H. Nurcan YAZICI
“Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem”
Bir ülkenin yönetim ve demokrasi kalitesi, o ülkenin siyasi dengeleri, hukuk işleyişi, vatandaşına verdiği güven ve gösterdiği saygı, verilen sözlerin arkasında ki duruşlar ve de seçim süreçlerinde ki tavır ve söylemlerin düzeyiyle ölçülür.Kalite öyle ucuz bir şey olmasa gerek…
Toplumların sorunlarına çözüm bulmak yerine, vakitsizce gündeme getirerek,“başkanlık sistemi” derdine düşenlerin, süreci barış içinde yönetmek yerine, oluşacak kaos ortamını da göze alarak, kendinden olmayanı TERÖRİST ilan etmesi, SİYASİ KALİTESİZLİĞİN bir örneği olsa gerek. Hâlbuki demokrasi halkın sözü, halkın özgürlüğü demektir.
Mhp G.AntepVekili Ümit Özdağ’ın bu konuda ki TESPİTİ açık ve net, “Ben hükümetin ve Saray’ın şu anda ‘Türkiye’de bir Gezi olayı olsun’ diye dua ettiğini düşünüyorum. Kontrol edilebilir bir KAOS İSTİYORLAR. Ve bu kaosta “Hayırcı”ların şiddet yanlısı görünmelerini, ondan sonra da devletin elindeki bütün imkânlarla bu gösterileri ezmeyi ama bir panik de yaratmayı ve bu panikten istifade ederek ‘Evet’ oylarının artması düşünülüyor. Kontrol edilebilecek bir kaosla muhalefet üzerindeki baskıyı her geçen gün biraz daha arttırıp MUHALEFETİ SERT TEPKİ VERMEYE ZORLUYORLAR”
Yetkilileri uyarıyorum, referandum sürecini sağlıklı yönetmek istiyorsanız eğer, yalan yanlış çıkış yaparak, insanların sinir uçlarına daha fazla dokunmayınız… Onları “tek adamlığa” hapsedip, rotasız, idealsiz, iyiyle kötü arasında sıkıştırıp daha da fazla dengesizleştirmeyin.
Unutmayın tıpkı evren gibi insan dengesi de çok önemlidir… Bir dengesizlik halinde duygu bozukluğu, akıldan uzaklaşma gibi durumlar ortaya çıkar ki, bu durumda insanların neler yapabileceği iyi hesaplanmalıdır…
Sayın Ümit Özdağ’ın “ Kaos ortamları halka korku verir. Korkan insanlar ise güçlünün yanında yer almaya dolaysıyla evet deme noktasına gelecektir… Burada iktidarın hesap edemediği, kaos ortamları kontrol altına alınamadığı zaman neler olacağı!” şeklinde ki açıklamaları bana 12 Eylül ortamını hatırlattı…
BELİRSİZLİĞİN hüküm sürdüğü ortamlarda, karmaşa ve anarşi çok çabuk büyür… Ortalıkta paylaşımdan ve barıştan eser kalmaz ki, insanlar bu kararsızlık ve yalnızlık sarmalında parçalanıp, bölünür… İstediğiniz bu bölünmeden faydalanıp, akılları teslim almaksa eğer, bu hiç de ADİL DEĞİL….
İnsanların barış, umut ve uzlaşı mesajları beklediği bir zamanda, iktidarın ve iktidar yanlısı siyasilerinin, düşmanlıklardan bahsetmesi, ortamı kızıştıracak söylemlerde ve eylemlerde bulunması siyasi kalitesizliğin bir başka örneği olsa gerek.
Halkın “EVET-HAYIR” tercihini yönetmek adına, farklı konularla gündem oluşturmaya çalışarak, ortamı geren siyasiler bilsinler ki, kendilerine olan güven ve hoşgörü gittikçe azalmaktadır.
Son olarak Sayın Binali Yıldırım’ın ülkücülere mesaj vermek adına yaptığı bozkurt işareti, gündem yaratma adına yapılan bir EYLEM olarak görülmüş, hakaret ve kargaşa ortamını tetiklerken, Ülkücülere yoğun bir baskı ve psikolojik şiddet olarak yansımıştır. BİLİNE!
Bu vakitten sonra, bunca dengesiz(lik)ler yüzünden, bozulan dengemizin nereye varacağı, hangi noktaya taşınacağı bilinemez. Elinizi, dilinizi doğru kullanın derim size…
Yazdıklarımı anlamayan YETKİLİLERE bir kez de şarkılarla sesleniyorum.
“Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli dediğim var
Benim dengemi bozmayınız”