
Babür Hüseyin ÖZBEK
Kuvvet Komutanı Amiral Viktor Çirkov 1983’de “Slava” adı ile hizmete giren Nikolayev Tersanesi ürünü, Karadeniz’de Rus Donanması’nın omurgasını oluşturan 2006’da ismi değiştirilerek “Moskova” adını alan güdümlü füze kruvazörünü iyi tanır ve bilir. Kırım’ın ilhakından önce Novorosisk’te, sonra ise Akyar’da (Sivastopol) teftiş ve ziyaretlerde bulunduğu o gemi şimdi Suriye’de Tartus’daki Rus Deniz Üssü’nden Türkiye’nin güney hududuna sıkışmış Türkmenlere ateş kusuyor. Hazar Denizi’nden değil, Akdeniz’de Yayladağ – Yeditepe’ye 76 deniz mili (140km.) mesafede. Kuzey ve Baltık Donanmalarında yetişmiş Amiral Viktor Çirkov her gelişmeyi Akyar deniz üssü üzerinden takip ediyor.
Güneyde oluşturulan tehdit de, Kilis’in karşısında Azez de vurulan yardım TIR’larının imhasında; Kızıldağ’da ve Türkmendağı’ndaki Karamanlı, Sallur, Çukurcak ve Çömeren köylerinde yaşayan sivil Türkmen halkının, Rus uçaklarınca, füzelerle hedef gözetmeden bombalamasından Amiral V.Çirkov ile ekibi ve savaş makineleri suçludur, sorumludur.
Asırlarca kuzeyden gelen o çağdışı Rus tehdidi şimdi genişledi, sanki kuzey yetmedi artık güney Anadolu’da da hem denizden, hem karadan komşumuz oldu. IŞİD adlı kanlı terör örgütü ile savaşıyor maskesi altında tankları, uçakları ve savaş makinesi harp gemileri ile güney hududumuza sıkışan Türkmenleri eziyor. Ama bu nereye kadar böyle gider, şimdiden kestirmek güç.
V.Putin Gürcistan’ı ezdi, Kırım’ı ilhak etti, Ukrayna’yı zorluyor, tehdit ediyor. 1909 Nobel ödüllü İsveç’li yazar Selma Legarlöf 1940’da Finlandiya’nın (bunların ağababaları) J. Stalin tarafından işgal kararı üzerine üzüntüden intihar etti. (Kahrından ölmedi.)
“..Suriye topraklarının en bereketli bölümünde 1516 Osmanlı Fethi’nden çok önce yerleşen bugün itibariyle 2.5 milyona yakın Halep Türkmeni ve Bayırbucak Türkmeni yaşıyor…” diyor tarihçi İlber Ortaylı. Söylendiği, nutuklarda hafife alındığı gibi 150, 200, 300 bin değil.
1945’te J.V.Stalin’in Türk Boğazları’nda üs talebi için verdiği notalardan, yaptığı o gövde gösterisinden sonra bugüne kadar yaşanan en büyük sıkıntı. Böyle bir ülke ile komşu olmak yaşadığımız coğrafyanın bize bir nevi ağır zulmü. “Kuzey Tehdidi” devam ediyor.
1936’da yapılan Montrö Boğazlar Sözleşmesine göre; “Savaş zamanında Türkiye savaşan ülke ise savaş gemilerinin boğazlardan geçişleri konusunda dilediği gibi davrana bilir…” deniyor. Ancak bu karar o günlerdeki adı Cemiyeti Akvam bugün ise Birleşmiş Milletler’in 3’te 2 çoğunluk kararı ile uygulanabiliyor. Konu üzerinde günümüze göre belirsizlikler var. Ayrıca çok yönlü bir Rus baskısı oluşması da mümkündür.
SIKINTI YUMAĞI, DERT KÜPÜ GİBİYİZ
Ülkeyi içeride de, dışarıda da, yönetilebilme zorluk katsayısı her geçen gün artıyor. Kasım 2015’in son haftası adeta bunun bir gösterisi gibi geçti; toplum alabildiğine gerildi, şöyle ki:
– Defalarca ikaz edildiği, sivil ve askeri kanallarla uyarıldığı halde eski kuzey, yeni güney komşumuz Rusya, Türkiye’yi ciddiye almadı; sürekli hava sahalarını ihlâl etti ve sonuçta Türkiye,Hatay – Yayladağ’ın güneyinde iki Rus SU-24 savaş uçağından birini düşürdü (24 Kasım 2015). Ortalık karıştı. Moskova kartları kardı ve blöfle karışık rest çekmek istedi.
– Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e MİT TIR’ları ile ilgili devlet sırlarını yasak kararına rağmen açıkladıkları gerekçesiyle mahkeme tutuklama kararı verdi ve Silivri’ye gönderdi. O sarsıntının devamında 2’si general 1’i albay 3 tutuklama daha geldi. (26 Kasım 2015)
– CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın bir oturumunda: “PKK terör örgütü değildir” diyen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi Diyarbakır Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare sokakta basın açıklaması yaparken PKK’lı teröristlerle onları takip eden polis arasındaki çatışmada öldü. (28 Kasım 2015)Cenazesinde Türk bayrağı yoktu, ama Büyük Atatürk’ün partisinin genel başkan yardımcısı Sezgin Tanrıkulu vardı. PKK çaputları ile örtülü cenazeye omuz verenlerdendi. E mail’lerle soruyorlar “ Türk bayrağının olmadığı yerde onun ne işi var?…” Bilmem, kendisine sorun!
Bazı TV. Kanalları şehit polisleri ilk haber olarak verirken bazıları o şehitleri 3’üncü, 4’üncü haber olarak verdiler. Halk kimin, kime, nasıl, ne derece değer verdiğini görüyor.
Ancak, siz ne kadar dikkat ederseniz edin bazen “Murphy Kanunları” işler, her şey tersine gider. V. Putin bilinçli, zeki, yeni çar ve günümüzün J. Stalin’idir. Çabuk karar veriyor, kararlarının arkasında duruyor ve onları uyguluyor. Uçak 24 Kasım 2015’te düştü, 28 Kasım’da Rus despotu Türkiye’ye, Türk halkına karşı 6 maddelik “Rus milli güvenliğini ve vatandaşlarını koruma altına alma ve Türkiye’ye yönelik belirli ekonomik yaptırımların uygulanması” adını verdiği tedbirler paketini bekletmeden yürürlüğe koydu.
Bununla T.C’yi dize getirmeyi, zora sokmayı, ekonomik olarak adeta tepelemeyi hedefliyor. T.C hükümetlerinin yumuşak, dönüşe açık demeç ve bildirilerine yüz vermiyor, telefonlara çıkmıyor. Eğer devir 60 – 70 sene öncesi gibi olsa, Kırım’ın işgaline karşı batının koyduğu ambargo olmasa, nerede ise 1915’te İstanbul Boğazı’nı kapatması, K.Ereğlisi’ni havadan ve denizden bombalayarak Osmanlı Donanması’nın enerjide -yakıtta omurgasını oluşturan ve buradan elde edilen kömürle işleyen donanmayı atıl duruma düşürme düşüncesinin bir benzerini gene uygulayacak. “Kuzey Tehdidi” devam ediyor ve edecek.
SİZE NASIL GÜVENELİM?
Yönetimde bir yere gelmek, bir sandalyede oturmak, makamda yetki sahibi olmak sizi o gün güçlü kılabilir, hepsi o kadar. Bu kişinin bakan, milletvekili, kuvvet komutanı olması, makamı doldurduğu anlamına gelmez. Mesela yeni enerji bakanı Berat Albayrak (Allah aşkına o partide, bu krizli dönemde, o görevi yapabilecek başka isim mi yoktu?) Ve “Uzatmalı Amir”, “Bay -28” R.Bülent Bostanoğlu’nun yerini dolduramadığı kanaatindeyim. Bunu Balyoz, Silivri ve İzmir Fuhuş Davaları…gibi davalardaki tutumunda gördüm.
Eski Genel Kurmay İstihbarat Başkanı E.Korgeneral İsmail Hakkı Pekin bir gazeteye verdiği demecinde:”…Rusya ekonomik tedbirlerle kalmaz Hava ve Deniz Kuvvetlerinin yaptığı en küçük bir hatada gemimizi veya uçağımızı vuracaktır. Bunu bilelim…” diyor. T.C.Donanması iyi ve eğitimlidir, ancak karar merci R.Bülent Bostanoğlu ne yapar, o konuda vatandaş olarak tereddütlerim var. Ben ve benim gibi düşünenlerin iktidara da, O’na da güveni yok.
Değerlendirmelere göre V.Putin bize mutlaka bir hesap kesecek, şimdiden icraata başladı. TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy’a göre 2016’da turist sayısı % 6-7 azalacak ve yılı 2.5 milyon eksikle kapatacak. “…Ne yapalım, bizde kaybımızı Ortadoğu ülkeleri, İran, Uzak Doğu Çin ve Hindistan’a yönelerek telafi edeceğiz” diyor.
Bir mecraya girildi, ekonomide zorlamalar, güçlükler olacak. Turizm farklı bir sektör. Bütün Rus, Çin ve Hint zenginleri Londra’da yaşar, yaşamak ister. Servetlerini burada teşhir eder, futbol takımı alır, başka ticari zincirlere girer, onların çoğu ülkeleri ile terstir, ilk aklıma gelen, Rus zenginlerini kazanma yolları denenmeli.
Türkiye geri adım atmamalı, haklı olduğu konuda dik durmalı. Rus yönetimi iki şeyden anlar; kuvvet ve ekonomik güç. Ancak kışkırtmamalı, tahrik etmemeli, düzgün ve akılcı bir politika izlemeli. Zira karşında Rusya gibi eski bir süper gücün olduğu, yönetimde de başta V.Putin’in oturduğu, T.C’den bi şekilde intikam alacağı varsayımı ile yaşayacağı unutulmamalı.
Asırlarca süren ve bitti denilen “Kuzey Tehdidi” tekrar başladı. Sonu İnşallah iyi olur!