ÜlkücüMilliyetçiTürkçüTürkeşÜlkü OcaklarıdövizakpchpmhpAhmet b.karabacakhasan külünk
DOLAR
27,2653
EURO
28,9279
ALTIN
1.676,17
BIST
8.337,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
26°C
İstanbul
26°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
24°C
ÜÇ HİLAL'İN HİKAYESİ Ahmet B. Karabacak

NEZAKET VE ZERAFET

NEZAKET VE ZERAFET
01.07.2017
1.090
A+
A-

Hasan KÜLÜNK

 

1950’li yıllarda Rize milletvekili olarak Meclis’te görev yapan sayın Profesör Tahsin Bekir Balta bir konuşmasında “bu meclisin yarısı hırsızdır” deyince Meclis’te kıyamet kopar sıralara vurmalar bağırışlar protestolar ve özür talepleri…. Meclis başkanı duruma el koyar ve Tahsin beyden sözlerini tashih edip özür dilemesini talep ederek kürsüye davet eder. Bunun üzerine kürsüye gelen Tahsin bey sözlerinin yanlış anlaşıldığını aslında Meclis’in yarısının hırsız olduğunu değil Meclis’in yarısının hırsız olmadığını söylemek istediğini ifade eder.

Meclis ayaktadır alkış, ıslık ve dakikalarca devam eden tezahürat.
Böylece Tahsin bey sözünü geri almış ve “Meclis’in yarısı hırsız değildir.” demiştir. Eskiler Türkçeye böyle hakimdi ve yeri geldikçe hem küfür eder hemde adamın ağzını mühürler cevap fırsatı vermezlerdi.

Günümüzde her şeyimizi, nezaket, zarafet, edep, erkân, saygı, lisana hakimiyet vb, kaybederken içine düştüğümüz halin hiç farkında değiliz.

Cemiyetin bir çok müstesna kolay ulaşılamayan mevkileri bahşettiği nice insan üç yüz kelimeyle sınırlı lisan hafızalarını çoğu sinkâflı küfürlerden oluşan kelimelere ayırdıkları için konuştukları zaman adeta patlayıp sokağa taşan lâğım görüntüsü vermektedirler.

Fikri birikimi, bulunduğu mevki ile orantılı olmayan garip, acınası insanlar tüm zamanlarını birbirine küfrederek geçirirken bir zamanlar kendilerine umut bağlamış nice insanın güven ve hayallerini de heba etmekte ne yâra ne ağyâra bir fayda sağlamamaktadırlar.

Küfretmeden eleştirmeği, hakaret etmeden tartışmayı öğrenemeyen topluluklar ne kendileri ne de hedef kitleleri için, değil umut ve güven oluşturmak, ancak utanç duyulan ve uzak durulması gereken topluluklar olarak değerlendirilirler.

Toplumun bir adım önüne geçip değişik seviyelerde vekâlet talep eden, cemiyetin yönetim, sevk ve idaresine talip olanlar öncelikle Türk dilini iyi öğrenmek, doğru kullanmak, cemiyetin vicdanını rahatsız etmeyecek zarafet ve nezaket sınırlarını aşmamak zorundadırlar.

Bizim çevremizde, atalardan kalan,
“sözün tamamı aptallara söylenir.”
“Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az”,
“al kaşağıyı gir ahıra yarası olan gocunsun”. sözleri sıkça kullanılır ve neredeyse herkese ezberletilir.

Bu vesileyle ben de sözlerimi bu ata sözleriyle bitirmiş olayım.

Selâm ve muhabbetle.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.