ERTUĞRUL DURSUN ÖNKUZU
Yıl 1970’dir…
Zile’de beş genç hapanda Ahmet amcanın kapısını çalar.
(Buğday, arpa ve her türlü bakliyatın toplu alım satımının yapıldığı yerin adıdır hapan)
Buyurun der gençlere Ahmet amca ve isteklerini sorar.
Gençlerin en büyükleri Şükrü söz alır;
Sizin itfaiyenin karşısındaki dükkânınızı istiyoruz der.
Şaşırır Ahmet amca, bakar gençlere…
Zile küçük bir yer olduğundan hepsini de tanımaktadır gençlerin.
Şükrü, İbrahim, Şahin, Mazlum ve Dursun hepsi de üniversite öğrencileridir.
Dükkânı ne yapacaklarını sorar gençlere.
Şükrü;
Gençleri üniversite imtihanına hazırlamak için orada ders vermeyi düşünüyoruz der.
İyi de der bunun karşılığı ne, size ne faydası olacak diye sorar Ahmet amca…
Bu gençlerin İmanlı, Vatansever, Ülkücü Türk Milliyetçileri olarak yetişmesini sağlayacağız diyerek cevap verir hepsi bir ağızdan.
Şaşırır Ahmet amca ve gençlere;
Oğlum der…
-Biriniz Alevi, biriniz Pomak, biriniz Çerkes, biriniz Kürt bunu nasıl başaracaksınız diye gürler.
Gençler yine beşi bir ağızdan -bizim hep birlikte adımız TÜRK’dür diyerek aynı şekilde gürlerler Ahmet Amcaya.
Şaşırır Hapancı Ahmet Amca
Peki nasıl karşılayacaksınız kirasını diye sorar.
Harçlıklarımızdan diye cevap verir Şükrü, İbrahim, Şahin, Mazlum ve Dursun.
Önce olmaz der…
Bu arada kendisi ve gençler çaylarını yudumlamaktadır.
Bir ara düşünür Ahmet amca, tek tek bakar gençlerin yüzlerine dikkatle.
Sonra; demek harçlıklarınızdan karşılayacaksınız kirasını ha der…
Başını sallar, sonra bir süre daha düşünür.
Şaşırmıştır gençlere, gençlerin azimlerine
Ayağa kalkar;
Bu kadar farklı genci bu kadar azim ve heyecanla bir araya getiriyorsa
Mutlak iyi, hayırlı güzeldir gidilen yol diyerek
İstedikleri dükkânı kendilerine verir.
Karşılık almadan…
“Genç Ülkücüler Teşkilatı Zile Şubesi”
Levhasını asar,hemen işe koyulur gençler…
Ülkü Ocağını açtıktan sonra MHP ilçe teşkilatını kurarlar ve başkanlığı için tekrar çalarlar Ahmet Amcanın kapısını aynı isimler…
Yaz geçer hepsi sonbaharla birlikte Üniversitelerine dönerler…
İbrahim; Erzurum Atatürk Üniversitesinde Yüksek Ziraat Mühendisliğinde okumakta
Tıp Fakültesini kazanan Şahin sonrasında Eğitim Fakültesinde karar kılmakta…
Şükrü ile Dursun Gazi Üniversitesi Yüksek Teknik Öğretmen okulunda eğitimlerine devam etmektedir.
Ülke çok karışıktır Üniversitelerin çoğu emperyalizm karşıtı(!) komünizm heveslisi sol gurupların işgali altındadır.
Ailesinin tek erkek evladı
Üzerine titrediği çiçeği
Bakmaya doyamadığı gözbebeğidir Ertuğrul Dursun Önkuzu…
Zile Ocaktaki diğer arkadaşları gibi, İmanlı, İhlaslı, Ülkücü bir Türk Milliyetçisidir.
Okulunda tek başına iken çevirirler etrafını
Hücum ederler üstüne öldüresiye döverler.
Yaptıkları yetmez ve bulunduğu okulun 3. Katındaki dershaneye götürürler.
İşkence etmeye başlarlar.
İnsanlıktan nasibini almamış canavarlar, saldırdıkça saldırırlar.
Tam üç gün boyunca her türlü işkenceyi uygularlar.
İmanından etmek, sevdasından vazgeçirmek için canavarlara parmak ısırtan her türlü yolla canını yakarlar.
Her acıda dişlerini sıkar Dursun
Ve
Kendisine öğretilen, kendisinin de geçlere öğrettiği şekilde
Tıpkı Bila-i Habeşi gibi acıya sabreder.
Her seferinde Kelime-i Şehadetle karşılar zalimlerin taleplerini…
Kudururlar öfkeden, yorgun düşerler işkence etmekten.
En sonunda bir bisiklet pompası ile hava basarlar ciğerlerine vicdansızlar
Ve atarlar aşağı, bulundukları üçüncü kattan.
Şehit olmuştur Dursun…
Anası Dursun dese de O Ülkücü Şehitler kervanında düşmüştür en öne
Şehit olacak kuzuların ÖNKUZU’SU olsun diye…
Özlemle, minnetle ve rahmetle anıyoruz…