DOLAR 32,4134 % 0.17
EURO 35,0097 % -0.26
STERLIN 41,1891 % 0.4
FRANG 35,9350 % 0.18
ALTIN 2.324,34 % 0,17
BITCOIN 2.295.388 1.624

İÇİMDEN GEÇEN GÜNLER

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
İÇİMDEN GEÇEN GÜNLER

İÇİMDEN GEÇEN GÜNLER

Halim KAYA

İsmail Kara okumak Oğlum Dr. Hüseyin Alperen sayesinde bizde de bir alışkanlık oldu. Özellikle İsmail Kara’nın yazdığı hatırat ve günlükler merakımı celbetmeye başladı. Oğlum Hüseyin Alperen, İsmail Kara’nın “İçimden Geçen Günler” adlı bu kitabını okurken bana kitaptan İskilipli Atıf Hoca ve Necip Fazıl Kısakürek hakkında aktardığı bilgi yıllar önce her ikisini de az çok okumuş ve haklarında bir kanaat edinmiş biri olarak benim dikkatimi çekti. Hemen sipariş verdim ve okumaya başladım. İsmail Kara benim doğruyu yazan, doğruyu söyleyen birisi olarak takdirimi kazanmış, nasıl oldu ise güven duymaya başladığım bir yazar. Kendisine ve mensubu olduğu fikriyata, camiaya insanları inandırmak, taraftar toplamak için yazdıklarını yalan yanlış yazacak, söylediklerini eğip bükecek ve “ruhani olsun” diye yazdıklarına ve söylediklerine olmayan maneviyatı yükleyecek birisi değildir.

İsmail Kara’nın “İçimden Geçen Günler” adlı bu kitabı Ekim 2022 tarihinde Dergâh Yayınlarından 1. Baskısını yapmış. Kitap dört Bölümden oluşuyor. Birinci Bölüm “Görmek Bilmek Anlamak” başlığı altında “O Abdesti Kanla Almak”, “Müslüman Kadın’ın Özgünlüğü mü, Özgürlüğü mü?”, “Türkçe İbadet Politikaları Kültürsüzleştirmenin Etkili Bir Vasıtası Mı?”, “Mutaassıp Bir Ailenin Kızı Olmak … Yahut Taassup Müsbet Bir kelime-Kavram Olabilir mi?”, mahzun Bir Cuma Gününden Diri Okuma Notları” alt başlıklarından, İkinci Bölüm “Tarih Bizim Neyimiz Olur” başlığı altında “Tarih Olmak, Tarihte Kalmak, Tarihten Mesul Olmak”, “Rüya Delil Olur mu? Yahut Tarihi Sadece Hissiyat Hamaset Üzerinden Kurmak”, “Hırka-ı Sadet Dairesi ve Emanât-ı Mukaddese Devr-i Cumhuriyet’te ‘Mahram’ mi Olmuştu?”, “Tarih Bizim Neyimiz Olur? Yahut Divitçioğlu’nun Tarihe Dahil Oluş Tarzı” alt başlıklarından, Üçüncü Bölüm ise “Mekanlar ve İnsanlar Arasında” başlığı altında “Kısa Bir Günün Hoş Tesadüfleri”, “Sahaflar Arasında Geştügüzar”,  “Yoktur Elimimden Şu Sağır Kubbede Bir İz”, “Süheyl Ünver’in 1962 Yılı Üsküdar’ında Zevkli Ramazan Temaşaları” alt başlıklardan oluşmakta, Dördüncü Bölüm de “Kitaplarla Hemhal Olmak” başlığı altında “Diyanet İslam Ansiklopedisi’ne Dair Perakende Birkaç Mühim Not”, “Dergah’ın İlk Sayısı Çıkarken” , “Türkleri Çağdaş İslam Düşüncesinden Kim tavsiye Etti”, “Kar Tahassüsleri…”, “Kitap, Evet Daima Kitap, Her Zaman Kitap…” alt başlıklarından oluşmakta ancak her alt başlık da kendi içinde alt başlıklarla ayrılmaktadır. İsmail Kara her ne kadar günlük yazmadığını ifade etse de günlük şeklinde yazdığı zaman içinde gelişip zenginleşmiş yazılarından oluşmakta ve 347 sayfalık kitap her yazının konusunu ilgilendiren resim ve başka görsellerle desteklenmektedir.

İsmail Kara’dan daha önceden kanaat oluşturmuş olduğumuz yabancı bütün arkeologlar hırsızdır, 18. yy.dan sonra Osmanlı ülkesinde kazı yaptıkları alanlardan çıkan tarihi eserleri kendi ülkelerine kaçırıyorlar düşüncemizi destekler açıklamalarının yanında aynı arkeologların birer ajan olduğunu ve bu arkeologların aynı zamanda, tasavvuf (S:14) ve İslam mezhepleri ile de ilgilendiklerini anlıyoruz. Louis Massingnon’un Kamil Akdik’e istif ettirdiği Hallac’ı Mansur’a ait sözün Arapça metni “Rek’atâni fi’l-ışk lâ-yasıhhu vudûuhumâ illa bi’d-dem” olan cümlenin Türkçesi “Abdesti kan dışında bir şeyle asla sahih olmayacak aşk (yolun)da iki rekât namaz ” (S:17) Ancak Louis Massingnon bu metni 1908 de yazdırmış, hem de İstanbul’da. Yaşar Nuri Öztürk’ün Hallac’ı Mansur’un Kitabu’t Tavâsin Tercümesinde başka bir Hallac’ı Mansur kitabı yazan Louis Massingnon’a meydan okuduğu kitap diyor İsmail Kara. 

İsmail Kara “Müslüman Kadın” başlıklı yazısında tesettürün moda olmasından, 1918 yılından günümüze gelene kadar kapanmanın şekil değiştirdiğinden bahsederken vermiş olduğu karikatürden (S:31) şu sonucu da çıkarmak gerekir; kadınlarımız kıyafetlerine müdahale edilmediği dönemlerde zamanın şartların uyan kıyafete doğru yönelirken-karikatürdeki 1918-1928 yıllarını gösteren karikatür- kıyafetler müdahale edildiği-şapka kanunu gibi çıkarılan bir kanun ile olmasa da uygulamada zaman zaman kılık kıyafete müdahalelerin olduğu 1938-1945 yıllarına ait karikatürler- bu uygulamaya tepki olarak değerlendirilebilecek zamana denk delen Demokrat Parti iktidarı zamanında-1952 ve ? karikatürleri- eskiye dönüş veya tepki olarak ilk 19118 yılındaki karikatüre benzer bir örtünüşe dönmüştür. Dayatma tepki ile karşılaşmakta ve değiştirilmek istene duruma daha şiddetli sahip çıkmaya sevk etmektedir.

Yaşar Nuri Öztürk’ün 28 Şubat sürecinde ordu mensuplarına verdiği Türkçe ibadet konusundaki konferans metnine ait bir broşür üzerinden Yaşar Nuri Öztürk’ün Türkçe ibadet hususunda tam da 28 Şubat sürecini uygulama zamanı olduğunu söylediğini ifade etmektedir. (S:41-52) Yaşar Nuri Öztürk de biliyormuştur ki, hiçbir metnin yazıldığı asıl dilden başka bir dile çevrilmesi, tercümesi mümkün değildir. Başka dile çevrilen dilde oluşturulan metin asıl dildeki metnin yaklaşık manası, yada tefsiri olur, kendisi olmaz. Şüpheli şeylerden uzak durmak gerekir. İmamı Azamın fetvası da öğrenene kadardır. Zaruret halinde ibadeti terk etmektense meal ile bir müddet yetinilebileceği yönündedir. Amma en kısa sürede aslının öğrenilmesi gerekmektedir. Hem iki gün eşit olan Müslüman aldanmıştır buyuruyor Hz. Peygamber. Her gün kendimizi geliştireceğiz.

İsmail kara 53.cü sayfadan 75. Sayfaya kadar bir lügatçi gibi “Taassup, Mutaassıp” kelimelerinin anlam kaymasını, menfi anlamda kullanılacak şekilde değiştiğini ancak Taassup kelimesinin müsbet bir manasının da olduğunu fakat 19. Ve 20 yüzyıllarda basılmış sözlüklerde buna pek dikkat edilmediğini örnekler vererek ortaya koymakta, Cumhuriyet döneminde ise tek manaya indirgenerek sadece “bağnazlık” anlamında karalamak için kullanıldığını detaylıca anlatmaktadır. Taassup kelimesinin sebat etmek, devam etmek, devamlılık göstermek, gayret etmek gibi manalarının da olduğunu öğreniyoruz.

İslamcıların Türkiye’nin Daru’l Harp olduğu ve Daru’l Harp olan ülkede Cuma namazı kılınmaz inançlarından ayrıldığını ifade eden İsmail Kara bunların dış kaynaklı yönlendirme ve ideolojik inançlar olduğunu, bu fikirleri savunan İslamcıların “O zamanlar kılıcı o kadar keskin olan sert ve katı arkadaşların daha sonra nasıl kolaylıkla liberalizme, demokrasi havariliğine, bir ararda yaşama edebiyatına, Özalcılığa, sekülarizme, liberal Adil Düzen’e, sistemperverliğe, postmodernizme, savrulmalarını da” (S:82-84) gördüğünü ima ederken aslında söylemek istediği kökü ve geleneği olmayan siyasal İslamcı akım yel gibi savrularak yine yabancı yine köksüz fikirlerin peşine düşmüşlerdir. Bizde üniversite yıllarımızda İslami bir eğitimi olmayan ancak 12 Eylül darbecilerinin pompaladığı “Ilımlı İslam” anlayışından dolayı artan dini akımlar sırasında komünizmden dönmüş ve zücaciyeci dükkanına girmiş fil gibi 14 asırlık İslam geleneğini kırıp dökenlere zaman zaman yanlış düşündüklerini söylediğimiz fikirlerini bir ay sonra gelerek sen bunu nereden biliyordun bak burada senin dediğin gibi yazmışlar diyerek kendi yayınladıkları dergilerinin -arada bir isabet ettirdiği- doğruları göstererek artık yeni fikri savunmaya başladıklarını ifade edenleri de görmüştük.

Mahsun Bir Cuma Gününden Diri Okuma Notları” (S:76-96) başlıklı yazısını okurken Hz. Ali geldi aklıma. Hani bir sabah Şeytan Hz. Ali’yi gafletle uykudan uyandırmayıp sabah namazını geçirtir ya. Hz. Ali bir kalkar namaz geçmiş o gün akşama kadar nafile kılar Allah’tan af diler. En sonunda şeytan ben bundan sonra sana ilişmeyeceğim çünkü bir vakit namazına engel olduk bir günü ibadetle geçirdin diyerek Hz. Aliye ilişmemem kararı alır. İşte bu durum da İsmail Kara’nın Hz. Ali vari bir davranışını aksettiriyor. Korona’dan dolayı Cuma Namazına gidemeyen İsmail Kara bu açığı kapatacak bir vesile arıyor. Hele bir Sahihi Buhari Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi anlatışı var İsmail Kara’nın hadislerle fıkhi bilgiler de veren bir Hadisi Şerif kitabından değil de sanki bir Türkçe lügat ya da bir edebiyat kitabından bahsediyor sanırsınız. İnsan bu kısmı okurken hem imla dersi alıyor, hem de yeni kelimeler öğrenirken o kelimelerin anlam derinliklerini, kelime öğrenmekten daha ileri bir ilim talim ediyor. Seçip anlattığı mevzuları bir birine bağlarken ve yapısından bahsettiği kelimeleri birbirine ularken öyle bir akıcılık ve anlam yumağı oluşturuyor ki haz almak için tekrar tekrar okumaya itiyor kariyi.

Hüseyin Hilmi Işık’ın İsmail Kara 1969 yılında İstanbul İmam Hatip Okulunda okurken Yılmaz Öztuna’nın “Türkiye Tarihi” adlı (S:100) tarih kitabının ilk 11 cildini hatalı bulup öğrencilere yasaklaması,  hatasız gördüğü 12 cildini almalarını tavsiye etmesi, öğrencileri yanlış ve zararlı bilgiden korumanın kesin ve en etkili yoludur; Okumayı Yasaklamak, o bilgiler ulaşmayı engellemek. Biz de 1976-1984 yılları arasında okuduğumuz Bafra İmam Hatip Lisesinde Sivaslı bir meslek dersleri hocası Hüseyin Hilmi Işık’ın yazdığı “Tam İlmihal Saadeti Ebedi” kitabı hakkında buna benzer cümleler sarf etmiş ve onu fetvalarına itibar edilmeyeceğini söylemişti. Tabi biz kitabının zararlı kısmından değil de Damadı Enver Ören’in İhlas Finans adlı Kar Ortaklığı sistemine dayalı mevduat toplama işlerinden zarar gördük. Eğer bu iflas ticari kuralların gereği ise bir diyeceğim yok. Ancak 7-8 milyar doları helikopter ile Amerika’ya kaçırmış ise iflas işleminde hile ve sahtekârlık var ise onu Allah’a havale ediyorum. İlahi huzurda hesaplaşacağız.

İsmail Kara, “Rüya delil olur mu?” Rüya ile amel edilir mi edilmez mi (S:113) konusunu anlattığı bölümde İskilipli Atıf’ın Peygamber Efendimiz rüyasında görerek şapka kanununa muhalefetten tutuklu olduğu cezaevinde savunmasını yazmaktan vazgeçmesi ve akabinde savunma yapmadan idama mahkûm edilmesini anlatan Necip Fazıldan söz konusu anlatıdan uzun bir iktibas yapar ancak Necip Fazılın metinde kitapçı Raif Karadeniz olarak zikrettiği isim bile yanlıştır. İsmail Kara bu ismi tashih ederek “Doğrusu herhalde Ekrem Karadeniz veya Raif Yelkenci olmalıdır.” (S:117) diyerek 6. Numaralı dip notla düzeltmeye çalışmıştır. Necip Fazıl’ın İskilipli Atıf Efendi şapka kanununa muhalefetten tutuklu iken Tahirü’l-Mevlevi ile birlikte cezaevinde aynı koğuşta kalmışlar dediği ancak Tahirü’l-Mevlevi’nin hatıratından kalan kişinin Suudu’l-Mevlevi (Ebusuudoğlu) (S:120) olduğu anlaşılmaktadır. İsmail Kara 11 Ekim 1988 tarihinde Edebiyat Fakültesinde Divan Edebiyatı doktoru A. Atilla Şentürk’ün elinde Tahirü’l-Mevlevi’nin o zaman henüz basılmamış kendi el yazması hatıratının olduğunu öğrenir. Necip Fazıl “Son Devrin Din Mazlumları” kitabında yazdığı İskilipli Atıf’ın idamıyla ve savunma yapmamasına sebep olan Hz. Peygamberi gördüğü rüya ile ilgili bir şeyler okumak için bu hatıratı okumak ister. A. Atilla Şentürk’ten incelemesi için müsaade alır ve mesai bitene kadar A. Atilla Şentürk’ün odasında inceler. Mesai bitmiş ancak hatıratı inceleme bitmeyince tamamını incelemek istediğini belirtir. A. Atilla Şentürk hocaya müsaade eder ve İsmail Kara daha uzun bir zamanda 27 sayfa not alarak Tahirü’l-Mevlevi’nin hatıratını inceler. İsmail Kara’da hatırattaki incelemesi sonucu kanaati “Sayfalar bitti fakat müellifin Atıf Efendi ile ve başka zevatla birlikte şahit olduğu İstiklal Mahkemelerinin bütün safahatının anlatıldığı hatıratta Necip Fazıl’ın aktardığı ile uyuşan bir bilgi, hatta yakın düşen bir ima bile yoktu. Dahası eserde verilen bilgiler ters istikamete doğru akıyordu.” (S:119) olur. Ancak hemen peşine Necip fazıl’ın anlattıklarına zıt Tahirü’l-Mevlevi’nin hatıratından aktardığı pasajda Atıf Efendinin 8-10 sayfa savunma yazdığı ve Mahkemede Reise okuduğunu (S:120) ve hükmü reise bıraktığını yazmıştır. İstiklal mahkemesi tutanaklarının bu gün yayınlandığını ve Necip Fazıl’ın anlattıklarının aksine Atıf Efendinin savunmasının Mahkeme dosyasında mevcut olduğu hatta çapraz sorulara da cevap vererek savunmasını daha da pekiştirdiğini İsmail Kara’nın anlatımından anlıyoruz. Necip Fazıl’ın anlattığı hususlardan sadece Atıf Efendi ile ilgili olan mı sorunludur. Hayır. Necip Fazıl’ın Abdulhakim Arvasi’nin defni ile anlattıkları da sorunludur. Şöyle ki Necip Fazıl kapıya bir aksakalının gelip cenazeyi Bağlum’a defnetmelerini söylediği şeklindeki ifadeyi Abdulhakim Arvasi ailesi ve cenazede bulunanlar yanlışlaşmaktadırlar. Bağlum’a defin fikrini merhumun oğlunun söylediğini böyle bir olayın cereyan etmediğini Necip fazıl’ın bunu “ruhaniyetli olsun diye uydurdum” (S:125)dediğini de ifade etmektedirler.

İskilipli Atıf Efendinin Şapkaya muhalefet ile suçlanmasındaki mahkeme safhasıyla ilgili gariplikler Necip Fazıl’ın anlattığı uydurma hikâyelerle bitiyor mu sanıyorsunuz. Bitmiyor. İsmail Kara göre Atıf Efendinin hakkında kürek cezası istenilen savunmasındaki beş suçlamaya yaptığı savunmadan sonra Savcının talebi savunmada geçen ve atfedilen suçlardan bir tanesini öne çıkarıyor. İskilipli Atıf Hocanın şapka Kanunundan önce 1340 yılında yazdığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka”  adlı kitabın men edilerek neşri hükümet tarafından yasaklandığı kendisine tebliğ edildikten sonra bila bedel ve el altından elinde kalan kitapları Rize ve Giresun gibi isyan bölgelerine göndermeye dönüşmüştür. İskilipli Atıf Hoca bin üç yüz kusur kitabı 4 Teşrinievvel 1341 (4 Ekim 1925) de polis müdüriyetine teslim ettiğini ve elinde hiç kitap kalmadığını ifadesinde söylemektedir. Ancak savcı Atıf Efendinin savunmasını dikkate almaz ve Ağustos 1925 tarihinde Rize’ye bu kitaplardan ikinci kere gönderdiğini iddia eder. İsmail Kara “İsnat edilen ve ancak kürek cezasına mesnet teşkil edebilen beş suçtan geride sadece ispat edilemeyen tek suç gerekçe gösterilerek en ağır ceza olan idam hükmü verilmiş ve bekletilmeden ve arşivde olan son arzularına dair talepleri (bunlar arsından devrin en üst iki yetkilisinden af ricası da var) yerine getirilmeden infaz edilmiştir” (S:127-136) diyerek mahkemedeki garabeti ve idama mahkûm bir adamın son arzusunun bile yerine getirilmediğini ifade etmektedir.

İsmail Kara 9 Nisan 2013 tarihinde iktisat tarihçisi Saim Çağrı Kocakaplan’la Dergah Yayınlarında Sencer Divitçioğlu’nun Tarihçiliği üzerine yaptıkları sohbette kendilerine “(yüksek) eğitim kurumlarının, ilim ve fikir adamlarının, sanatçıların Türkiye’yi taşıma kapasitesi olan derin meselelerinin olmayışı, çalıştıkları konularla kendileri, Türkiye ve dünya arasında kuvvetli ilişkiler kuramayışları” (S:154) gibi problem ettikleri konular hususunda olduğunu ifadeden sonra bunun sebeplerini de “Bir tür felsefe ve düşünce yahut iddia ve dava yokluğu… Derinlik ve kendilik arayışının kaybı… Belki de merkezin, merkez fikrinin kayboluşu… Memleketle irtibatın fikdanı…” (S:155) olarak sayarak idealsiz ve davasız aydınların devlete, millete, kültüre yabancılaşması, kedisi olamadığı gibi derinlikli düşünmeyi becerememesi dolayısıyla da mensubiyet hissettikleri fikri akımlardaki kayırmacılık ile kalitesiz aydınların akademide söz sahibi olmalarına bağlar. 

İsmail Kara yazdığı kitaplar ile geleceğe yönelik Tarihi Belge ya da Tarihi Evrak üreten özel bir birim gibi çalışıyor. Onun belge ve evrakları kitapları vasıtasıyla oluşturduğu ömrünün buyunca ki belgeler haricinde ömrünün önü elli yıl ve ömrünün sonundaki elli yıllık dönem arasında ki bir zaman zarfını kayıt altına almış olarak geleceğe aktarmış olmaktadır. Bu oluşturulan belgeler de sadece o gün yapılan işlemleri anlatan soyut bir belge değil tarih açıdan, sosyolojik ve kültürel olarak da az çok yorumlanmış, şahit olan İsmail Kara tarafından tasnif edilerek bir takım işlemlere de tutulmuş bir evrak olmaktadır.

İsmail Kara, kitabında Sencer Divitçioğlu’nun yazdığı ATÜT (S:154)’ndan sonra Bursa Yüksek İslam Enstitüsünün Geçit Köyündeki yanlış hatırlamıyorsam 1984-1994 yılları arasında Fethiye diye de anılan yerdeki açılışına katılışını, Süleyman Uludağ, Mikail bayram hocalar ile sohbet ve hatıralarını (S:177-182), İstanbul’un Meşhur sahafları ve gezdiği illerimizde ve ülkelerde karşılaştığı sahaf çarşılarıyla ilgili hatıralarını (S:183-213), Mehmet Akif Ersoy’un kabrinde yapılan yenileme ve bu yenileme için çizildiği bilinen mimari planın kültür Bakanlığından kayboluşuna dair yazışmalar (S:214-225), nasıl ısrarcı bir takipçi olduğunu da gösteren Süheyl Ünver ve Üsküdar Camilerindeki Mahya ile ilgili Süheyl Ünver’in hazırladığı 325 sayılı defterden bahis (S:226-236)’i okuyoruz.

Bursa Uludağ Üniversitesinde okurken 1986 yılının son ayları ya da 1987 yılının ilk çeyrek ayları içersinde Türkiye Diyanet Vakfı Bursa Şubesinin Kitap Satış bürosunun dağıttığı İslam Ansiklopedisi ile ilgi anket formunu doldurarak dâhil olduğun ve “Ek 2” cildinin çıktığı ana kadar takip ederek 46. Cildini de aldığım Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi konusunda İsmail Kara üç farklı çalışmayı bir yazıda birleştirerek Türkiye’deki İslam Ansiklopedisi macerasını anlatmış. Bu Maceranın ilk mevzunu Milli Eğitim Bakanlığının Hollanda’da yayınlanmış olan “The Encyclopaedia of Islam” tercüme edilerek Türkiye ile alakalı maddeler de yazdırılarak eklenmiş ve “İslam Ansiklopedisi” basılmış, ancak basıldığı günden beri telif olmadığı yönünde yapılan eleştiriler ve İslam aleminin ihtiyacına cevap vermemesi ve müsteşriklerin görüşleri doğrultusunda yazılmış olması dolayısıyla farklı bir arayış başlamıştır. İkinci İslam Ansiklopedisi macerası Gazeteci Ergun Göze’nin fikir ve proje sahibi olarak başında olduğu ve Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç zamanında Diyanet Vakfı ile varılan anlaşma ile bir fasikül yayınlanan ancak akim kalan İslam Ansiklopedisi çıkarma çabaları. Üçüncüsü de yine Diyanet işleri Başkanlığı Diyanet Vakfı tarafından 44.Cilt ve 2 Ek Ciltle 46 cilde tamamlanan DİA Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. İsmail kara bu çalışmalara çok ısrar edilmesine rağmen iki sebepten dolayı katılmadığını ifade etmektedir. Bu sebeplerin birincisi İslam Ansiklopedisi yazar kadrosunun selefi meşrep olup tek tip İslam anlayışının hâkim olması ile kendisinin de Dergâh Yayınlarından çıkarmakta oldukları “İslami Bilgiler Ansiklopedisi”ne vakit ayırmak istemesini göstermektedir. İsmail Kara kitapta bazı maddelerin zamanın baskın anlayışına göre düzenlendiğini, hatta 15 Temmuzdan sonra bazı maddelerin yanlış anlamadımsa mesela “Said Nursi” gibi maddelerin değiştirildiğini ima etmektedir. (S:239-252) Ben buna ilaveten şunu da söyleyeyim. Ek2.cildi aldıktan yaklaşın 2 yıl sonra Ondokuz Mayıs Üniversitesinde Tarih Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu Hoca ile telefonda sohbet ederken bana ikinci cildin yeniden basılacağını, tarihçiler olarak “Kürt” maddesine itiraz ettiklerini söyledi. Çünkü DİA’nın “Kürt” maddesi yazıldığı sırada “Çözüm Süreci” diye bir durum söz konusuydu ve madde terör örgütü PKK’yı şirin gösterecek şekilde yazılmıştı. Nitekim daha sonra Ek2 cildinin aldığım bu versiyonunu götürüp yeni versiyon “Kürt” maddesi içeriği ile basılmış Ek2’yi aldım. Yeni versiyon “Kürt” maddesi yazılırken hükümet “Çözüm Süreci”ni bitirmiş ve MHP ile de “Cumhur İttifakı”nı oluşturarak “Hendek Operasyonları” altında PKK’yı şehirlerden temizleme çabasındaydı.

27 yıl CHP’den milletvekilliği yapmış Abdulhakim Arvasi’nin amcazadesi ve damadı İbrahim Arvas üç dönem yaklaşık 15 sene kendini gizlemek için mecliste hiç konuşmamış ve hiçbir önerge vermemiştir.  İsmail Kara bunu kendisini koruma güdüsüne vermektedir. Ancak yazar tek partili dönemi anlamak için hem Kürt ve hem de Nakşî olanların [aslında burada İnkılâplara karşı çıkanların demek daha uygun olacak] milletvekilliği ve kamu görevlerinde bulunmasını anlamak gerekir (S:290) diyor. Kürt ve Nakşî kişilerin üst düzey bürokraside görev almaları, milletvekilliği yapmaları dolayısıyla “tek partili yıllar için bugün olduğu gibi beylik ve tektip hükümler vermek herkesi çok yanıltıyor; onunla da kalmıyor tarihi bütün kuvvet ve zaaflarıyla kendi tarihimiz olmaktan çıkarıyor, ‘başkaları’nın tarihi yapıyor, başkaları üzerinden okunan bir geçmiş haline getiriyor.” (S:290) diyor İsmail Kara. Ancak İbrahim Arvas seyit olması hasebiyle Kürt değil Arap’tır. Nitekim Seyit Ahmet Arvasi bu hususu açıklayıcı olarak kendisinin Arap bir seyyit olarak Türk olduğunu ifade ederek dile getirmiştir.

II: Dünya Savaşı sırasından Mısır’ı ziyaret için Adana’ya gelen ABD Başkanı Rozvelt ve İngiliz Başvekili Çörçil o zamanın Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak paşadan Almanlarla savaşa girmemizi istemiş Mareşal Fevzi Çakmak da “bizden istediğiniz üç fırka askerle omuz omuza çarpışacak üç fırka İngiliz askerini getirirseniz ve bize yeni silahlar ve tanklar verirseniz harbe gireriz, dediklerimizi yapmazsanız biz de harbe iştirak etmeyiz.” (S:293) diyerek Çörçil’in dayatmasını bertaraf etmiş Türkiye II. Dünya Harbine girmemiştir. İsmail Kara bu konuyu ilk kez İsmet Özel’den duyduğunu, izini sürdüğünü ancak ilmi bir metne hala rastlamadığını, İbrahim Arvas’ın da bu konuyu kimin söylediğini yazmadığını, duyum ve rivayet olarak aktardığını ifade ediyor. İsmet İnönü’nün şerefine leke sürmemek için tarih kitaplarında işlenmediğini düşünüyor.

 İsmail Kara her ne kadar İbrahim Arvas bürokraside görev alan Kürtlerin devletten yana çıktıklarını ve “menhus ve melun Kürtçülükten” yakındığını söylese de on hatıratından “şark illerimizin eşraf ve ekâbiri memlekette ufak bir kâtipliğe tayin edildiği zaman memnun ve müftehir kalır. Bunu ifade ettiği mana ise büyüktür. Zira devlete en büyük itimadı besler ve onun hizmetine girmekle mübahat duyar. Aslında Türk olup da lisanını değiştiren bu muazzam kütleye [Kürtlere] kötü bir şey atfetmek günah ve vebaldir. Bendeniz Şemdinan kaymakamı iken Gerdi aşireti reisi Oğuz Bey’e sordum; bu ad Türk adıdır, sana nereden gelmiş? Cevaben dedi ki: !Bendeniz yirmibirinci Oğuz’um, bizdeki anane, baba kendi evladına kendi babasının ismini verir ve böylece müteselsilen devam eder.’ Maalesef Oğuz kabilesinden olan Oğuz Bey ise bir kelime Türkçe bilmiyordu. Amcası Kılıç Bey de öyle. Ve Koçbeyi kabilesinin reisi Mehmet Emin de böyle idi.” (S:298) aktarır.

“Türkleri çağdaş İslam Düşüncesinden Kim Tasfiye Etti?” İsmail Kara’nın “İçimden Geçen Günler” adlı kitabının en önemli başlıklarından birini oluşturmaktadır. İsmail Kara, Albert Habib Hourani’nin yazmış olduğu “Çağdaş Arap Düşüncesi” kitabını okuması ve Mustafa Kutlu ile de bazı fikir tedailerinde bulunması sonucunda vardığı kanaattir diyebiliriz. Konunun başlığında sorduğu sorunun gerekçesini de “[Oryantalizmin Ortadoğu Tarihçiliği] Bu vadide önemli bir isim.[olan Albert Habib Hourani] Bununla beraber kitabının adını elbette hususen ve tercihen ‘Arabic Thought in the Liberal Age’ olarak koyuyor; İslam’ı değil Arabı vurguluyor. Gerekçe, ele aldığı kişilerin Arapça yazmaları” (S:312) Albert Habib Hourani açısından şeklinde ifade ediyor. İsmail Kara, Albert Habib Hourani açısından gerekçesini ifade ettiği düşünceye karşı “Hikâyesini bildiğimiz bu tevcih, aslında yönlendirme, elbette hiç inandırıcı değil. Daha da önemlisi Osmanlıyı ve Türkleri merkezden hatta bütünüyle devreden çıkararak, paranteze alarak bir Çağdaş İslam Düşüncesi tarihinin yazılabileceğini ortaya koymaya, bunu yerleştirmeye çalışıyor.” (S:312) şeklinde kendi fikrini ifade ediyor. Ve “Hâlbuki kitabın ele aldığı kişilerin neredeyse tamamı Osmanlı tebaası/vatandaşı kişilerdi ve kahir ekseriyeti şu veya bu düzeyde Türkçe biliyordu. Hepsinin muhalif ve muvafık gözleri de İstanbul’a müteveccihti.”(S:312) diyerek zorlama bir Türk’ü ve Türkçeyi dışlama yapıldığını, ancak yazarın son baskılarda bunu görerek “Osmanlı tecrübesi katılmadan Ortadoğu tarihi yazılamayacağı” yönünde Önsözde itiraf etmek zorunda kaldığını da ifade ediyor. İtalyan bir yazarın “Türkleri yenmek yetmez, tarihlerini de yenmemiz gerekir” (S:310) dediğinden bahisle İsmail Kara Oryantalistlerin “Türkiye’yi ve modern dönem Osmanlı-İslam düşüncesini merkezden çıkarmak için elinden geleni usturuplu bir şekilde yapı”p (S:311) “[Türk] tarihlerini bizim istediğiz gibi yamamız ve onlara da bu şekilde kabul ettirmemiz gerekir” (S:311) fikrini uyguladıklarını ifade etmektedir.

İsmail Kara devamla “Türkiye’yi, Türk düşünürleri ve âlimlerini çağdaş İslam düşüncesi tarihi araştırmaları metinlerinden, bir siyasetin neticesi olarak ve bilerek tard eden bu oryantalist müelliflerin eserlerini çoğunlukla İslamcılıktan (bir kısmı radikal İslamcı) gelme kişilerin kurduğu ve yönettiği yayınevleri basıyor.” tespitini yapan İsmail Kara Mısır, Hindistan-İngiltere merkezli bir İslam Medeniyeti yaklaşımına daha sonra İran’ında dâhil olduğunu ve oryantalistler gibi düşünen yeni İslamcıların da Türkiye’yi dışladıklarını bunun da sebebinin “milliyetçiliği bulaşma korkusudur, milliyetçilikten uzaklaşma hevesidir” (S:315) diyerek farklı bir İslamcı olduğunu ortaya koyarken de yeni İslamcılar dediği kesimi başkalarının milliyetçiliğine/milliyetçilik tercihlerine teslim olmak olduğunu ve bu teslimiyetin de yersiz/yurtsuz kalmak/bırakılmakla neticelenen karanlık bir kuyuya çıktığı yönde uyarmaktadır. Kısaca Türkiye’yi Türkleri ve Türkçeyi İslam Medeniyet Tarihinden çıkarmak isteyenler İngiltere merkezli oryantalistler, İran asıllı yazarlar ve Türkiye’de yeni İslamcı tabir edilen siyasal ümmetçiliği kendisine fikir edinmiş aydın geçinenlerdir.

İsmail Kara kendi İslamcılık düşüncesinin seyrini “Beslendiğim kaynaklardan biri olarak İmam Hatip Okullarının, Yüksek İslam Enstitüleri ve İlahiyat Fakültelerinin kurucu fikirlerinden ve kurucu hocaların görüşlerinden çok erken yaşlarda şüphe etmeye başladım. Bir müddet sonra o çizgi ve Türkiye’deki İslamcılık düşüncesi hattı benim için bütünüyle tesahüp [sahiplenilecek] edilecek bir hat olmaktan ziyade tenkit ve tadil edilecek bir alan haline gelmişti.” (S:332) diyerek İslamcılık anlayışının Türkiye’deki İslamcılık akımını tenkit ve tadil edilmesi yönünde değiştiğini, ya da Türkiye’deki İslamcılık akımını hocalarından tevarüs ettiği şekliyle olduğu gibi kabul edemediğini ifadeye çalışmaktadır.İsmail Kara’nın “İçimden Geçen Günler” adlı bu kitabını okurken göreceksiniz fikrinin nasıl demlendiğini, bir konudaki zamana taşan araştırma ve bu araştırmalar için gösterdiği sabrı, konuyla ilgili ısrarcı bir belge takipçiliğini. Onun konuları ele alışı bir kitaplık, bir yazılık değildir. Ele aldığı konular ile ilgili ısrarcı takibi ömür boyu sürmektedir. Bazen yıllar önce bir kitabında başlı başına ele aldığı konu ile ilgili yeni ulaştığı ya da şahit olduğu bilgilerle her an ek yazılarına konu olur. Bulduğu her yeni belge kitapta yazdığı konunun olgunlaşmasını sağladığı gibi orijinal belgeler dayanan fikri değişimi ancak doğru yönde değişimi de görebilirsiniz. Kitabın dizaynı zaten bu belge takibini ve konunun olgunlaştırılmasını sergilediği gibi fikri değişimi de göstermektedir.

YORUM YAP

Abdülhamit Karaca 09.03.2023 / Yanıtla

Ismail Kara beyin yorucu ve titiz ve calismalarinin ürünü olan “icimden gecen günler” eseriyle bircok muglak ve yanlis bilgilerin gercek yüzünü ortaya cikmasinda gecen emekleri icin ve Halim Kaya beyin bunlarin bir özetini bizlere sunmasindan dolayi Allah onlara her iki dünyada da ecirlerini verecekdir insallah. TTK

Bağdar Caddesi Escorthamile pornobodrum escortbahis sitelerigaziantep escortgaziantep escortmaltepe escortbostancı escortanadolu yakası escortizmir escortdeneme bonusu veren sitelerhttps://www.tedxpenn.com/escort ankaraankara escorthttps://greenhousecraftfood.com/ataşehir escortbetperBetofficeMebbistrendyol indirim kodutipobetPusulabetCasibomstarzbet giriştipobetbetturkey twitterbetturkey girişvevobahisgobahisbetsatligobetistanbul escortslot siteleri https://en-iyi-10-slot-siteleri.comsekabetstarzbet adamsah.netbahis sitelerimarsbahiswinxbetbahis sitelericasino siteleriselçuksportsdeneme bonusuistanbul escortcasibomstarzbetpiabetstarzbet girişstarzbet girişbahsegelbahsegelklasbahisankara kombi servisiklasbahisbetebetbelugabahistipobetmariobetbetistmersin günlük kiralık evmarkajbetparibahisbetineceltabetmatadorbetgrandpashabetcasibomgobahisparmabetbettiltbetnisbetsatbetorspinligobetbetkanyonbetturkeyonwinsahabetrokubetmarsbahisextrabetikimisliwinxbetbahisalgorabetelexbetfunbahisartemisbetbetmatiksupertotobetoleybetbetlikekralbetperabetimajbetlimanbetsavoybetintobetdiscountcasinomostbetbetroadpiabetmeritkingholiganbetjasminbetasyabahisredwinbetkolikdiscountcasino7slotsmilanobetelitbahisorisbetxslotaresbetfavoribahispadisahbetnakitbahispolobetsekabetmatbetpalacebetmrbahistulipbetnorabahismilosbetrexbetjetbahisjojobetonbahissuperbetinbetexperbetperbahigopokerbetalordbahisvdcasinocasinovalebetonredpinupbahis1000baymaviakcebetnoktabetneyinebetturkeymariobetfavorisen1xbetBelge istemeyen bahis siteleribahiscomtipobetgrandbettingtruvabetbahiscasinotarafbetbahiscommariobetbetistmarkajbetbetinematadornetcasibombelugabahisbetebet1xbetasyabahiscasinovalediscountcasinoelexbetfavoribahisbahiscombahiscombelugabahisbelugabahisbetistbetistceltabetceltabetklasbahisklasbahismariobetmariobetrestbetrestbettarafbettarafbettipobettipobetcasibomcasibomcasibomcasibomstarzbetsahnebetlimanbetredwinmatadorbetmatadorbetbetkombetkomvenüsbethilbetjasminbetpiabetartemisbetmaltcasinoasyabahisbetorspinbettiltmarkajbetbetkombelugabahisrestbetbetper
escort Bağcılar escort Bahçelievler escort Bakırköy escort Bayrampaşa escort Beylikdüzü escort Güngören escort İstiklal escort Kadıköy escort Sultanbeyli escort Üsküdar escort Avsallar escort Mahmutlar escort Oba escort Mecidiyeköy escort Ölüdeniz escort Güllük escort Kültür escort Ataşehir escort Avcılar escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Adapazarı escort Yalıkavak escort güvenilir casino siteleri Yalova escort Muğla escort Aydın escort Çanakkale escort Balıkesir escort Tekirdağ escort Manisa escort Trabzon escort Kahramanmaraşescort Kütahya escort Osmaniye escort Sivas escort Tokat escort Çorum escort Yozgat escort Isparta escort Elazığ escort Ordu escort Edirne escort Erzincan escort Zonguldak escort Rize escort Uşak escort Kırşehir escort Erzurum escort Giresun escort Amasya escort Sinop escort Niğde escort Bolu escort Karaman escort Kırıkkale escort Bayburt escort Ardahan escort Gümüşhane escort Artvin escort Çankırı escort Bartın escort Sinop escort Bilecik escort Karabük escort Burdur escort Nevşehir escort Kıbrıs escort Kırklareli escort Kastamonu escort Düzce escort Aksaray escort Adıyaman escort Afyon escort Arnavutköy escort Bebek escort Beşiktaş escort Beykoz escort Beyoğlu escort Büyükçekmece escort Çatalca escort Çekmeköy escort Eyüpsultan escort Kağıthane escort Sancaktepe escort Sarıyer escort Şile escort Silivri escort Şişli escort Taksim escort Zeytinburnu escort Aliağa escort Balçova escort Bayındır escort Bayraklı escort Bergama escort Beydağ escort Bornova escort Buca escort Çeşme escort Çiğli escort Karşıyaka escort Fehiye escort Marmaris escort Gaziemir escort Dikili escort Menderes escort Menemen escort Torbalı escort Atakum escort Çerkezköy escort Yenişehir escort Bodrum escort Toroslar escort Tarsus escort Silifke escort Mezitli escort Erdemli escort Anamur escort Akdeniz escort Melikgazi escort Elbistan escort Lüleburgaz escort İzmit escort İlkadım escort Çorlu escort Battalgazi escort Yeşilyurt escort Milas escort Ceyhan escort Çukurova escort Kozan escort Sarıçam escort Seyhan escort Emirdağ escort Sandıklı escort Merzifon escort Suluova escort Taşova escort Altındağ escort Batıkent escort Çankaya escort Çubuk escort Etimesgut escort Haymana escort Kahramankazan escort Keçiören escort Kızılcahamam escort Mamak escort Polatlı escort Pursaklar escort Sincan escort Ulus escort Yenimahalle escort Aksu escort Alanya escort Belek escort Demre escort Döşemealtı escort Elmalı escort Finike escort Gazipaşa escort Kaş escort Kemer escort Kepez escort Konyaaltı escort Korkuteli escort Kumluca escort Lara escort Manavgat escort Muratpaşa escort Serik escort Side escort Didim escort Efeler escort Nazilli escort Söke escort Altıeylül escort Ayvalık escort Bandırma escort Bigadiç escort Burhaniye escort Dursunbey escort Edremit escort Erdek escort Gömeç escort Gönen escort Havran escort İvrindi escort Karesi escort Kepsut escort Susurluk escort Büyükorhan escort Gemlik escort Görükle escort Gürsu escort Harmancık escort İnegöl escort İznik escort Karacabeyescort Kestel escort Mudanya escort Mustafakemalpaşa escort Nilüfer escort Orhangazi escort Osmangazi escort Yıldırım escort Biga escort Çan escort Gelibolu escort Karahayıt escort Merkezefendi escort Pamukkale escort Keşan escort Aziziye escort Palandöken escort Yakutiye escort Odunpazarı escort Tepebaşı escort Araban escort İslahiye escort Karkamış escort Nizip escort Nurdağı escort Oğuzeli escort Şahinbeyescort Şehitkamil escort Yavuzeli escort Bulancak escort Espiye escort Görele escort Altınözü escort Arsuz escort Antakya escort Defne escort Dörtyol escort Erzin escort Hassa escort İskenderun escort Kırıkhan escort Kumlu escort Payas escort Reyhanlı escort Samandağ escort Eğirdir escort Yalvaç escort Foça escort Karabağlar escort Kemalpaşa escort Kiraz escort Kınık escort Konak escort Narlıdere escort Ödemiş escort Tire escort Urla escort Safranbolu escort Akhisar escort Alaşehir escort Kırkağaç escort Salihli escort Sarıgöl escort Şehzadeler escort Soma escort Turgutlu escort Yunusemre escort Akkışla escort Bünyan escort Develi escort Kocasinan escort Talas escort Yahyalı escort Gazimusağa escort Girne escort İskele escort Lefke escort Lefkoşa escort Başiskele escort Çayırova escort Darıca escort Afşin escort Dulkadiroğlu escort Göksun escort Onikişubat escort Türkoğlu escort Kızıltepe escort Mut escort Dalaman escort Gümbet escort Datça escort Kavaklıdere escort Köyceğiz escort Menteşe escort Turgutreis escort Ula escort Yatağan escort Fatsa escort Altınordu escort Ünye escort Düziçi escort Kadirli escort Ardeşen escort Akyazı escort Arifiye escort Erenler escort Geyve escort Hendek escort Karasu escort Kaynarca escort Sapanca escort Derince escort Dilovası escort Gebze escort Gölcük escort Kandıra escort Karamürsel escort Kartepe escort Körfez escort Akşehir escort Beyşehir escort Bosna escort Ereğli escort Karapınar escort Meram escort Selçuklu escort Gediz escort Simav escort Tavşanlı escort Doğanşehir escort Bafra escort Çarşamba escort Boyabat escort Kapaklı escort Süleymanpaşa escort Erbaa escort Niksar escort Turhal escort Akçaabat escort Of escort Ortahisar escort Yomra escort Armutlu escort Çiftlikköy escort Çınarcık escort Akdağmadeni escort Boğazlıyan escort Sarıyaka escort Sorgun escort Alaplı escort Çaycuma escort Devrek escort Ereğli escort Kilimli escort Kozlu escort