ŞEHİTLER KERVANINDAN
Hakkı ŞAFAKSES
Turan yolundaki şehit ağabeyimiz TURAN İBRİM. 28 Nisan 1980.
Şahadetinin 40. Yılında minnet, hürmetle yad eder, Yüce Allah’tan gani gani rahmet diler, mekânının Cennet-i Firdevs olmasını niyaz ederim.
Turan ağabeyimizin mücadelesi ve şehadeti ÜLKÜCÜ HAREKET’in sadece geçmişteki maddi ve manevi zenginliklerinin destansı bir sayfası değildir. Aynı zamanda ÜLKÜCÜ HAREKET’in gelecekteki zaferlerinin manevi mayası ve meş’alesi olacak bir mirasın altın sayfalarından biridir.
ÜÇ KAN HİKÂYESİ’NDEN:
O 1979 Yılının Eylül ayı. Bursa’da Taner Kalkancı ülküdaşımız pusuya düşürülür… Sekiz kurşun yarası alır… Hastaneye yetiştirilir… Ameliyata alınır… Ameliyat uzun sürer… Kan yetmez… Acil kana ihtiyaç vardır… İkinci, üçüncü ameliyata ihtiyaç vardır. Gün geceye dönmüştür. Çevre illere telefon edilir. İzmir ocak başkanı Mehmet Ali Metin, Bursa’dan himmet ağabeyin acil kan yetiştirin imdadına 17 ünite kan hazırlar. Elde taka Murat 124. Başka araç yoktur. Bir ağabeyin Renault arabasını isterler. Araba geldiğinde çeyrek depo benzin vardır. Yetmiş beş liraya dolan depoyu tam doldurabilmek için elli yedi liraya ihtiyaç vardır. Ocakta bulunan sekiz on arkadaş ceplerini boşaltır… otuz sekiz lira toplarlar. On dokuz liraya ihtiyaç vardır. Tam bu sırada başkanın odasına Turan İbrim ağabeyleri girer. Eczacı olan Turan ağabeyleri:
-Hayırdır çocuklar, bu ne telâş?
-Abi, Bursa’ya kan yetiştirmemiz lâzım, arabayı bulduk, benzin parasını denkleştiremedik. On dokuz liraya ihtiyaç var.
-Hadi şanlısınız, bizim eczane bugün nöbetçi, arayalım, bakalım kasada kaç para var?
Gültepe’deki eczane aranır. Kalfaya Turan ağabeyleri sorar:
-Kasada kaç para var?
-27 lira ağabey.
-Hemen çırakla ocağa gönder.
-Peki ağabey.
Para gelir. Turan ağabeyleri cebindeki 20 lirayı da ekler.
-Yolda lazım olur. Allah yolunuzu açık etsin, haydi yola koyulun bakalım.
Sabaha karşı saat 03.30’da hastaneye yetişirler. Hastanede toplanan kan 117 üniteyi bulmuştur. Ama bu kanlar Taner’e nasip olmaz. 03.05’te ülküdaşları ruhunu teslim etmiş, ülkücü şehitler arasında yerini almıştır. Ramazan ile Yasin bitkin, yorgun ve üzgün, öğle namazında Ulu Cami’inden cenazesi kaldırılacak olan Tamer ülküdaşlarına son görevlerini yapmak için izin almak üzere İzmir Ocak Başkanı Mehmet Ali Metin’i ararlar.
-Başkanım yetiştik ama maalesef… Taner 03.05’te ruhunu teslim etmiş. Müsaade edersen cenazesini kaldırdıktan sonra yola çıkmak istiyoruz.
Telefonun diğer ucunda başkanları titrek bir sesle:
-Allah rahmet eylesin. Bursalı ülküdaşlarımız şehidimizin cenazesine yeter. Siz buraya öğlen namazına yetişin, Turan İbrim ağabeyi eczanesinde kurşunladılar. Şehit oldu…
………………………………………………………
“Neden yazmıyorsunuz yaşadığınız hatıraları” diyen arkadaşlarımız, ah bilseler ki, o yaşananları anlatacak her harf ciğerimize saplanan bir kurşun ve yazılan her satır yüreğimizi kanatan izlerdir.
Yaşadığımız bir tiyatro değildir ki anlatabilelim
Ne kahramanlıkları, ne acıları ve ne İHANETLERİ yaşadı ÜLKÜCÜ HAREKET.
Yukarıdaki üç beş satırlık hikâye “titrek bir kalem ve kâğıdı ıslatan yüzlerce göz yaşı” ile yazıldı.
Ve 20 yıldır “Üç Kan Hikâyesi” canlı ve en çok okunan geçmişte yaşadıklarımızın bir saniyelik özeti. Çünkü o hepimizin yaşadıklarının üç beş satırlık Parçası.
Mekânın cennet olsun Turan Ağabeyim…