TÜRKİYE’NİN BÜYÜKLÜĞÜNÜN FARKINA VARAMIYORLAR
Kenan EROĞLU
“Yine yanlış yapılıyor
Hayatları yanlış, tüm kararları yanlış.
Yine en büyük yanlışı yapılıyor.
Bunların hayatı hep yanlışlarla geçecek.
Bize de bunların yanlışlarını düzeltmek düşecek.
Olurmu kardeşim,
Doğu Akdeniz’de Petrol.
Karabağ’da savaş.
Karadeniz’de doğalgaz ve siz.
Güldürmeyin.
Alay konusu oluyorsunuz.
Olacak iş mi?
Doğu Akdeniz’de ne işimiz var?
Karabağ’da ne işimiz var?
Bizim Libya’da ne işimiz var diye daha önce söylemiştim.
Sakin sakin oturup her şeyi eleştirmek varken
Bir yanda Petrol,
Diğer yanda doğalgaz,
Yunanistan’la problem,
Fransa ile söz düellosu.
Güldürmeyin insanı.
Madara oluyorsunuz. Ülkeyi de madara ediyorsunuz.
Zaten tek parti döneminde o Karadeniz bölgesinde arama yapma sinyalleri zaten verilmiş.
Siz neyin bayramını yapıyorsunuz?
Sizin yanlışınız işte bütün bunlar.
Neden şimdi durup dururken neden bunu bulup ilan ettiniz.
Neden Azerbaycan’da Ermenilere karşısınız.
Neden, Doğu Akdeniz’de dünyaya meydan okuyorsunuz.
Hem de bize sormadan.
Daha yerli oto, Ayasofya konusunu hazmedememişken bir de bunlar çıktı şimdi.”
…
Görüldüğü gibi son günlerde bizim halkından kopuk ve batı karşısında eziklerimiz konuşurlar da konuşurlar. Tabi bu arada memlekette herkes Doğalgaz, Doğu Akdeniz, Kafkaslar uzmanı oldu.
Adam Facebook, Twitter ve Instagram’ı çok yakından ve titizlikle takip ediyor olmalı. Sosyal medya yalanlarından iki grafik ve birkaç yazı okuyor, oluyor doğalgaz profesörü. Oluyor Doğu Akdeniz, Petrol, Kafkaslar uzmanı kesiliyor. Tahsiline de bakmıyor. Mesleğine de bakmıyor. Atıyor da atıyor, tutuyor da tutuyor. Akıl veriyor, yön veriyor. Ve istisnasız her şeye yanlış diyor, geç kalmış bir hareket diyor.
Hep hata diyor.
Aynı akşam birkaç da muhalif haber kanallarını ve Küresel sermayenin kanalını izledi mi ilim-bilgi derecesi artıyor ve de artıyor.
Ne ala ne ala artık uzmandan öte süper uzman olundu mu? Gerisi hem kolay hem de artık konuşur da konuşur.
Eş dost ortamlarında konuşmak için yeterli birikime ulaşmış oluyor.
Allame oldu ya artık.
Öyle konuşuyor ki bıraksan tek başına Büyük Okyanus’a sondaj vuracak seviyeye geldi.
Ardında da her şeyi bilen edasıyla, esrarengiz bilgiler sahibi edasıyla ağzındaki o can alıcı cümleyi sarf edebilir. “Böyük oyunlar oynanıyor, çok büyük”.
Tabi bu büyük oyunu oynayan asla biz değilizdir.
Hep dışımızdakiler, hep güçlü batıdır.
O “büyük oyunun” içeriğini de asla söylemezler. O bilgileri esrarengiz bir şeyler biliyormuş gibi, istihza ile dudaklarını eğip bükerek ima ederler.
Akılları sıra uyarı yapıyorlar gerçekten devleti milleti düşünüyorlarmış gibi, “büyük oyunlar oynanıyor” derken “çok dikkatli ol”. “onlar büyük devletler ve oyunları da çok büyük olur” , “biz ne yapabiliriz ki?”. “Batı karşısında ve batının büyük oyunu karşısında biz kimiz ki, hükümetimiz kim ki. Mutlaka bizi ezer geçerler.” Demek istiyor.
Yani aba altından sopa gösteriyor. “Bırak öyle Doğu Akdeniz’de arama yapmayı, Karadeniz’de gaz maz bulmayı. Arama bile. Bulsan bile buldum deme. Sonra bunların düşünceleri “batı ne der” düşüncesine ipotekli olduğu için. Bırak Doğu Akdeniz’de araştırma gemisi bulundurmayı, kayık bile gezdirme. Azerbaycan konusuna karışma Ermenistan’a karşı çıkmak bize mi düşmüş. Bırak bu işleri. Otur oturduğun yerde”.
Bizim ezik okumuşların mantığı işte sadece böyle çalışır.
Yalnız burada “bizim ezik okumuşlar” derken sadece “Batıcı Liberalistleri” değil bunlarla birlikte “Ulusalcı Kemalistleri”, “Sağcı Solcu” eziklik içinde olan 1970’li yıllarda kalmış ve kendini hala milliyetçi sananlar da bu guruba dâhildir.
Hatta bunların vatanı milleti sevdikleri de şüphelidir. Seven adam çalışır çabalar gayret eder, yapıcı, tamir edici olur. Ama bunlar ne yapıyor, sürekli tenkid, sürekli yıkıcılık, bozuculuk, çözücülük.
Sonra az biraz bilgi sahibi oldum sananlar devam ederler. “Dünyada 7 büyük petrol-doğalgaz şirketinden habersiz bir yerde petrol veya doğalgaz çıkarmaya kalkarsanız ananızı bellerler!” Duydunuz mu, anamızı bellerlermiş.
“Bu şirketler: British Petroleum, Shell, Mobil, Exxon, Gulf, Texaco ve Chevron.”
“Birçok ülkenin iç ve dış politikasını bu şirketler belirliyor.”
“Ülkelerde yaptırdıkları darbe, suikast ve hükümet devirme faaliyetlerinin haddi hesabı yok!”
(Not: Bu konular Mustafa Güldağ’ın İŞGAL kitabında konunun ürpertici arka planını isim isim yer yer kaynaklarla anlatılıyor. Temmuz 2020)
Ardından devam ederler: “Petrol ve doğalgaz çıkarmak için ileri teknoloji de sadece bunlarda”.
“Başka devletlerin sondaj ve çıkarma teknolojisi yapıp kurmasına izin vermiyorlar”.
Tabi bize de izin vermezler. Bütün bunları siz nasıl düşünmez ihmal edersiniz. Bakın sizin ananızı bellerler.
Bizim ezikler işte böyle, önce “hayırlı olsun sevindik” dedikten sonra şuuraltına biriktirdikleri ve yer yer kullandıkları ne kadar olumsuzluk örneği şüphe, eleştiri ve endişeleri varsa sıralarlar. Sonra da derler ki “böyle bir gelişmeye kimse karşı çıkmaz”. “Karşı çıkan biri varsa gösterin birlikte cevabını verelim.”
Hatta ardından da “Ama lakin ve fakat diyerek girerler cümleye, geçtiğimiz 20 senede 20 kez doğalgaz bulunmuş da. Onlar nereye gitmiş de, her seferinde buluyorlar, bulduk diyorlar ardından seçime gidiyorlar.”
Demeyi bir marifet sayarlar. Böyle söyleyince ne elde ediliyorsa?
Hatta “Bu bulunduğu iddia edilen doğalgazın, Akdeniz’de sondaj yapmanın, Karabağ’da Azerbaycan’ın yanında olmanın fakir fukaraya ne faydası olacak?” derler. “Bu Akdeniz’de sondaj yapmanın, Karadeniz’de Gaz bulmanın Karabağ konusunda Azerbaycan’ın yanında olmanın salgın dolayısı ile işinden olanlara ne faydası olacak?”
“Bu doğalgazın çevreye zararı hesap edildi mi?”,
“Bu doğalgaz ıslak, nasıl kurutulacak?”.
“Bu doğalgaz kiminle ortak çıkartılıyor kimler, hangi yabancı şirketler ortak?”,
“Bu doğalgaz hangi gemiyle taşınacak?” vs. vs. Bu cümleler uzar gider. Sanki gerçekten devleti milleti, fakir fukarayı düşünüyorlar. Sanki gerçekten çevreyi, çevre kirliliğini düşünüyorlar. Alakası yok, tabi.
Şu cehalet cümlelerine bakar mısınız?
Biri Çıkmış, “Kaç Metre Derinlikte” Diyor.
Bir Diğeri, “Karadeniz, Akdeniz Gibi Durgun Değildir, Dalgalı Denizde O Doğalgazı Çıkartmak Çok Masraflı Olur” Diyor.
İnsanı Doğalgaz Bulduğuna Bulacağına Pişman Ederler.
Karabağ konusunda da “çok çok dikkatli olmak lazım. Aman ha!. Ermenistan’ın arkasında koskoca Rusya var. Karabağ’ı Azerbaycan’a yedirmez. Şimdilik belki ses çıkarmıyor ama masa başına oturunca görürüz ne tavizler vermek durumunda kalınır.”
Açıkça Ermenistan’ı desteklediklerini söyleyemeyince dolaylı yollardan ima ediyorlar.
Aslında “eğer Doğu Akdeniz’de petrol veya Karadeniz’de gaz bulma ihtimali varsa dahi Türkiye bu sevdadan vaz geçmeli. Koskoca Fransa ile karşı karşıya mı geleceğiz.” Derler.
Şaka değil, gerçekten söylemler tam da bu. Geçtiğimiz yıllarda, CHP’nin ekonomi alanında bir numarası olarak takdim edilen Selin Sayek Böke bir tv kanalında, açıklama Yapıyor: “Varsa, o kaynak Türkiye’ye kalkınma getirir mi’ sorusunun yanıtı ‘Hayır’ olduğu için endişeliyim!” Diyor. Halk TV’deki sunucu da, Selin Hanım’a gaz veriyor..
“Doğalgazın bulunup bulunmadığı kesin değil de.. Bulunmuş olsa bile, 10 yıl daha, biz aynı fiyattan doğalgaz tüketeceğiz. Fiyatta değişiklik olmayacak.”
“Hatta bir miktar fiyat artacak bile. Çünkü o doğalgazı çıkartmak için yatırım yapmamız gerekir. Bu yatırım da, fiyatların yükselmesine sebep olur! ”CHP’nin büyük ekonomisti Selin Hanım da, kafası ile işaretler yapıp, bu yorumu doğruluyor. Bir defa insan düşünmeden edemiyor; “Allah korusun, bunlar bu ülkede yönetime falan gelecek olsa”.
…
Bir de sureti haktan gibi cümle ve düşünceleri daha da sıralamaya devam ederek asıl konuya girerler. “Ben bunlara güvenmem, bunların işleri güçleri yalan, bunlar gidici de bunlar son çırpınışlarıdır. Bu bulunduğunu iddia ettikleri ve bulacaklarını iddia edecekleri petrol ve doğalgaz da hatta Karabağ’daki savaşta bunları asla kurtaramaz” diyerek, konuyu doğalgaz cephesinden alışageldikleri gibi hemen siyasete geçiverirler.
Aslında bunların tamamının kafaları batıya ipotekli ama solcu görünümlü, ama sağcı görünümlü, ama milliyetçi görünümlüler. Kafa aynı kafa. Oda tv ne derse ertesi günü bülbül gibi aynı şarkıyı şakılayıp duruyorlar.
Yahu bu cümleleri sıralayanlar, sıraladıkları cümleleri vecd içinde tekrarlamaktan zevk alıyorlar ve bu söylediklerine de elbet inanıyorlar.
Yalnız anlamadıkları bir şey var, sadece cehaletlerini ortaya koyuyorlar.
Bu ezik kafa yerli otomobil prototipini (örnek olarak yaptırılan model) görünce de “nerede bunun kapı kolu” demişler, hatta “nerede fabrika nerde” diye feryat etmişlerdir. Asgari bilgi ve kültürden yoksun bu ezik batıcıların en büyük ve tek özellikleri “ bu yolla cehaletlerini ortaya koymaları ve cehaletlerinin farkında olmamalarıdır”.
…
Not: Bu yazının hazırlanmasında Sosyal Medya’dan faydalanılmıştır.