
Değerli okurlarım, uzun zamandır yazmayı arzu ettiğim bir konudur, iletişim!..
Siyaset, eğitim ve aile kurumlarımızda yeterince dikkate alınmadığı için artık çözümün değil, çözümsüzlüğün sebebi olan iletişim/SİZLİK!..
Yakın zamanda şahit olduğum bir olayla birlikte bir kez daha “en büyük eksiğimiz” dediğim ve bir an evvel ele almamız gerektiğine inandığım bir konu İLETİŞİM/sizlik…
Amacım, “iletişim konusundaki” eksikliklerimizi hatırlatmak, ”ülkücü camiada” süregelen ve de gittikçe büyüyen “öfke ve kargaşa” ortamına son verecek adımların atılmasını sağlamak.
…
İnsanoğlunun, insanlık tarihinin başlangıcından bugünlere kadar ortaya getirdiği birikim ve gelişmenin, iletişimle başarıldığını kabul edersek, iletişimsizlikten doğan karanlık ortamların nasıl bir hüsran ve başarısızlık getireceğini varın siz tahmin edin artık!..
Şu an, karşı karşıya kaldığımız “gerginlik, stres, çatışma, kavga, küskünlük, üslupsuzluk, gıybet” ve benzeri tüm sorunların, bu paylaşım/sızlık ve iletişimsizlik sonucu gittikçe büyüdüğüne şahit olmaktayız. Başkalarını dinlemeye tahammülümüz yok, empatik tutum ve davranışları geliştiremiyor, bu sebeple de demokratik bir hava estiremiyoruz…
Fakat asıl önemlisi, sorunlarımızın iletişimsizlikten kaynaklandığının farkında bile değiliz…
İdeallerini ve ülke sevdalarını yeniden hayatlarının merkezlerine almaları, “iletişim ve paylaşım eylemlerini” yeniden kurmaları konusunda, benim sözüm, “ORTAK İDEALLERİ” olan insanlaradır…
“İLETİŞİM YÖNETME SANATIDIR.”
Bu sanatın ilk adımında, insanın kendini kontrol etmesi vardır ki kendini yönetmek ve kontrol etmek konusunda başarılı olabilenler ancak, başkalarıyla sağlıklı iletişim kurabilirler.
İnsanın “kendisi olması ve kendini tanıması”, eylem ve düşünce kontrolünü elinde bulundurması; aynı zamanda, kendini açması ve kendini doğru ifade etmesi, karşısındakini etkin ve ilgili bir şekilde dinlemesi… Empati kurarak, hoşgörülü ve önyargısız olması… Eleştirilere karşı açık olup, karşıdaki ile, beden dili, göz kontağı, ses düzeyi vb. kurabilmesi, kendi değerlerinin sorumluluğunu içselleştirmiş olması, sağlıklı iletişim ve sosyal ilişkiler için önemli hususiyetlerdir.
Bunun dışında, duygu ve davranışları kendi kontrolünde olmayan, “kendi” olamayan insanlardan sağlıklı iletişim beklemek fazla iyi niyet olsa gerek.
Emir vererek… Tehdit ederek… Konuyu saptırarak… Öğüt vererek… Yargılayarak… Nutuk çekerek… Suçlayarak… Alay ederek… Üstünlük taslayarak… Kurmaya çalıştığımız iletişim, iletişim olmadığı gibi, bu dille de, hiçbir gönüle köprü kuramazsınız… Bu türden iletişim bozuklukları zaman içinde, insanı yalnızlaştırır, toplum dışına atar, bunu da bilmemiz gerekir.
Sonuç;
Karşılıklı anlayış ve bilgi alışverişi ile sorunlar çözülür ve gereksinimler karşılanır ancak, bunu da, sağlıklı iletişim içinde olanlar, devamlılığı olan ilişkiler kurabilen insanlar başarırlar. Her birey, kendi davranışlarının mimarıdır. Bu nedenle, içimizde kendimizle kurduğumuz iletişim ve öz hasletler çok ama çok önemlidir…
İdeallerimizin yüklediği sorumluluk, değerlerimiz, ait olduğumuz sosyal yapı ve topluluk, kendi yaşamsal bilgi ve birikimlerimiz bizlere, (iletişim konusunda) en büyük rehberdir.
Türk Milleti için mücadele edenlerin, Milletinin ve partisinin sorunlarını sahiplenerek, siyaset üretenlerin önce, Ülküdaşlarıyla sağlıklı bir iletişim dili kurmaları gerekmektedir.
Ülküdaşlarını “kırıp döken diline, inciten sözlerine” “GÜMÜŞ” diyenlere karşı, “SÜKÛT” ediyorum! Bir yere kadar?!
Netice-i kelâm; madem Yûnus değiliz Yavuz’uz, o zaman diyeyim size, siz Yavuz da değilsiniz! Zira Yavuz demek, kabalık değildir, hoşgörüsüzlük değildir, sevgi ve hürmetten yoksun olmak değildir, anlayışsızlık değildir, hele ki adaletsizlik hiç değildir!..
Marifet, hem Yavuz hem Yûnus olabilmektir… Marifet, aşk olabilmektir aşk!..