Ergun KAFTANCI
FETÖ’ye dönük operasyonları yapanlar bir süre dinlenceye çekilmeli. Anlaşılan kafaları, gönülleri ve vicdanları hayli yorgun…
O nedenle olmadık isimleri gözaltına alıyorlar dersek yanlış söylemiş olmayız…
Gazetecilik ve yazarlık mesleğini yaparken kalemlerini ve hayatlarını devletin bekası, milletin huzur ve güveni, bayrağımızın dalgalanması ve vatan topraklarının bütünlüğü için kullanan insanları melanet çetesinin izinde gibi görmek ve göstermek herhalde bu yorgunluktan kaynaklanıyor…
Milli ilkelerimizi ortadan kaldırmayı hedef alan her düşmanlığın karşısında durmuş Yeniçağ‘ın çok değerli dört kalemini kırmaya kalkmak, ülkücülüğe doğrudan kastetmektir…
Yazar arkadaşlarımızın FETÖ mensubu muamelesi görmesi siyasi bir sonuçtur ve iktidara yakın durmaya çalışan, bu yolla taltif edilmeyi bekleyenlerin düştükleri yanlıştır…
KHK’larla sağlanan gözaltıların, kurunun yanında yaşı da yakmaya yönelik kararlar ve uygulamalar olması elbet de alkışlanacak ve onaylanacak durum değildir…
Eğer gözaltılar, MHP’deki muhalefete gözdağı vermek için yapılıyorsa o zaman insanın aklına,Bahçeli‘nin işaret verip vermediği sorusu gelir.
…………………………..
Gözaltı için adım atanların kaç numara ayakkabı giydiklerine bakmamız lazım. Ülkücülerin üzerine yürüyen ayakların, kime ait olduğunu ancak öyle görebiliriz…
Bunlar bağışlanamaz
——————————-
BUGÜN Yavuz Selim Demirağ, Servet Avcı, Adnan İslamoğulları, Kürşad Zorlu, yarın kim bilir hangi milliyetçi ülkücü kalem…
Lanetle anılan iblisin dümen suyunda denilerek gözaltına alınacak bakalım…
Türk Milleti‘nin bekası için mücadele verenleri, her zeminde Türk Milliyetçiliğini savunanları FETÖ melanet çetesinin mensubu gibi görmek, ülkücülüğe bühtanda bulunmaktır….
Tekrarlayalım, niyeti bu olanları bağışlamak mümkün değildir…
………………………..
Milliyetçilik ve ülkücülük sınavını başarıyla vermiş kalemlerin yanına, Turan Yaldır, Şevket Apuhan, Kerim Çoraklık, Rubil Gökdemir ve Alper Aksoy gibi ülkücü isimleri de eklemek, gözaltı uygulamalarını yapanın da yaptıranın da siyasal iktidar olduğu düşüncesini güçlendiriyor…
Bu isimlerin, Devlet Bahçeli‘nin karşısında ve parti içi muhalefetin yanında olması dikkatimizi miadını doldurmuş Genel Başkan’ın üzerine yoğunlaştırmamıza yol açıyor…
AKP’ye yaklaşmanın meyvesi sakın bu gözaltılar olmasın!..
Gözler AKP’ye çevrilsin
————————————–
TÜRK Milliyetçisi ülkücüleri avlama peşine düşeceklerine önce AKP’nin içine baksınlar ve mimli isimleri sorgulasınlar…
AKP teşkilâtları ağzına kadar -Lebaleb- FETÖ’cü dolu…
Ellerindeki belediyelerde de çeteciden geçilmiyor…
Mesela, İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyelerinin kadrolarına göz attılar mı?
“Ankara’yı parsel parsel sattı” diye suçlanan Belediye Başkanı’nın iblisle ya da cemaat imamları ve“Abiler” ile ilişkisi olup olmadığı sorgulandı mı…
Aile çevresinde FETÖ’cüden geçilmeyen öteki büyük kentimizin belediye başkanı sıkı AKP’li gözükebilir ama yine de araştırmak lâzım, iblisin cemaatine hiç mi “Kıyak” yapmadı…
Cemaatten nemalanma yarışına sadece AKP’li birkaç isim katılmış değil; partinin tamamı, FETÖ üzerinden oy toplamayı seçerek cemaate uyruk olduğunu gösterdi…
Aksi söylenebilir mi…
Cemaatçi arayan, gözünü Milliyetçi Ülkücüler‘e dikmekten vazgeçsin, AKP’ye çevirsin…
Hem de taa yukarılara baksın, kim cemaatçiymiş yakından görsün…
Hassas bir nokta
———————————–
KHK‘lar demokratik olmaktan çıktı, hükümleriyle demokrasiyi zedeler oldu…
Bireyin anayasayla teminat altına alınmış hak ve hukuku KHK’lar yüzünden görmezden geliniyor…
Bir başka husus daha var; yargı yoluyla alınması gereken kararlar da KHK ile alınıyor; bu uygulama, hukuku zorlama anlamındadır.
Demokrasilerde OHAL de olsa hukuk zorlanamaz, yörüngesinden çıkarılamaz, anayasal haklar da yok sayılamaz…
O zaman KHK’lar, başka bir siyasal anlayışın uygulanması şekline dönüşür ve demokrasinin temelini sarsan dinamit haline gelir…
Bilmem anlatabildim mi!
BİR SÖZ
————————
İNSAN paranın sahtesini, para da insanın sahtesini yapar.