İP’in Etnik Haydutluğu
Osman B.Karabacak
Türk milliyetçiliğinin Türkiye siyasetindeki partisi MHP’yi zayıflatma projesi olarak kurulduğu ortaya çıkan İP’in Genel Başkanı nin binlerce şehidin ruhunu hiçe sayarak ülkücüleri haydut olarak nitelendirmesinden sonra partideki etnik bölücüler ses vermeye başladı.
İP Hukuk ve Seçim İşleri Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen’in bölücü bir Çerkez milliyetçisi olduğu ortaya çıktı. Hasan Seymen ‘Neden Denge Denetleme Ağı’na’ katıldıklarını anlattığı videoda; ‘Kafkas Dernekleri Federasyonu olarak bizde Çerkez’ler adına özellikle cumhuriyetin kuruluşundan itibaren gördüğümüz asimilasyon politikalarının sonuçlarını yaşayan insanlar olarak, birinci sınıf vatandaş olarak yaşan insanlar olabilmek, herkesin eşit hak ve özgürlüklere sahip olması, herkesin eşit şekilde kullanabilmesi adına isteklerimizi TBMM’ye bildirdik’ dedi.
Aslında bu açıklama ile İP’in “Denge ve Denetleme Ağı” ile ilişkisi ortaya çıkmış oldu. Denge ve Denetleme Ağı, Fuat Keyman, Ersin Kalaycıoğlu, Mithat Sancar, Ali Yaşar Sarıbay’ın aralarında yer aldığı, 120 katılımcıdan oluşan “Reform Grupları”nın hazırladığı 108 maddelik öneri teklifinin ardından 2012 yılında kuruldu. Avrupa Birliği’nin fonlarından beslenen DDA etnik bölücü organizasyonlara demokratikleşme kisvesi altında destek vermekte.
İP eski Medya ve Propagandadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Bilişim uzmanı Adem Taşkaya, sosyal medya hesabından çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Adem Taşkaya’nın açıklamaları şu şekilde;
Her platformda, Türk Milliyetçiliğini diline dolayanlar, İYİ Parti’nin kuruluş aşamasından bugüne sahip olduğu küresel ağı ve bu ağın ucundaki yabancı gizli servislere bağlı kuruluşları görmezden geliyor.
-İYİ Parti’nin Milliyetçilik çatısı altında kurulduğu ilk günden bu yana monte edilmeye çalışıldığı, hatta politikalarını belirlediği en önemli kuruluş, TESEV ve Açık Toplum Enstitüsü’nün deşifre olmasının ardından yerine kurulan “Denge ve Denetleme Ağı”.
Denge ve Denetleme Ağı, Fuat Keyman, Ersin Kalaycıoğlu, Mithat Sancar, Ali Yaşar Sarıbay’ın aralarında yer aldığı, 120 katılımcıdan oluşan “Reform Grupları”nın hazırladığı 108 maddelik öneri teklifinin ardından 2012 yılında kuruldu.5-2012 yılında kurulan ve tam olarak faaliyetlerine 17-25 Aralık FETÖ yargı darbe girişiminin ardından başlayan Denge ve Denetleme Ağı’nın kurucu ve finansör örgütü, kısa adı NDI olan National Democratic Institute/Ulusal Demokrasi Enstitüsü6-NDI, 2.Dünya savaşından sonra ABD Gizli Servisi CIA’nın Avrupa’daki müttefiklerine yapmış olduğu örtülü finans desteğinin deşifre olmasının ardından faaliyetlerine meşruiyet kazandırmak için paravan olarak kurduğu NED’in alt kolu.
ABD, yabancı devletlerin içişlerine, siyasal ortamına doğrudan karışabilecek olanakları yitirdiği için kısa adı NED olan National Endowment For Democracy fonunu, “Demokrasi Projesi” maskesi adı altında hayata geçirdi.
Kendisine Alman “Vakıf” modelini örnek olarak alan NED, ABD hazinesi ve ABD Dışişleri Bakanlığının finansörlüğünde faaliyetlerine başlarken, küreselleşerek sınır ötesine yayılabilmek için kendi bünyesinde çekirdek örgütler kurdu.
Türkiye’ye yönelik ilk adımını 1986’da atan NED, 2001’de Tosun Terzioğlu, Ahmet Evin, Üstün Ergüder, Korel Göymen ve Ersin Kalaycıoğlu’nun katılımı, Alman Stiftung Mercator ve NDI ortaklığıyla “İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)” kurdu.10- Stiftung Mercator girişimi ve National Democracy Institute (NDI) desteğiyle 2001’de kurulan İPM’nin en önemli adımı ise, 2011 yılında atıldı. İPM ve NDI koordinesinde, çatısı altında 283 örgütü toplayan, Denge ve Denetleme Ağı kuruldu.
Denge ve Denetleme Ağı’nın kurucu örgütü olan NDI’nin mevcut dönemdeki başkanlığını yapan isim, ABD’nin 64.Dışişleri Bakanı olarak görev yapan, CIA’nın kampüsü olarak bilinen Georgetown Üniversitesi öğretim görevlisi Medeleine K. Albright.
Albright, 1976-1978 arasında Senatör Edmund S. Muskie’nin baş yardımcısı, 1978-1981 Beyaz Saray güvenlik danışmanı, 1989-1992 Ulusal Politika Merkezi, 1993-1997 ABD’nin BM Daimi temsilciliği görevini yaptı.
Jimmy Carter döneminde Ulusal Güvenlik Konseyinde çalışan Albright, aynı zamanda CIA’nın yarı resmi kuruluşu CFR’nin Yönetim Kurulu üyesi. CFR’de Albright’in Türkiye’den en önemli mesai arkadaşlığını Suzan Sabancı ve Ali Koç yapıyor.
CFR çatısı altında toplanan isimler dışında Türkiye’yi yine yakından ilgilendiren isimlerden bir diğeri T.C. Vatandaşı olup CIA tarafından devşirilen ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar Türkiye’de ABD çıkarları adına faaliyet yürüten Henri Barkey.
Barkey’in CFR dışındaki bir diğer adresi, 1968’de ABD Kongresi tarafından kurulan Woodrow Wilson Center. Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet yürüten İstanbul Politikalar Merkezi ile Woodrow Wilson Center arasındaki köprü, Henri Barkey.
Sabancı Üniversitesi “İstanbul Politikalar Merkezi” ile Henri Barkey’in yöneticisi olduğu “Wilson Center”, bir çok projede birlikte çalışıyor. Bu projelerde “İstanbul Politikalar Merkezi”ni temsil eden isimler ise Fuat Keyman ve Bülent Aras.
Elbette, ABD’nin uluslararası çıkarları için faaliyet yürüten NDI tarafından finans desteği verilen Sabancı Üniversitesi “İstanbul Politikalar Merkezi” ve Fuat Keyman öncülüğünde kurulan “Denge ve Denetleme Ağı” ilişkisi tesadüf değil.
Bu kirli ilişki ağı bugün İYİ Parti ve yönetim kadrolarında karşımıza çıkıyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in danışmanlarından tutun da partinin karar alma kademelerindeki kilit isimlerin yolu Denge ve Denetleme Ağı ile kesişiyor.
Bu isimlerin başında, ABD Kongresi tarafından finanse edilen, ABD Dışişleri ve gizli servisi CIA tarafından da koordine edilen NDI’nin Türkiye ayağı Denge ve Denetleme Ağı’ndan İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen ve eski danışman Selda Tandoğan Demirel geliyor.
DDA faaliyetleri
DDA’nın Diyarbakır faaliyetleri AB desteği ile yayınlanan sitede şu şekilde anlatılmış:
Diyarbakır (10-11 Nisan 2019)
“Denge ve Denetleme Ağı olarak yerelleşme çalışmaları kapsamında Diyarbakır’ın önde gelen sivil toplum örgütleri ile bir araya geldik. Görüşmeler savunuculuk birim koordinatörü Ali Beştaş, Diyarbakır il koordinatörleri Dilan Kaya ve Cafer Koluman’nın destekleri ve katılımları ile gerçekleşti. Bir önceki ziyaretimizde, DDA’nın yerelde bilinirliğini ve görünürlüğünü arttırmak amacıyla BARO, Üniversite, Belediye, Sendikalar ve Siyasi Partiler gibi kentin önde gelen paydaşları ile görüşmüştük. Bu saha ziyaretimizde ise sivil toplum örgütleri ile ortak neler yapılabileceğine dair somut öneriler üzerinden bir araya geldik. Ziyaretin ilk günü, 10 Nisan 2019’da Dicle Toplumsal Araştırma Merkezi (DİTAM), Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası, Mezopotamya Vakfı gibi önde gelen sivil toplum örgütleri temsilcilerinin bulunduğu bir yemeğe davet edildik.
Ziyaretin ikinci gününde ise SOHRAM (Şiddet Mağdurları için Sosyal ve Hizmet Rehabilitasyon Derneği başkanı Mim Yavuz Binbay, Mezopotamya Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Osman Akyıl ve yönetim kurulu üyeler, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Vahap Coşkun, önde gelen akademisyenlerden Cuma Çiçek ve Surp Giregos Ermeni Vakfı yönetim kurulu üyesi Gaffur Türkay ile görüşüldü. Görüşmenin ikinci gününde ise, Tahir Elçi Vakfı temsilcisi Neşet Girasun, Lotus Genç Alan Derneği, Diyarbakır Hak inisiyatifi ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği temsilcileri bir araya geldik. DDA’nın güçlü paydaşlarından Güneydoğu İş Kadınları Derneği (DOGÜNKAD) yönetim kurulu üyesi Meral Özdemir ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkan danışmanı Lezgin Yalçın ile görüşmeler gerçekleştirdik. Ayrıca Diyarbakır il koordinatörlerimiz ile de bir değerlendirme toplantısı yaparak önümüzdeki dönem Diyarbakır’da neler yapmamız gerektiğini konuştuk.
Görüşmelerimizin tamamında, DDA’nın Diyarbakır özelinde önümüzdeki dönemi nasıl şekillendireceği, yerel dinamikler dikkate alınarak neler yapılabileceği üzerine duruldu. Görüşmelerden ortaya çıkan bir görüş olarak, Diyarbakır’da sivil toplum örgütlerinin siyasi kaygılardan dolayı bir araya gelmediği ve DDA’nın kolaylaştırıcılık yapıp bunları bir araya getirebileceği konuşuldu. Ayrıca, DDA’nın önceki dönemde yaptığı panelin çok beğenildiği ve bu tarz etkinliklerin artırılması gerektiği geri bildirimi de alındı. DDA olarak verdiğimiz mesaj ise Diyarbakır’da neler yapılacağına, nasıl bir yaklaşım veya strateji sergileneceğini Diyarbakır’lı üyelerimizin karar vermesi gerektiğini söyledik. DDA olarak, merkezden belirlenen çalışmalar yerine, yerelden gelen talep üzerine çalışmalarımızı şekillendirmek istediğimizi ifade ettik.”
Çerkez gelini Akşener
Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) 21 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde siyasi partilerle gerçekleştirilen görüşmeler çerçevesinde, Genel Başkan Yaşar ASLANKAYA ve beraberindeki heyet, İyi Parti Genel Başkanı ve dönemin Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener’i ziyaret ettiği haberi basında yer aldı. Yeniçağ Gazetesi bu ziyareti haber yaparken dernek başkanının açıklamasına yer verirken Akşener’in aşağıdaki sözlerini gizlemesi de enteresan..
Ziyarette Meral Akşener, kendisinin de Çerkes gelini olduğunu belirterek Çerkeslerin kültür ve geleneklerini bildiğini ve çok değer verdiğini belirterek, bu tür kültürel değerlerin toplumun bir zenginliği olduğunu ve kurumsal olarak korunması konusunda Kültür Bakanlığı’nda bir Müsteşar Yardımcısının görevlendirilmesini planladıklarını belirtti. Çerkes Dilinin de Resmi Dilin yanı sıra korunması gereken önemli bir değer olduğunu vurgulayan Akşener, bu konuda da gerekli kurumsal ve yasal düzenlemelerin yapılacağını dile getirdi.
İP projesinin etnik haydutluğa devam edeceği ortada iken kendisini Türk milliyetçisi olarak kabul edenlerin MHP lideri Devlet Bahçeli İP’teki ülkücülere seslenerek MHP’ye davetini bir kere daha değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum.