“Aydınlar(! ) Hep Karşı Görüştendir”
(Hayali Projelere (!) Karnımız Tok)
Kenan EROĞLU
Biri: Nereden çıktı bu Kanal İstanbul projesi. Ben bu projeye de olabilecek her projeye de karşıyım. Bu proje yapıldığı hayata geçtiği takdirde, İstanbul sonsuza kadar yeraltı ve yerüstü su kaynaklarını kaybedecek. İstanbul susuz kalacak. İnsanlar susuzluktan kırılacak.
Diğeri: Bu söylediğiniz konuyu ne zaman incelediniz incelettiniz, daha proje ile ilgili durum yeni ortaya çıktı. Sizin amacınız bilimsel bir veri ortaya koymak mı yoksa aslı olmayan şeylerle, vatandaşta korku oluşturmak için yapılan mesnetsiz bir açıklama mıdır?. 2022 yılında hizmete girmesi planlanan “Melen” Barajı faaliyete geçince İstanbul’un su ihtiyacının tamamını karşılayacağı belirtiliyor.
Biri: Küçükçekmece Gölü’nden 3 sığ fay hattı geçiyor. Kanal İstanbul projesi 1. 2. ve 3. derece deprem bölgelerinde kalıyor. 11 kilometre mesafeden Kuzey Anadolu fay hattı, 30 km. mesafeden Çınarcık fay hattı geçiyor. Bu durumda Kanal İstanbul, İstanbul’un felaketi demektir.
Diğeri: Yüzeysel ve bilim dışı bir açıklama gibi geldi. Bu konuyu ne zaman incelediniz de bu verileri aktarıyorsunuz. Kanal İstanbul’un deprem için ilave bir etki yapmayacağı 275 yıllık tekerrür periyodu alınarak Kanal’ın hesaplanmış model çalışmasında ortaya konulmuş. Ayrıca kanal derinliği Km’lerce değil ki orada bir yarılma meydana gelsin. Derinlik sadece 25 metre.
Sizin mantığınıza göre bu 25 metre derinlik yer küresinin de ikiye ayrılmasına sebep olacaktır.
Biri: Kanal çevresindeki yapılaşma, kısa zamanda sıcaklık-nem-rüzgâr rejimini değiştirerek İstanbul’u bir ısı adasına çevirecek. Yani sıcaklık artacak. Bu da felakete sebep olacaktır.
Diğeri: En yetkili ağızdan açıklamalar geliyor her halde duymuyorsunuz. Doğayı katledecek bir çalışma asla yok. Sürüngeninden memelisine, ağacından sulak alanlarına kadar hepsi üzerinde ayrı ayrı değerlendirme yapılarak bu sonuca ulaşılmış..
Biri: Küçükçekmece Gölü kıyısında yer alan Bathenoa Antik Kenti, İstanbul’daki ilk yerleşmelerden biri olan Yarımburgaz Mağaraları ve daha bilmediğimiz toprak altındaki nice antik hazineler proje tarafından yutulacak. İstanbul’un tarihi talan edilecek.
Diğeri: Sizi anlamak mümkün değil. 25 metre derinlik 44 km. uzunluktaki bir kanal neyi yutabilir ki. Biraz mantıklı olun. Devasa bir baraj yapılmıyor ki bir göl oluşsun ve pek çok yersular altında kalsın. Tam tersi tarihi yarım adadaki ve Boğaz’daki tarihi eserleri korumaya dayalı bir proje. Tarihi ve insan canını olası tehlikelere karşı korumaya yönelik mükemmel bir tarih projesi.
Biri: Bırakın inşaat maliyetini, özel şahıslara ait mülklerin kamulaştırma bedelleri bile milletin sırtına yüklenecek.
Diğeri: Türkiye bu güne kadar hiçbir projeye imza atmamış gibi konuşuyorsunuz. Ülkede pek çok proje yapıldı ve kamulaştırmalarda yapıldı. Yapılan projenin getirisi her zaman daha fazla olmuştur. Bunu hesap edemiyorsanız bir yetkiliye hesap ettiriniz. Projenin maliyeti 75 milyar lira. Bu işin farklı finansman yöntemleri vardır. Vatandaşa vergi ile yapılmayacağı açık bir gerçek. Projenin çok yüksek bir maliyeti var diye o proje yapılmayacak mı: Elbette yapılacak.
Ayrıca bir de Türkiye’nin çok başarılı bir şekilde pek çok projede uygulaya geldiği “yap işlet devret” yöntemi ile de bu iş yapılabilir. İstanbul hava limanı için de benzer şeyler söylemiştiniz ama hava limanı açıldığından bu güne 28 Ekim 2019 itibariyle 40 milyonu geçmiş durumda.
Biri: Bakanlığın ilk tahminlerine göre 75 milyar maliyet ve bunun yanı sıra İBB’ye yüklediğiniz 23-35 milyarlık maliyetle bu gereksiz işe kalkıyorsunuz. Bu kadar parayı neden oraya gömüyorsunuz.
Diğeri: Projeyi lüzumsuz olarak görürseniz yaptığınız her iş lüzumsuz olur. Siz ve sizin gibi düşünen insanlar ne zaman yapılmaya kalkışılan bir işe karşı çıkmadınız.1973 yılında İstanbul’a köprü yapılması gündeme gelince Ecevit karşı çıkmıştı. O köprü karşı çıkmalara rağmen yapıldı hatta biliyorsunuz o köprü ihtiyaca cevap vermedi denizin altından 2 tane ve üstünden 2 tane daha yapıldı. Belki ilerde bu da ihtiyaca cevap vermeyecek bir yenisi daha yapılacak. Fakat siz yine karşı çıkacaksınız. Yapıldıktan sonra da küçük oldu, yetersiz oldu vs. diyeceksiniz. Hatta hatta adı Atatürk kanalı olsun diyeceksiniz. İBB’nin görevi ona buna karşı çıkıp laf yetiştirmek yerine seçim öncesi verdiği vaatleri yerine getirse ve insanları rahatlatsa daha iyi olur kanaatindeyim. .
Biri: Gemiler İstanbul Boğazı’ndan bedavaya geçmek varken, neden para vererek Kanal İstanbul’dan geçsin? Hangi akıllı kaptan, kârını düşünen hangi şirket buna evet diyecek? Bu kanaldan kimse geçmez. Kimseyi de zorlayamazsınız.
Diğeri: Bu proje esas itibariyle bir gelir kazanmak için yapılmıyor. Şu an Boğaz’dan 50 bin gemi geçiyor, 10 yıl sonra bu rakam 70 binin üzerine çıkacak. Boğazdan gemiler toplu olarak geçmiyor ki, sıra ile geçiyorlar. Gelen giden gemi sayısı arttıkça boğaz önlerine gelen gemilerin orada bekleme süreleri de uzuyor. Bekleme süresi nedeniyle kayba uğrayan gemi kaptanları Kanal İstanbul’da kendi istekleri ile geçecekler. Kanal İstanbul yapılmazsa bekleme süresiyle birlikte gemilerin ve taşıma firmalarının maliyetleri artacak. Gemiler, kendi rızalarıyla kanaldan geçecekler. Bundan da bir gelir elde edilecek.
Biri: Kanal İstanbul İnşaatının başlamasıyla TEM ve E-5, sık sık trafiğe kapatılacak. 6-7 yıllık inşaat sürecinden bahsediliyor. İstanbul trafiği altüst olacak, büyük kargaşa yaşanacak hatta problemlerin boyutu şu an çok belirsiz görünüyor. Halka eziyet vermenin bir manası yok.
Diğeri: İstanbulluların trafikte perişan olacağı varsayımı yanlış deniliyor. İnşaat sırasında bu bölgeye buraya ilave bir nüfus gelmeyecek, İstanbul’da riskli alanlardaki binaların burada kentsel dönüşümüne katkıda bulunulacak, bu da tam tersi trafik sıkışıklığını azaltacak. Mevcut ulaşım sistemi yeni düzenlemeye göre revize edilecek deniliyor.
Biri: Kanal inşaatından çıkacak hafriyat nereye dökülecek. Bu hafriyatın 2 milyar metreküp olması tahmin ediliyor. İstanbul’un yıllık hafriyat hazmetme kapasitesi 40 milyon metreküp. Bu 2 milyar metreküp hafriyatı uzaya mı göndereceksiniz.
Diğeri: Çet raporunu sanırım incelemişsiniz. Sizin belirttiğiniz rakam çok abartılı bir rakamdır. Bu hafriyat denize dökülerek orada bir alan oluşturulabilir, dolayısı ile toprak kazanılmış olur.
Biri: Kanal İstanbul inşa edildiğinde, yapılacak olan yeni yerleşim birimlerine 1.2 milyon yeni nüfus gelecek. Bu 1.2 milyonla kalmaz. 2 milyon olur. Bu kadar nüfusu bu bölge kaldırabilir mi. Plan yok, proje yok, alt yapı yok, hiçbir şey yok.
Diğeri: Bu da yanlış. Bu bölgede kentsel dönüşüme katkıda olacak şekilde 500 bin nüfus olacak. Vatandaşlar buradaki depreme dayanıklı binalarda oturacak. Nüfusun bir kısmı bu tarafa kayacağı için. Bu sayede İstanbul’un yükü hafifleyecek.
Biri: İstanbul Boğazı ile yeni açılacak kanal arasına yeni bir ada oluşacak. Bu adada ne kadar nüfusolacak? En az 7-8 milyon. Bu kadar nüfusun bu dar alana hapsedilmesi demektir. Bir deprem sırasında bu nüfusun güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?
Diğeri: Şu anki duruma göre bir risk oluşturmayacak. Nüfusun bir kısmı o tarafa doğru kayacağı için bir deprem sırasında olumsuzluk artmış olmayacak, bunun ondan bir farkı olmayacak, çünkü nüfusta bir değişiklik olmayacak. Nüfus yayılmış olacak daha büyük avantaj getirecek.
Biri: Siz öyle kafanıza göre bir kanal yapamazsınız. Kanal İstanbul’un yaratacağı denizsel ve karasal etki ve değişiklikler, bizi Montrö bağladığı gibi, bunun dışında 7 tane daha uluslararası sözleşmeyle de bağlıyor.
Diğeri: Montrö, Türkiye için çok önemli ve avantajlar sağlıyor. Montrö anlaşmasını delme gibi bir durum olmadığı için Montrö’den dolayı İstanbul kanalının olumsuz etkilenme durumu yok çünkü kanaldan geçişler zorunlu değil isteğe bağlı olacak.
Biri: Karadeniz’in tuzlu su miktarı artacak ve doğal dengesi bozulacak. Hem Marmara’da hem de Karadeniz’de balık da yok olacak balıkçılık da bitecek.
Diğeri: Karadeniz balıkçılığını daha da güçlendirecek. Olası bir deniz kazasına ya da petrolün ve kimyasalın denize karışmasına karşın daha garanti altında balıklar.
Biri: İbb Mezarlıklar Müdürlüğünün verdiği rapora göre; kanal projesiyle dâhilinde kalan Arnavutköy-Baklalı, Roman ve Yeniköy mezarlıkları çok net proje alanında kalıyor. Ve bu mezarlıkların kaldırılması gerekiyor. Sizin maneviyata saygınız bu kadar mı?
Diğeri: Manevi açıdan gurur duyulacak bir proje. Geçmişte havalimanı ve köprü projeleri için de aynı şeyler söylemişti. Bunu Bülent Ecevit çok daha önce düşünmüş, Osmanlı düşünmüş, bunlar vizyon projeleri. Bu projeleri yaparken bir takım sıkıntılar varsa gereken tedbirler alınır.
Biri: Bu proje şahsi bir projedir. İstanbul halkına sorarak yapılan bir şey olmadığı için bu durum Milleti sevmemektir. Kendini sevmektir. Kamu adına karar verenlerin önceliği milletin canını, malını, geleceğini korumaktır.
Diğeri: Milleti sevmemek demek olamaz.
Bu projeyi tarafsız ve bilimsel değerlendirip faydalarını görmek gerekir.
Görülüyor ki; Bundan önce ortaya çıkan her proje gibi bu projeye de toptan ve kökten karşı olanlar var.
Öteki: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yayınladığı raporda, 2011-2019 dönemde proje kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin kapsamlı bilgilere yer verildi.
Buna göre, “Boğaziçi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gazi, Başkent, Atılım, Çankırı Karatekin üniversitelerinden 200’e yakın akademisyen ve uzmanla 33 bilim dalında çalışma yürütüldü.”
Çalışma yapılan alanlar ise şunlar:
“Hidrolik, jeoloji, zemin mekaniği, kaya mekaniği, hidroloji ve yer üstü havzaları, hidrojeoloji, hidrodinamik, su kalitesi ve sediment araştırmaları, tsunami analizi, deprem analizi, gemi trafik analizi, trafik (ulaşım) yönetim planı, gemi navigasyonu simülasyonu, işletme modeli, dalga modeli, heyelan tespit ve önlemi, inşaat yönetimi, şehir bölge planlama ve sosyolojik etki değerlendirme, ekonomi, hukuk, arkeoloji, flora (bitki) ve fauna (hayvan) habitatı, omurgasız hayvanlar, sürüngenler, kuş türleri, memeli hayvanlar, iç su balıkları, deniz biyolojisi, ekoloji, endemik ve nadir türler, sosyal araştırmalar ve anketler, atık yönetimi ile kültürel miras.”
“Fransa’da da çalışma yürütüldü
Kanal İstanbul Projesi’ne yönelik 97 noktada çevresel ölçüm (ağır metal, toz, sediment, hidrolik ve benzeri), 15 noktada gürültü ve titreşim ölçümü, 304 noktada 17 bin metre sondaj (karada, denizde ve gölde) gerçekleştirildi. 8 noktada yer altı suyu akış tespit kuyusu, 17 noktada hidrojeolojik gözlem kuyusu açıldı.
57 kurum ve kuruluştan çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) görüşü alındı ve sürece onların da katılımı sağlandı.
Proje için ayrıca Türkiye ve Fransa’da laboratuar deneyleri ve simülasyonları gerçekleştirildi.”
Biri: Sen gel onu benim külahıma anlat. Ne malum böyle bir inceleme yapıldığı? Sonra bu incelemeyi yapanlar bakalım yetkin kişiler mi?
*******
Şu kadar çalışma, bu kadar çalışma.
Vatandaş ne yapsın?.
Kim doğru, kim yanlış, kim haklı kim haksız anlayana aşk olsun.
Aklımız karıştı.
Okumuş takımı zaten hep bir birine karşıdır. Birinin ak dediğine diğeri mutlaka kara, birinin iyi dediğine diğeri mutlaka kötü demektedir.
Biri biriyle anlaşamayan Aydın(!) takımının biz hangisine inanacak, hangisine güveneceğiz.
İşte bu yüzden halkımız okumuşları pek desteklemiyor.
Aklımız oldukça karışmış olmasına rağmen yinede biz iyi niyetle; “Memleketimiz için hayırlı olur inşallah” diyoruz.
………………..
Not: Biri, Diğeri ve Öteki’nin görüşleri sosyal medyadan derlenmiştir.