
Ergun KAFTANCI
BAŞBAKAN Davudoğlu, Suudi Arabistan’da iken yeni bir güvenlik planlamasının hazırlandığını söyledi ama ayrıntılarını açıklamadı. Herhalde planın ayrıntılarını birkaç gün içinde öğreniriz…
Plana göre bakanlar, vekiller, AKP’nin yönetiminde görev yapanlar, hatta belediye başkanları dönüşümlü olarak sahaya inecek…
Davudoğlu bu kampanyaya “300 adım” adını verdiklerini açıkladı…
Kampanyanın amacı, terörün neden olduğu maddi ve manevi kayıpların saptanması ve telâfi edilmesi için nelerin yapılması gerektiğini yerinde görerek çözümler üretilmesi…
Şayet AKP iktidarı, “Çözüm süreci” adı altında oyalama yapmasaydı, yani örgütle pazarlığa oturmasaydı ve müzakere yerine mücadeleyi seçseydi bugün, yeni bir güvenlik planlamasına ihtiyaç duyulmazdı.
Pazarlık yoluyla terörün bitirilebileceğini sanma gayreti ülkeyi maalesef günümüze getirdi. Hükûmet ve AKP’de görevli yöneticiler zamanında sahaya inselerdi, gerçekleri çoktan görmüş olacaklardı…
Vurdumduymazlığın, çarpık anlayışın ve yanlış hesabın nelere mal olduğunu görüyoruz.
Daha dün Diyarbakır’da, güvenlik güçleri terör çetesine ait depolanmış silah ve mühimmatla, külliyetli miktardaki yiyeceği ve tıbbi malzemeyi ortaya çıkardı…
Çeşitli silahla mühimmatın miktarı, insanın dudağını uçuklatacak kadar çok. Çete bunları nereden, kimlerden ve hangi parayla alıyor ona bakmak lâzım. Teröriste bu lojistik desteği veren dost mu, düşman mı öğrenmek zorundayız.
………………………… ………………………… …….
Yeni güvenlik planlaması ve 300 adım kampanyası terörü sonlandıracak mı?
Dileriz entegre bir çalışmayla terör sonlandırılır, insanlar terörden kurtulur ve bölgede yeni bir hayat başlar. Terör yüzünden maddi ve manevi kayıpları olan yurttaşlar da devletin şefkatiyle yeni bir hayata tutunur ve yaralarını sarabilir…
İnşallah iktidar, önemli bir yaptırım olarak gözüken bu planlamayı ve kampanyayı da yüzüne gözüne bulaştırmaz.
* * *
KILIÇDAROĞLU, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a “Halk seni anayasayı ihlal et diye seçmedi” diye seslendi…
KILIÇDAROĞLU, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a “Halk seni anayasayı ihlal et diye seçmedi” diye seslendi…
CHP lideri son zamanlarda halkın gerisinde kalıyor…
Bu son söylemini halkımız aylardan beri söylemekte ve Cumhurbaşkanı’nın anayasanın dışına taşmaması gerektiğini hatırlatmaktaydı.
Kılıçdaroğlu papağan gibi bunu tekrarladı…
………………………… ……………………..
Önümüzdeki günlerde yeni anayasaya ilişkin çalışmalar başlayacak. Meclis tatilden döndükten sonra da komisyon toplanarak ortak akılla bir taslak hazırlayacak ya da sunulmuş bir taslak varsa müzakereye açacak.
Komisyon yeni anayasayı ortaya çıkarıp genel kurula sevk ederse akabinde antidemokratik yasaların da birer birer ele alınması gerekecek ve demokratik hükümler içeren yeni yasaların yapılmasına başlanacak…
Prosedürün böyle gelişmesi lâzım ama iktidar, antidemokratik hükümler içeren ne Partiler Yasası‘ndan, ne Seçim Yasası‘ndan dem vuruyor…
Sanki, ikisi de demokrasinin çıbanbaşı değil…
Ayrıca MGK, YÖK ve RTÜK gibi darbeyle gelmiş kurumların da ne ıslahı, ne ilgası düşünülüyor. Anlaşılan bunların yanlışlarına ve bir kısmının da iktidar şakşakçılığına eyvallah demeyi sürdürecekler.
………………………… ……………………….
Anayasanın ihlalini önleyecek yaptırımları da düşünmeleri lazım…
Cumhurbaşkanı dahil hiçbir kişi, kurum ve kuruluş anayasaya rağmen tasarrufta bulunamamalı. Bugünkü rahatsızlıklarımızın temelinde anayasayı ihlal yatmıyor mu!?
Anayasa kolayca ihlal edilir ve hiçbir yaptırıma olanak tanımazsa elbet de yasalar da uygulanmaz, ya da sulandırılarak uygulanır. Bütün maraz bence, anayasaya ve yasalara dayalı bir yaşantımız olmamasından kaynaklanıyor.
Demek ki anayasa çalışmalarına koşut olarak yapılacak ilk iş, toplum hayatını antidemokratik anlayışla tırmandıran yasalardan kurtulmak olmalı.
………………………… ………………………
Tatil sonrası başlayacak parlamento çalışmalarını merakla bekliyorum
* * *
MURAT Muratoğlu arkadaşımız köşesinde elektrik dağıtım ihalesinin yapıldığını ve 16’sının AKP’ye yakın duran isimlere verildiğini açıkladı…
Muratoğlu ayrıca, farklı faturalar arasındaki tutarsızlığı ve çelişkiyi de gözler önüne sermiş oldu. Ayrıntıları öğrenmek isteyen Sözcü gazetesinden ya da sitesinden o yazıyı okuyabilir…
Televizyonda gördüm; yurttaşın biri tam sekiz kalem anlamsız ödeme yapmak zorunda kaldığını söyledi.
Onlardan biri de kayıp kaçak bedeli…
Oysa Yargıtay, yurttaşların geriye giderek ödemek zorunda bırakıldıkları kaçak kayıp bedelini tahsil edebileceklerine hükmetti. Ancak dağıtım şirketleri aboneye tek kuruş ödemiyor, ayrıca bu ödemeden kaçmak için de kâğıt üzerinde oyunlar oynuyor.
Ağır cezayı gerektiren suç işleniyor ama kimsenin umurunda değil…
………………………… ………………………… …
Yurttaş mesela, neden TRT’ye vergi ödesin?
Neden sayaç okuma bedeli versin?
Kullanılan elektriğin bedeli, sayaç okunmadan alınabilir mi?
O işi yapan, emeğinin karşılığını maaş olarak almıyor mu, neden hâlâ yurttaşın cebine göz dikiyorlar?
Siz alışveriş yaptıktan ve aldıklarınızın bedelini ödedikten sonra esnafa üstüne üstlük hiç bahşiş (!) verdiniz mi?
Bu ona benziyor; hem elektriğe bedel ödüyoruz, hem bedel ödemeyi sayaç okuma bahşişiyle takviye ediyoruz…
Akıllara zarar…
* * *
EKONOMİ iyi yolda diye bağırıyorlar…
Halkın buna inanması için de televizyonlara hiçbir anlamı olmayan, hamasete dayalı ve atmasyon da denilecek boyutta reklam veriyorlar…
Özeti şu o reklamın; Türkiye’nin gücüne güvenin…
Ekonomik gücüne tabii…
Topluma yapılan bir tür doping yani…
Oysa açıklandı; Türkiye, ekonomisi alarm veren on ülkeden biri…
Enflasyonu yüksek, dış borcu çok büyük…
Dış ödeme dengesi bozuk…
Parası değer kaybetmiş, yatırımları durmuş bir ülke; yabancı sermaye yatırımı azlığından giderek ekonomik yalnızlığa mahkûm…
Reklamı seyreden Türkiye’nin nesine güvensin birader…
Ekonomisinin yanı sıra sosyal ve siyasal hayatı da berbat. Terör kısmen önlendi ama yeterli değil. Özgürlükler hâlâ çağdaş anlamda yaşanamıyor. Yargı, sağlık, eğitim sorunları dev gibi; milli gelirin dağılımı, sosyal devlet anlayışı, laiklik, cumhuriyetin kazanımları tehlikede, bunların üzerine yürüyenler var, irtica hortlamış durumda…
İktidar dine dayalı siyaset üretiyor…
Dinciler, kendilerinde egemenlik vehmediyor ki sosyal yapıya gözlerini dikmiş durumda. Mahalle baskıları insanları yıldırıyor, toplumu tedirgin ediyor…
Bu gerçeklere rağmen Türkiye’ye güvenin demekle nasıl bir sonuç elde edeceklerini sanıyorlar!