
Babür Hüseyin ÖZBEK
Kara bulutlar dağılmıyor, adeta artıyor, yeni yıla da sıkıntılı girdik. Sultanahmet Meydanı’ndaki patlama sonucunda oluşan IŞİD katliamında ölen 10 turistin huzursuzluğu devam ederken 11 Ocak 2016’da kendilerini Barış için Akademisyen İnsiyatifi olarak adlandıran 1128 kişi, “Bu suça ortak olmayacağız” başlığı ile PKK ve destekçilerine omuz verdiler, sırt sırta olduklarını gösterdiler.
İlk imza koyanlara daha sonra Barış için edebiyatçılar insiyatifi ve toplumsal dayanışma için Psikologlar Derneği’nin de eklenmesi ile imzaların 2 000’i geçtiği söyleniyor. Bunlar suçluyu, eli silahlı, bombalı, roket atarlı, “katliamcı” terör örgütünün gerilememesini TSK’ya karşı cephe kaybetmemesi için bilinçli şekilde destekliyorlar ve de destek hem içte hem de dışta genişliyor.
İnsanlar tedirgin, vatandaş yarınından endişeli, her gün şehit yağıyor. Orta yaşın üzerinde gözünden sicim gibi yaş gelen başı kasketli, ceketi ve pantolonu eski – yoşunmuş, fakir sayılabilecek soluk yüzlü, üzgün ve bana göre bir kahraman: “Beyim, gözü yaşlı yetimler ordusu tabut başlarında titriyor, çocukları yetim, karısı dul, yarınları muğlak, ne olacak bizim halimiz…” diyor.
Bildiri yayınlayan zatlar ise “insan hakları” diyorlar, faşist diyorlar, katil devlet diyor, bazen daha derinlere gidiyor hem maaş aldığı devletine hakaret ediyor, hem askerine, polisine kurşun sıkana destek oluyorlar. Hep göz önünde, basında da ön sayfalarda bir milletvekili var, Beyoğlu’nun arka sokaklarını iyi bilir; oradan ve diğer çevrelerden hayli rey de derler. “İstanbul’da CHP reylerinin HDP’ye aktarılmasındaki etkili adam”, deniyor kendisine. Bu zat bir gün Beyoğlu’nda, bir gün Kandil’de, bir de bakıyorsunuz İmralı’ya giden heyette. Yani sen Sırrı Süreyya Önder ne başarılı bir milletvekilisin, sanatçısın; partine ve PKK’nın yılmaz savaşçısı ve gene “PKK’nın marabasına dönüşen radikal sol’un önde gelenlerindensin…” Diyarbakır’dan başlayarak Güneydoğu Anadolu da T.C. ye rağmen bir Kürt Devleti’nin kurulacağına inanıyor musun?
87 İMZA İLE BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ
Ara bildiriler hariç, 1128 imzalı bu bildiri ile beraber iki defa 100’er, bir defa 436 ve bir defada 106 imza ile beşinci bildiri yayınlandı. Görünürde belki bazı imza sahipleri bi şekilde imzalarını geri çekseler bile bence destek genişliyor.
Bu akademisyenlerin hangi üniversitelerden olduğunu inceledim. İlk yayınlandığında 87 imza ile Boğaziçi birinci, 74 imza ile İstanbul Bilgi Üniversitesi ikinci, 73 imza ile İstanbul Üniversitesi, 66 imza ile ODTÜ .. şeklinde devam ediyordu. Ek gelenler ve de geri çekilen imzalarla nasıl değişti bilmiyorum.
Boğaziçi Üniversitesi eski adı ile Robert Kolej ABD’nin kendi sınırları dışında açtığı ilk büyük propagandaya yönelik eğitim kurumu. 1864’te öğretime başlamış ilk 30 yıl Türk öğrenci almamış. Balkan komşumuz Bulgaristan’ı kuran, ona militan ve kurucu üyeleri yetiştiren kolejdir. Bulgarlar o yıllarda bize karşı Balkanlar da çete savaşı veriyorlardı. İlk mezunlarından biri Tevfik Fikret’in oğlu Haluk’tur. (1895-1965) Temeli zayıf olan bu kişi daha sonra kendisine zerk edilen kültürle yetiştiği diyarlara gitmiş, orada din değiştirerek Hıristiyan olup Presbyterin Kilise’inde başrahip olmuştur.
İmza koyan yabancılar arasında dünyada söz sahibi, aktivist, filozof, siyasi eleştirmen, etkili bilim adamı Amerikalı muhalif aydın Noam Chomsky ile gene Amerikalı ünlü, etkili, sosyolog, dünya sistemler analisti, Afrika ve Hindistan’ın sömürge yönetimlerini inceleyen Immanuel Wallerstein var. Hindistan da bu ilim adamının tanındığını bizzat gördüm. Bunlar zeki insanlar, doğrular uygun şekilde izah edilirse ilerde zarar vermeleri önlenir, diye düşünüyorum.
***
Şimdi askere, polise, bekçiye alçakça saldır, şehirleri adeta zapt et, arkana iç ve dış destekçi sözde aydın bölücü ve yıkıcıları al, cephe gerisinde de bir set oluşturmaya, direnç noktasına sahib olmaya çalış, yok o kadar da uzun değil…T.C. iktidarı, geçmişteki zafiyetlerine rağmen ayakta.
Siz, bizi yönettiğini söyleyen R.T.Erdoğan ve güdümündeki iktidar yetkilileri bunca hazırlık cephane, tuzak, para, militan tedarik edilirken yapılan ikazları neden dikkate almadınız, kös dinlediniz? Bu kadar can kaybının, maddi ve manevi sıkıntının birinci sorumlusu sizsiniz. Bu halk bugün bunu biliyor.
HUDUTLARIN GÜVENLİĞİ GÜNDEMDE İSE
Bir de % 26’lık bir siyasi parti var, içlerinde açık veya gizli PKK taraftarı ve sempatizanları mevcut, Hüseyin Aygün ve Sezgin Tanrıkulu… gibi. Halkın arasına bir girin, otobüste, metroda, alışverişte, kahvelerde, üniversitelerde, rey deposu fakir semtlerde, Pendik tersaneler muhitinin yamaçlarındaki işçi varoşlarında bir dolaşın ve halk sizin için ne düşünüyor bir görün. Neden HDP’ ye PKK’ya direkt, net, amasız cephe almıyorsunuz, alamıyorsunuz? Varın gene R.T.Erdoğan’ı sevmeyin, biliyorum genlerinizde böyle bir hücre var, ama Atatürk ‘ün partisi böyle olmaz, olmamalı. Eğer bu şekilde giderse CHP değil % 26, %20 bile rey alamaz. Bölücüyü, askere kurşun sıkanı desteklemek veya o konular konuşulurken suskun kalmak çağdaşlık, aydınlık ve demokratlık değildir. Ülke menfaatleri, hudutların güvenliği gündemde ise kişiler, partiler söz konusu olmaktan çıkmalıdır.
Bu PKK sempatizanı, devlet düşmanı imza sahibi sözde aydınlar üniversitelere nasıl yerleştiler, palazlandılar? Onlara, gerektiğinde işgallere, devleti yıpratacak boykotların safha safha yayılmasına yardımcı olan öğretim üyeleri sizler değil misiniz?
Siz Anadolu’dan gelen zeki, okuma isteği ve vatan sevgisi zirve yapan gençlere hayat alanlarını daraltıyor, PKK ve onlara saha açan, işbirliği yapan, “kurtarılmış bölgeler” kurmak isteyenlere imkân tanıyorsunuz. Onları kendinize asistan seçip yarınlara hazırlıyorsunuz. Diğer akademisyenlere mümkün olduğunca sahayı daraltıp yaşama hakkı vermiyorsunuz. Bu ve benzeri olaylar üniversite dışında da oluyor. Amir kendisine ters düşen kişiye yaşama hakkı tanımıyor. Gerekirse sicilini bozuyor; bu konuyu iyi bilirim, çünkü sütü bozuk şerefi tartışmalı zatlarla boğuştum ve halâ da zaman zaman devam ediyorum. “Senin gibi düşünmüyorsa uzun vadede sicilini boz ve o müesseseden at,” Ne kötü bir uygulama!
***
Tabut başında gözü yaşlı yetimler ordusu görmek istemeyen, onları yetim bırakan katiller ordusuna destek veren sözde aydın, akademisyenlere hukuk ne gerektiriyorsa işletilsin. Cephe gerisinde yıkıcı fikirlerle, kalemlerle, TSK ya kurşun sıkanları destekleyenlere zafiyet değil kararlılık gösterilsin ki tekrarı gelmesin.
Türk milliyetçileri ne diyorsa o doğrudur.