siyasetin! Genel Başkan’ın tıfıllarını da istemiyoruz! Hırsızların da artık önü açılmıştır! Güle güle çalsınlar, biz hayatımızdan memnunuz!
Muhabbetle can kardeşlerim!