Terörün, devletin bıraktığı boşluktan sürekli istifade ettiğini kaydeden MHP İl Başkanı Raşit Demirel, “Her defasında da içimizi acıttı. Sizlerin aracılığıyla soruyorum; Bu ülkede MİT ne iş yapar?”
MHP İl Başkanı Raşit Demirel, haftalık basın toplantısında gündeme dair konularele aldı. Demirel, AK Parti’yi eleştirdi. İstanbul’da meydana gelen patlama hakkında konuşan Demirel, “Yine güvenlik zafiyeti, yine can kaybı ve yaralılar. Bu sefer İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ve Otopark’ına gelen teröristler önce ellerindeki kaleşinkof marka silahla etrafı taradılar sonra da kendilerini patlatarak 41 kişinin ölümüne 239 kişinin de yaralanmasına sebep oldular. Terör, güvenlik zafiyetimizi affetmediği gibi, bizde maalesef terörden ders çıkarıp bir türlü tedbir almayı beceremedik. 17 Aralıktan sonra paralelci yaftası yapıştırılarak tayin edilen güvenlik güçlerinin yeri doldurulamadı” dedi.
BU ÜLKEDE MİT NE İŞ YAPAR?
Raşit Demirel, “Hesapsız, plansız sırf birilerinden intikam alma duygusuyla yapılan tayinler maalesef emniyet teşkilatımızda boşluk bıraktı. Terörde devletin bıraktığı bu boşluktan sürekli istifade etmekten geri kalmadı. Her defasında da içimizi acıttı. Sizlerin aracılığıyla soruyorum. Bu ülkede MİT ne iş yapar? Emniyetin o güçlü istihbaratı nerede? Başımdan geçen bir olayı paylaşmak istiyorum sizinle. 2012 yılında Allah nasip etti umreye gittik. Girişte, orada lazım olacağını bildiğimiz için yanımıza aldığımız ve el çantamda bulundurduğum 4cm boyutundaki bıyık düzeltme makası X-Ray cihazına takılmış, makas elimizden alınmak suretiyle geçişimize izin verilmişti” diye konuştu.
YETENEKLERİNE DEĞİL DE PARTİ ÜYELİĞİNE BAKARSANIZ
GÖRÜŞMELER YAPILDIĞI DOĞRU MU?
Barzani ve ABD’nin devreye girmesini sağlamak için girişimlerde bulunduğuna dair ortada haberlerin dolaştığını belirten Raşit Demirel şunları söyledi: “Bu dolaşan haberler ne anlama geliyor? Biz neyin mücadelesini veriyoruz? Bu haberler ne kadar doğru? Yabancı basında PKK’yla, Kobani diye adlandırdığınız ve meşrulaştırdığınız Ayn El Arap’ta ve İncirlik’te görüşmeler yapıldığı doğru mu? Bu görüşmeler yapıldı mı? yapılmadı mı? Dış işleri Bakanından Sayın Cumhurbaşkanının İsrail görüşmesiyle ilgili bilgi isterken, İncirlik’te ve Ayn El Arap’ta Türkiye devleti temsilcileri ile PKK arasında ya da yan kuruluşu PYD arasında bazı görüşmeler yapıldı mı? Yapılmadı mı? “PYD teröristtir.” diye bağırarak Amerika’ya kızıyorsunuz.
BURADA BÖYLE BİR GARABET VAR
Serok Davutoğlu “Kobani’ye selam” diye mitinglerde selam gönderiyordu. Peki şimdi noldu? Yanlış dış politikalarınızın ürünü olarak Suriye’den ülkemize top mermisi düşüyor, bizde karşılık vermeye çalışıyoruz. Herkes Suriye’ye girip çıkıyor nedense zararı bize dokunan Suriye’ye bir tek biz giremiyoruz. Peşmergeye sınırlarımızdan Suriye’ye geçit veriyor, PYD’ye destek oluyoruz, sonrada kalkıp ABD’ye neden yardım ediyorsunuz diye sitemde bulunuyoruz. Maalesef burada böyle bir garabet var. Siz kendi elinizle yıllardır “Ayn el Arap” denilen yere “Kobani” ismini verir, sonra da gelir, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın olduğu günde oraya güçlerin sevk edilmesine izin verirseniz, oradaki kontrolsüzlüğün tek nedeni doğal olarak siz olursunuz. Bugün gelinen noktada terörle mücadeleye dönülmesi olumludur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ‘Biz söyledik, haklı çıktık.’ Demek istemiyoruz. Bu mücadelede verdiğimiz desteğin sonuna kadar arkasında duracağız.
MİLLÎ BİR DIŞ POLİTİKA İZLEMELİSİNİZ
Hukuki olarak da düzenlemelerde ne gerekiyorsa destek olmaya devam edeceğiz. Hükümet olarak sizde bir gün öyle, öbür gün böyle istikrarsız açıklamalardan ve uygulamalardan vaz geçeceksiniz. Suriye kaynaklı tehdit dalgasının ülkemiz için çok boyutlu ve çok yönlü risk ve kaygılar barındırdığını göz ardı etmeyeceksiniz. Ülkemize gelen mülteci akınını bir an önce kontrol altına alıp Suriye’nin kuzeyinde yeni bir peşmerge yönetimine veya Kandil yapılanmasına kesinlikle müsaade etmeyeceksiniz. Bu konularda politikanızı gözden geçirip millî bir dış politika izlemelisiniz. Değilse ülke olarak şimdi yaşadığımız gibi yalnızları oynamaya devam ederiz.
VARSA YOKSA BAŞKANLIK SİSTEMİ
AKP Hükümeti yetkilileri her ortamda olayları Anayasa değişikliğine ve Başkanlık sistemine bağlamaya çalışıyor. AKP için varsa yoksa başkanlık sistemi. AKP’ye benzer bir şekilde PKK’da başkanlık istiyor. Ülke eyaletlere bölündüğünde doğu ve güneydoğu Anadolu da kendi devletini kurmak istiyor. Biz buna izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin başkanlık sistemi girdabına bulaşıp ülkenin bölünmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bizim dört şartımızdan biri, sayın Cumhurbaşkanının anayasal çizgileri içerisinde kalıp yasaların kendisine verdiği haklarını kullanmasıydı. Şimdi ne kadar haklı olduğumuzu Türk Milleti daha iyi anlamıştır. Cumhurbaşkanı sürekli mevcut anayasanın dışına çıkıyor, hükümetin başını değiştiriyor, meydanlarda siyaset yapıyor. Sayın cumhurbaşkanı mevcut anayasaya göre seçilmiş ve bu anayasaya göre de yemin etmiştir.
ÜLKE, ‘TEK ADAM’LA YÖNETİLİYOR
Hükümeti AKP değil adeta Cumhurbaşkanı yönetiyor. AKP Hükümetinin yetkilileri de Cumhurbaşkanını savunuyor. Türkiye’de dış politikayı kim uyguluyor kim yönetiyor belli değil. Cumhurbaşkanının danışmanları dış politikaya yön, ekonomist danışmanları ekonomiye, Merkez Bankasına yön vermeye çalışıyor. Sonuçta devlet kurumları yıpratılıyor. Ülke, ‘tek adam’la yönetiliyor. Dış politikada istikrar hak getire. İsrail bizim için bitmiştir diyorsunuz, bir başka gün ortaya çıkıp “Anlaştık.” diyorsunuz. Madem anlaşacaktınız da, turist bekleyen turizimciyi, ihracat yapamayan meyve ve sebze yetiştiricisini neden perişan ettiniz? Başta Cumhurbaşkanı, o zamanki Başbakan ve Maliye Bakanı, Kemal Unakıtan olmak üzere, Suriye sınırının tamamını İsrailli firmalara mayın temizleme karşılığında vermek istemiştiniz.
“VAN MİNÜTS” ŞOVU YAŞATTINIZ
Yani bugün geldiğimiz noktaya nereden geldiğimizi iyi takip etmek gerekiyor. Orada güvenli bir bölgeyi İsrail askerlerine, İsrailli Mossad ajanlarına verip şimdi bugün bu hâle geleceğimizi bir düşünün bakalım, nasıl olurdu? Bizim şu anda kavga ettiğimiz, hani, “Burası bizim kırmızı çizgimiz.” dediğimiz alanlarda, bizim giremediğimiz alanlarda İsrail’in askerlerinin ve ajanlarının olduğunu düşünün! Sonra ne yaptınız? Parlatılmış bir “van minüts” şovu yaşattınız. Sonra Mavi Marmara geldi, sonra tekrar döndünüz “İsrail’e ihtiyacımız var, birlikteliklerimiz var, savunma konusu var, enerji var, yeni doğal gaz hatları var, boru var, işte Akdeniz’de aramalar var.” falan filan deyip milletimizin gözünü boyamaya çalıştınız. Bir başka komşumuz Suriye.
AİLECEK DENİZ KENARINDA TATİL YAPTINIZ
Bir taraftan can ciğer kuzu sarması olup, ortak toplantılar yapıp, “Kardeşim Esat” diyerek ortak Bakanlar Kurulu yaptınız. Ailecek deniz kenarında tatil yaptınız. Biz kardeşim Esad’la anlaştık diye basının önüne boy boy poz verdiniz. Sonra noldu? ‘kardeş Esad’, ‘Düşman Esed’ oldu. İşin içinden çık çıkabilirsen? Gelelim Rusya’ya. Sınırlarımızı ihlal etti diye uçaklarını düşürdük mü? Düşürdük. Cumhurbaşkanı bu ihlalleri tekrar yaparlarsa yine düşürürüz dedi mi? Dedi. Rusya yaptırım uygulamaya başlayınca bu sefer uçağın size ait olduğunu bilseydik farklı davranırdık dedik. Sonra? Sonrası malum. Rusya Devlet Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yazmış olduğu mektubu beğenmiş ve Rusya ile ilişkilerimizde düzelme eğilimi başlamış. Putin mektubun içeriğini beğendiğine göre mektupta özür var. Gelelim İngiltere’ye.
İNGİLTERE TÜRKİYE’NİN AB’YE GİRMESİNİ İSTEMİYOR
İngiltere Türkiye’nin AB’ye girmesini istemiyor. İşi daha da ileri götürerek kendilerinin AB’de durup durmamalarını referanduma götürdüler. Cumhurbaşkanı Erdoğan yine kameraların karşısında. İngiltere’deki diyor referandumdan AB’de kalalım çıkacak. Bunu biliyoruz. Bizde diyor referanduma gideriz. Biz niye referanduma gidiyoruz anlaşılır gibi değil. AB’ye girelim mi diye sorsak, bizi AB’ye zaten almıyorlar. İngiltere gibi çıkalım mı diye sorsak? Üye değiliz ki. Biz referandumda neyi soracağız? Anlayan varsa beri gelsin. Sonuç olarak İngiltere halkı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yanılttı ve AB’den ayrılalım kararı çıktı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayn el Arap’ta da yanılmıştı. Ne demişti hatırlayalım. Bugün yada yarın Ayn-el Arap düştü, düşecek. O gün bugün Ayn el Arap hala düşmedi aksine toprak genişleterek PKK’ya yeni bir kanton bölge oluşturulmaya çalışıldığını görmekteyiz. Kısacası, tek partili dönemde uygulanan milli şef modelini çok partili dönemde uygulama hayallerinden vazgeçilmeli, Milli Eğitimde, Dış işlerinde Milli bir politika izlenmelidir.”