Ergun KAFTANCI
BİR tâciz olayını “Bir sefer oldu” diyerek küçümseyen ve savunmaya geçen bakan, kadın ya da erkek olsun kınanır…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu da kınandı…
……………………..
AKP‘liler, çocuklara tâciz olayının ardından rahat davrandılar…
Bakan Hanımefendi’yi kınamadılar…
Ramazanoğlu‘nu “Hanımefendi böyle bir şeyi nasıl söylersiniz” diye sorgulamadılar…
“Böyle bir söz size de, partimize de yakışmadı” diyemediler…
Yine kolaya kaçtılar…
Rüşvet yiyen bakanlara yaptıklarını yaptılar; hakkında verilen gensoru önergesini reddederek Ramazanoğlu’nu da akladılar…
Bu çirkin beyanı kınayan sadece ana muhalefet lideri oldu…
Bakanın herkesi şaşırtan söylemine arka çıkan AKP‘liler, CHP lideri Kılıçdaroğlu‘nu dillerine dolamadan duramadılar…
……………………..
Siyasette kadın erkek ayrımı olmaz, yapılamaz…
Ortada yanlış bir iş ya da iğrenç bir söylem varsa hangi cins politikacıdan sadır olduğuna bakılamaz…
Yanlışı yapan kadın siyasetçiyse “Üstüne fazla gitmeyelim” denilemez.
O yol açılırsa kadın parlamenterlerin ikinci bir dokunulmazlığı oluşmuş sayılır…
Ne siyasal sistemde, ne Meclis içtüzüğünde, ne de yasalarda böyle bir imtiyaza yer vardır.
……………………..
Siyasette de, olmayacak kurallar yaratıyoruz…
Sorgulamalar yerine kurgulamalar yapıyoruz…
Suçluları aklaya aklaya da ülkeyi yönetiyoruz
* * *
BAŞBAKAN, çözüm sürecinin sonlanmadığını söyleyince gezdiği Diyarbakır sokaklarında, ancak üç beş yurttaşın alkışını alabildi…
Diğerleri, bu lâftan anlam çıkarmakta zorlandı!
……………………..
Bana gelince…
Ne anladığımı söyleyim…
Davutoğlu, ortalığı
……………………..
Böyle bir ifade birkaç yıl önce de terör kirliliğini durulama amacıyla kullanılmıştı.
Koşul da açıklanmıştı:
-Örgüt silahlarıyla birlikte ülkeyi terk ederse masaya oturulur…
…………………….
İplemediler…
Terk eder gibi yaptılar, meydanları boşaltıyor göründüler…
Meğer silah ve mühimmat stokluyor, militan sayısını artırıyorlarmış…
…………………….
Sonucu gördük…
Ülkede birçok yerleşim alanını yangın yerine çevirdiler…
Bugüne kadar dört yüz askerimizi ve polisimizi şehit ettiler. Masum yurttaşların canını yaktılar, iş yerlerini ve evleri talan ettiler…
Ne okul bıraktılar, ne hastane, ne cami…
Ateşe verdiler, yıktılar, yağmaladılar…
…………………….
Bu itlerin yeniden silahlanmasına göz mü yumacağız, izin mi vereceğiz!?
…………………….
Cumhurbaşkanı “Artık müzakere filan yok, mücadele var” diyerek Başbakan’ın söylemine karşı çıktı…
Başbakan da böylece açık düşmüş oldu…
Yeni bir çelişkidir bunun adı!
…………………….
Çelişki maalesef, siyaset hayatımızın önemli bir özelliğidir…
Nihayet sonuncusuna da tanık olduk!
* * *
OBAMA ülkemizde evrensel anlamda basın özgürlüğü olmadığını ve bundan da endişe duyduklarını ima etti…
İleri de gitti, “Erdoğan rahatsızlığım sır değil” diyerek nasıl bir anlayışa sahip olduğunu gösterdi…
Cumhurbaşkanımızın yanıtı Obama’da etki yaptı mı bilemiyoruz…
Erdoğan Başkan’a, hakaret ve tehditin basın özgürlüğü olmadığını hatırlattı.
Obama ikna oldu mu o belli değil…
………………………
Elbet de gazeteci ve yazar özgürlük var diye cumhurbaşkanı dahil kimseye hakaret edemez ve tehditte bulunamaz.
Hakaret ve tehdit elbet de basın özgürlüğü kapsamında değildir…
Ancak aynı hüküm, siyasetçiler için de geçerlidir…
Siyasetçi, hangi makamda olursa olsun, gazeteciye, muhalif olana, sade yurttaşa hakaret edemez, tehditte bulunamaz…
Dikkat ettiniz mi bilemiyorum, bizde hakaret ve tehdit, gazeteciden çok siyasetçi tarafından yapılıyor!
……………………..
Terbiyesi kıt ve kabadayı bir toplumuz ya…
Üzülerek ifade edeyim, hakaret ve tehdit maalesef yaşantımızda yaygın hale geliyor!