H. Nurcan YAZICI
Cumhurbaşkanı Erdoğan STK temsilcilerine verdiği iftar programında, “Kendinden geçmiş şekilde bulunan gençler bize ciddi sorumluluk yüklüyor. Her ne kadar Avrupa ülkelerinin çok çok altında da olsa bizim bu sorunu kangrene dönüşmeden tedavi etmemiz gerekiyor.” diyerek çok önemli bir toplum sorununa “uyuşturucuya” dikkat çekti.
Elbette böylesine önemli bir konu, yemek programlarında konuşulup, küçük hatırlatmalarla geçiştirilmemeliydi…
Konuşmalarını dikkatlice dinledim. Merak ettiğim, gençlerimizi ve çocuklarımızı bir girdap gibi içine alıp yok eden, bu türden toplumsal sorunlara nasıl bir çözüm önerileri sunacağıydı!..
Sorunlarımızı dile getirmesi değil, bu sorunların nasıl düzeltilebileceği ile ilgili ortaya getirdiği çözümleri siyasetçiyi farklı kılar. Açıkçası Sn. Erdoğan’dan böyle bir farkındalık bekledim.
Ahlak, gelenek, inanç, hak ve ADALET gibi temel değerlerin bozulmasıyla yara alan toplumsal yapımızı onarmak adına, sunulacak reçete çok önemliydi. Ne yazık ki, yine sıradan bir dikkat çekişle konuşmasını bitirdi.
Sn. Erdoğan’ın “Terörü, madde bağımlılığını ve cehaleti” işaret ederken, gençlerin hak gasplarını, işsizlikle olan mücadelelerini, bu yüzden de yaşadıkları yalnızlıklarını ve umutsuzluklarını ortaya getirmemesi ise, ya siyasetendi ya da işsizlik gibi büyük bir yarayıkamuoyuyla paylaşmak istememiş olmasındandı” diye düşünüyorum!.
“PROBLEMLERİMİZİN DOĞRU ADLANDIRILMASI, BİRÇOK ÇÖZÜMÜ DE KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKARACAKTIR.”
Demem o ki, toplumsal yaraların ve ortaya çıkan problemlerin neler olduğunu bile doğru dürüst ortaya koyamayan bir iktidar, bu haliyle doğru tedavi şekillerini ve çözümlerini ortaya nasıl getirebilirdi ki?
Gençlerin sorunlarından ve gençlerle ilgili endişelerinizden bahsederken, onların iş ve hak mücadelesini ortaya getirmemek samimi bir sahip çıkış olmasa gerek.
Üniversite mezunlarının “ana-baba” eline bakar durumda olması, iktidarın ciddi olarak kendini sorumlu HİSSETMESİ gereken bir durumdur. Ki, gençlerimize “iş ve eğitim” konusunda ADİL olunmadığı ve emeklerinin karşılığını alamadıkları ülkemiz için artık sıradan bir olaydır.
Kısacası herkesin, özellikle de iktidarın, “HUKUKSUZLUK, terör, madde bağımlılığı ve cehalet… vb” gibi ortaya çıkan toplumsal kirlilikten mesul olduğunu bilmesi gerekir.
Bizler “gençliğimizden SORUMLUYUZ” derken aslında onların “SORUNLU KISMI OLDUĞUMUZUN” bilincinde olarak işe, kendimizi ve zihniyetimizi düzeltmekle başlamalıyız. Sorunun parçası değil, çözümün parçası olmak adına.
Ahlaki nizam ve TEMİZ TOPLUM, adalet sayesinde kurulabilir. Sayın yöneticilere bir hatırlatma, adaleti tam olarak tesis edemezseniz hiçbir geleceğin VE umut vadeden gençliğin mimarı olamazsınız…
“Memleketin direği adalettir her zaman, adalet de nasibin saadetidir her zaman.” diyerek son günlerde yaşanan ve yaşatılan hukuksuzluğa da cevabımızı vermiş olalım.