H. Nurcan YAZICI
Değerli okurlarım, öncelikle, İstanbul/Beşiktaş’ta PKK terör örgütünün gerçekleştirdiği hain saldırıyı lanetliyorum. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza tez zamanda şifa diliyorum.
Ülkemizde yaşanan bu acı olayla bir daha gördük ki, sadece sivil vatandaş değil, güvenlik kuvvetlerimiz dahi “güvensiz”. İstihbarat konusunda yaşanılan zafiyet, yine bize KADER olarak sunuldu… Sarayından sokağına kadar belirsizlik, çaresizlik ülkemizin her alanında mevcut.
İçte “Başkanlık Sistemi” sancıları çekilirken, dış siyasette ise büyük bir “yalnızlık” yaşanmakta.. Batının ve doğunun neresinde durduğumuz, hangi siyasetin savunucusu ve eylemcisi olduğumuz muamma. Ülke yararına yürütülmesi gereken Ortadoğu siyasetinin(Suriye) ülke menfaatleri ölçüsünde şekillenmediği, bunun da milli yapımıza zarar verdiği ortada.
Sonucunu tayin edemediğimiz bir sürecin içindeyiz… “Halep, Musul, Kerkük” konusunda yürütülen siyasetin, (ülkemizin bölgedeki varlığı ve güvenliği gözetilerek ilerlemesi gerekirken) Esad üzerinden ilerletilmesi, ülkemizi bölgede güçsüz ve konuşamaz duruma getirdiği gibi, dış dünyayla olan sınır bağlantılarımız da gittikçe kapanmaktadır.
BÜYÜK TÜRKİYE olarak, “insanlığın yerle bir olduğu HALEP için”, ne İslam dünyasıyla birlikte bir kamuoyu oluşturabildik ne de Birleşmiş Milletleri harekete geçirebildik. Türkiye sınırına yaklaşık 60 kilometre mesafedeki Halep için şimdiye kadar bir şey yapılamadığı gibi, bundan sonra yapılacakların bundan daha fazlası olmayacağı ortada!
“Yenidünya düzeninin Moğolları (yağmacıları ve düzen kurucuları olan) Batılı güçler, Amerikalılar, İsrailliler ve diğerleri, demokrasi, özgürlük ve barış adına Irak’ı yıktıkları, kadınları çocukları öldürdüklerinde, tecavüz ettikleri zaman da bundan daha fazlası yapılmamıştı.”
Bu geç kalmaya, “BA’DE HARABİ’L-BASRA” (iş işten geçmiş, olan olmuş) diyoruz.
Bütün bu süreç içinde Batı ne yaptığını biliyor da, (2003 YILINDA, George W. Bush’un, önce güvenlik danışmanı, sonra da Savunma Bakanı olan CONDOLEEZZA RİCE; Washington Post’un 7 Mart 2003 tarihli nüshasında; “Ortadoğu’yu Dönüştürmek başlıklı yazısında :”FAS’TAN, BASRA KÖRFEZİNE KADAR (-Türkiye de dahil) ORTADOĞU’DAKİ (22) ÜLKELERİN SINIR VE HARİTALARI DEĞİŞECEK” Yazmıştı.)Biz hangi amaca hizmet ediyoruz henüz anlaşılmış değil…
Peki, İran’ı bize hedef göstermek neyin nesi?…
Mavi Marmara konusunda “hayal kırıklığı” yaratanların, Müslümanların beklentilerini boşa çıkaranların İran’a karşı başlattıkları psikolojik savaş, Türkiye’yi bir başka bir yanlışa doğru sürüklemektedir. Esad güçlerinin Halep’i ele geçirmesiyle ortaya çıktığı ve yapıldığı iddia edilen katliamlar ve tecavüzler üzerinden İran’a “savaş” ilan edilmesi, bilgisizliğin ve öngörüsüzlüğün bir neticesi olsa gerek.
Haçlının bölge üzerindeki amacının(dün Irakta bugün Halep’te yaşatılan katliamların ve tecavüzlerin hatta savaş sebeplerinin ABD ve onun taşeronu RUSYA ve tabii ki İSRAİL) olduğu bilinmesine rağmen, son günlerde kamuoyunda (İran’a karşı) başka başka düşmanlıkların işlenmesi bizi, Batının “Müslümanları mezheplere ayırarak bir birine kırdırma” projesine bir adım daha yaklaşmaktır.
Batı’nın derdi “İslam ve Türk” varlığı olduğuna göre siz de siyasetinizi bu gerçekler üzerinden üretmek zorundasınız… Zira ancak o zaman bir çıkış yolu bulabiliriz…
İŞ İŞTEN GEÇMEDEN İNŞAALLAH! Allah yardımcımız olsun