
Safter TANIK
“ ABD; 2008 Mortgage Krizi ile başlayan süreçte, tek egemen ülke olma vasfını yitirdi. Bu; daha öncesi olsa da, ulusalcılar-küreselciler olmak üzere iki grubu doğurdu.
Ulusalcılar; ABD’nin öncülük edeceği çok kutuplu yeni bir dünya düzeninin kurulması gerektiğini söylerken, küreselciler tek kutuplu dünya düzeninde ısrarcı oldu.
Finans-kapital; küreselcileri desteklemeye devam eder iken, tekno- kapital ulusalcıların yanında yer aldı.
Ulusalcıların adayı Trump, ABD başkanı olması ile çok kutuplu yeni dünya düzeni görevini üstlendi.
Siyasi-ekonomik-sosyal-kültürel verileri dikkate alındığında; ABD, yönetimdeki yozlaşma-siyasi çatışma, iflas eşiğine gelmiş ekonomi, hastalıklı toplum, sürekli beyin ithalini gerekli kılan eğitim-öğretim yapısı ile dünyadaki liderliğini sürdüremez. Bu görünümü ile Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne benzer bir özellik taşıyor. Bunun için de; Trump’ın, ülkesini toparlaması gerekiyor.
Trump’ın, yönetimde; devlette yeniden yapılanma, dışarda; toprak kazanımı, ticaret yollarının kontrolü, maliyede; doların küresel piyasada konumunu koruma, tasarruf, verimlilik, dış kaynak temini, bütçe-dış açığı azaltma, ekonomide; korumacı, üretim-istihdama dönük sanayi-teknolojik yatırım, iç güvenlikte; yasa dışı göçe önlem, göçmen kaçakçılığı ve uyuşturucu çeteler ile mücadele, sosyal-kültürel alanda; alt gelir grupların durumunda iyileştirilme, sağlık-eğitimde yeni düzenlemeye gidilmesi, ahlaki yozlaşmayı önleme vb. konuları içeren plan-programı var. Bu da; iktidara hazırlıklı geldiğini, arkasında bir güç ve aklın bulunduğunu gösteriyor.
Plan-programına bakıldığında; mevcut sistemi tasfiye ederek yeni bir sistem inşa etmeyi hedefliyor. Çin’in rol modeline karşı, bir rol model sunuyor. Bu; başta AB ülkeleri olmak üzere, birçok ülkenin siyasi-ekonomik-sosyal politikalarında bir değişikliği getirecektir.
Gelişigüzel değil, bir plan-program doğrultusunda karar alıyor.
Siyasetteki saldırgan tutumu;liderliğini kabul ettirme, muhatabı üzerinde baskı oluşturma, absürt açıklamaları ise; yöntemi, hedefini açıkça dile getirmesi ile ilgilidir. Bu;tepki-alaya almayı getirse bile, halkı nezdinde kabul gördüğü, idari tasfiyedede işini kolaylaştırdığı görülüyor.
Ülkeyi toparlamak,ABD’nin liderliğini sürdürmek gibi iki hedefi var.
Ülkesini kısa sürede toparlayamaz, dünyayaistediği gibi bir şekil veremez. Zira ABD’nin mevcut görünümü ve gücü, dünyadaki çok kutuplu yapı bunu mümkün kılmıyor.Tavrı dışında, böyle bir yol haritası da yok. “.
Gazze’de ateşkesin sağlanmasındaki rolü ile başlangıç yapan Trump, 20 Ocak’ta Kongre binasında düzenlenen bir törenle göreve başladı.
Törende; başta sanayi-teknoloji şirket sahibi ailelerin boy göstermesi, dünyaya hükmettiği söylenen 50 aileden çoğunun katılmaması dikkati çekti.
Trump; törenin ardından, 200 kararnameye imza attı.
Aldığı Önemli Kararlar
Hükümet Verimliliği Departmanı’nın (DOGE) kurulması.
CIA’nın, “Kennedy Suikastı” ile ilgili belgelerin gizliliğini kaldırdı.
ABD Dışişleri Bakanlığı ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID)tarafından finanse edilen tüm dış yardımları durdurdu.
ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çekti.
ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü’nden çıkış sürecini başlattı.
ABD genelindeki TikTok yasağı uygulamasını, 75 gün için durdurdu. TikTok’un; % 50 hissesinin, bir Amerikan şirketine satılması halinde yasağın kalkacağını söyledi.
Ülkenin; güney sınırında, acil durum ilan etti.
Doğuma dayalı vatandaşlık hakkı uygulamasını kaldırdı.
19 yaş altındakilerin, cinsiyet değiştirmesine katkı sağlayan federal desteği durdurdu. Trans kadın olanların; kadın sporlarında, yarışmaya katılmasını yasakladı. Federal kurumlarda; farklı cinsel kimliklerin, kendini tanımladıkları zamirlerle temsilini sonlandırdı.
6 Ocak Kongre Baskını olayına karışmakla suçlanan, yargılanması devam edenler ile hükümlü 1600 kişiyi af etti.
COVID aşısı olmadığı için terhis edilen 8.000 askerin, tam geri ödeme ile görevine iadesinin yolunu açtı.
Federal hükümetin her unsuruna hayat pahalılığı kriziyle mücadele talimatı verdi.
Hükümet Verimliliği Departmanı’nın (DOGE) Kurulması
Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE; resmi bir kurum olmayıp, Trump’ın oluşturduğu başında Elon Musk- Vivek Ramaswamy olduğu bir danışma kuruludur.
Planlama, devlette yeniden yapılanmaya gitme, gereksiz-bürokratik şişkinlikten kaynaklı harcamaya son verme-önleme, devlet çarkının işleyişine dinamizm kazandırma, bütçede tasarrufu sağlama görevini üstlendi.
Bizim de Bir Reorganizasyona İhtiyacımız Var
Piyasada, stokçuluk-manipülasyon-fahiş fiyat ile mücadelede; ahlaki değer ve yasalar, meslek odasından belediyeye, belediyeden ticaret bakanlığına uzanan bir sorumluluk-denetim silsilesi var. Buna rağmen; stokçuluk-manipülasyon ve fahiş fiyat, var ve varlığını sürdürüyor.
Bir de; 78 kişinin hayatını kaybettiği, Bolu-Kartalkaya’daki otel yangını örneği var.
Otel işletmeciliğinde; otel sahibi-yönetimi-personelinden, belediye-il özel idaresi-meslek odası-turizm bakanlığına uzanan bir sorumluluk-denetim zinciri var. Ancak; kar hırsı, eğitimsizlik, ilgisizlik, görev bilinci yoksunluğu ve disiplinsizliğin bunu işlevsiz kıldığı görülüyor.
Haliyle kimse “sorumlu biziz” demiyor, herkes sorumluğu bir diğerine atıyor. Sistem de buna cevaz veriyor.
Sorunun çözümü ise planlama-kontrol-adalettir. Bunun için; devlette erdemli-ahlaklı-liyakatli kadroları içeren yapılanmaya gitmek, yasaları caydırıcı kılmak ve kaybolan ahlaki değerleri topluma kazandırmaktır. Zira ahlak yoksa hiçbir yasa geçerli değildir.
Böyle bir çalışma var mı?
Devlet Denetleme Kurulu’nun yetkileri artırıldı. Bu, radikal bir karar olmasa da müsbet bir adımdır.
Kennedy Suikastı aydınlanır mı?
Kennedy Suikastı hakkında, biri; Küba’ya savaş açmak için savunma bakanlığı ve CİA’nın hazırladığı, ABD’nin Küba’daki Guantanamo üs ve savaş gemisine yönelik sahte saldırıyı içeren teklifi reddetmesi, biri; İsrail’in nükleer silah geliştirme programına karşı çıkması, diğeri de Amerikan Merkez Bankası’nın hazine devri olmak üzere üç neden ileri sürülüyor. Bu da CIA-MOSSAD-merkez bankası sahibi ailelerini şüpheli kılıyor.
Trump’ın; CIA’nın “Kennedy Suikastı” ile ilgili belgelerin gizliliğini kaldırması, buna açıklık getirir mi bilemem. Ancak; CIA’nın, bazı kirli sırlarının ortaya çıkacağı görülüyor.
Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın(USAID) Faaliyeti Askıya Alındı
Uluslararası Kalkınma Ajansı(USAID);1961’de,ABD Başkanı John F. Kennedy’nin emriyle kuruldu.
ABD’nin; sosyal-kalkınma yardımını yönetmekle yetkili, bağımsız bir kuruluştur. ABD dış politikası paralelinde faaliyet gösterir.
ABD’nin, birçok siyasi-sosyal-kültürel operasyonunda yer aldı. Zaman içinde; küreselcilerin kontrolünde, küreselci politikalara hizmet eden, kontrol edilemez bir güce dönüştü.
Dış ülkelerdeki operasyonlarda; hedef aldığı iktidarın muhaliflerini, başta LGBT dernekleri olmak üzere siyasi-sosyal-kültürel politikalarına hizmet eden parti-vakıf-dernek ile aydın-gazeteci-sanatçıyı fonladı. Turuncu Devrim, Arap Baharı operasyonlarının arka planında yer alan isim oldu.
Operasyonlarda; başta Soros’un Açık Toplum Vakfı (OSF) olmak üzere, ABD-Almanya-İsveç merkezli vakıflar ile işbirliği yaptı.
Trump’ın tüm dış yardımları kesmesiyle işlevsiz hale geldi. Musk’ın denetimi ile de personelinin işine son verildi, kapatıldı.
Olayın ardından; Soros, Açık Toplum Vakfı’nın (Açık Toplum Enstitüsü) merkezini ABD’den Brüksel’e taşıdı.
Neden kapatıldı?
Neden olarak; denetimi ret etmesi, bütçe tasarrufu, savurganlık ve suiistimal ileri sürülse de, esas nedeni; küreselcilerin kontrolünde, küreselci politikalara hizmet eden, kontrolsüz güce dönüşmesidir.
Etkisi ne olur?
2023’te; 30’u aşkın ülkede 6.200 gazeteci, devlete ait olmayan 707 görsel ve sosyal medya ile 279 sivil toplum kuruluşuna fon sağlamış. Bizde de birçok kişi ve kuruluş var.
Her şeyden önce bunların bu kaynaktan mahrum kalacağı bir gerçek, biliniyor, açıklanmasının da bir ses getireceğini düşünmüyorum.
Ayşe Barım olayı nedir?
Bana, Ayşe Barım olayını soranlar var. Dava hakkında, geniş bir bilgim yok. Dava; dizi filim sektöründe kartel oluşturma suçlaması ile açılmış, buna Gezi Parkı eylemlerindeki rolü eklenmiş.
Bazıları “devletin aklına, yeni mi gelmiş?” diyor. Bizde; bir kenara not etme, zamanı geldiğinde de hesap sorma gibi bir devlet geleneği var. Bu nedenle; bunun, küresel uzantıya yönelik bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Zira bir ağaca sahip çıkanların; Atatürk filminin Netflix ve Amazon Video’da yayınlanmamasına, hiç ses çıkarmaması manidar bir durum.
Paris İklim Anlaşması’na neden karşı?
Bunun; biri fikri- ideolojik, biri de ekonomik olmak üzere iki nedeni var.
Küresel ısınmanın, fosil yakıtlardan kaynaklandığına inanmıyor. Bunu küreselcilerin bir oyunu olarak görüyor. Bir de; “buna kimse uymuyor, biz niye uyalım” diyor.
ABD; dünyanın en büyük petrol-doğalgaz üreticisi, haliyle ekonomik toparlanmada bundan istifade etmek istiyor.
Paris İklim Anlaşması, küreselcilerin bir oyunu mu?
Küreselcilere sorsanız, “inekleri bile kesmek lazım”. Zira metan gazı çıkararak iklim değişikliğine neden oluyor. Abartılmakla birlikte fosil yakıtların havayı kirlettiği bir gerçek, ancak iklim değişikliğine neden olacak kadar etkili olduğunu düşünmüyorum. Zira küresel ısınma ilk defa yaşanan bir olay değil. Bu, geçmişte birçok dönemde görüldü. O dönemlerde; bugünkü kadar, fosil yakıt tüketimi de yoktu.
Bir de; Paris İklim Anlaşması, gelişmiş ülkeleri gelişmekte olanlara göre avantajlı kılıyor, dış ticarette bir baskı aracı olarak kullanılıyor, geri kalmış ülkelerin gelişmesini engelliyor.
Kaliforniya Yangınları
Günlerce süren yangınlarda, dünyanın en büyük lityum pil deposu yandı. Los Angeles’in suyunun yarısını, 150.000 dönüm araziye sahip Yahudi kökenli bir ailenin verdiği anlaşıldı. Bu; yangını söndürmedeki yetersizliği, düzendeki çarpıklığı gösterdi. Bir de sabotaj ihtimalini akla getirdi.
Davos Zirvesi Sönük Geçti
100’den fazla ülkeden 3 bine yakın iş adamı, siyasetçi, akademisyen, sivil toplum kuruluşu temsilcinin katıldığı Davos Zirvesi’nde; Trump’ın küreselcilere yönelik görüşlerinin eleştirisi dışında, konuşulan önemli bir şey olmadı.
Dünya Sağlık Örgütü’nden neden çıkış kararı aldı?
Her ne kadar ABD’nin Örgüt’e olan yüklü yardımı ve COVİD ile mücadeledeki başarısızlığını ileri sürse de, Örgüt’ü küresel ilaç şirketlerin kontrolünde siyasi bir operasyon aracı olarak görüyor.
Göç ve İç Güvenlik Politikası
ABD’nin; Meksika sınırında, “ulusal acil durum” ilan etti. Meksika kökenli uyuşturucu kartelleri ile MS 13 (El Salvador) ve Tren Araqua (Venezuela) örgütlerini terör listesine aldı. Federal göçmen makamını yeni yetkilerle donattı. Göçmenlere; duruşmaları sürer iken, ülkede kalmasını sağlayan “yakala- bırak” politikasını sonlandırdı. Güvenlik mensubunu öldüren yabancıya, idam cezasını tekrar devreye soktu.
İlk planda; 100.000 yasa dışı göçmeni, ülkesine göndereceğini söyledi.
Doğuma dayalı vatandaşlık hakkı uygulamasını kaldırdı.
Hedefi nedir?
ABD; son dört yılda, 10 milyon göç aldı. Göçmenlerin büyük bir kısmı; Meksika sınırından yasa dışı giriş yapan, içinde Asya-Ortadoğu-Afrika kökenli kişiler var olsa da Hispaniklerden oluşuyor.
Yasa dışı giriş; bireysel değil, organize bir olay. Bunda; küresel boyut kazanan göçmen kaçakçıları-Meksika kökenli uyuşturucu kartellerinin önemli bir rolü var.
Düzensiz göç; ABD’de yaygınlaşan uyuşturucu kaçakçılığı-satıcılığı, organ ticareti, hırsızlık-gasp gibi olayların bir nedeni olarak görülüyor. Öyle ki; ABD’de, üye sayısı 1 milyonu bulan 33.000 sokak çetesi var.
Bir de işin nüfus ve demografik tarafı var. ABD’nin nüfusu artmıyor. Düşük doğum oranı ise bunun nedeni. Bu da düzensiz değil, düzenli göçmen kabulünü gerekli kılıyor.
ABD’de 60 milyon Hispanik kökenli var. Böyle gider ise bunun 100 milyona çıkması bekleniyor. Bu da; ABD’de kurucu unsur olarak kabul edilen Beyaz-Anglosakson-Protestan nüfusun, çoğunluğu kaybetmesi demektir.
Trump; düzenli değil, düzensiz göçmen kabulüne karşı. Bunun için göçmen kaçakçıları-Meksika kökenli uyuşturucu kartellerine savaş açarak yasa dışı göçü durdurmayı, güvenliği sağlamayı, demografik yapıyı korumayı hedefliyor.
Etkisi ne olur?
Görüldüğü gibi, Trump; göç hakkında, bir rol model sunuyor. Bunu; yasa dışı göçmenin en çok olduğu Avrupa ülkelerinin, örnek alacağını düşünüyorum.
Bizde, küresel boyut kazanan göçmen kaçakçıları ve uyuşturucu satan sokak çeteleri ile 2-3 yıldır ciddi bir mücadele var. İçişleri bakanlığının polis-jandarma marifeti ile yaptığı operasyonlar da bunu gösteriyor.
ABD-Kolombiya Krizi
Kolombiya; Kolombiyalı sığınmacıları taşıyan, ABD askeri uçağının inişine izin vermedi. Bu; Trump’ın, gümrük vergisi ve yaptırımı dile getirmesi ile bir krize dönüştü. Konu; sığınmacıların, Kolombiya’dan gönderilen sivil uçaklarla ülkeye taşınması kararı ile çözümlendi.
Suudi Prens Selman’dan 600 Milyar Dolar Yatırım
Suudi Prens Selman; Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde, 600 milyar dolarlık yatırım sözü verdi. Trump ise bunu 1 trilyon dolara çıkarmasını istedi.
Bir Japon iş adamı ise ABD’de 100 milyar dolarlık yatırım yapacağını söyledi.
Ne yapmak istiyor?
Trump’ın öncelikli hedefi para bulmaktır. Zira ABD’nin 35 trilyon dolar kamu borcu, 1,8 trilyon dolar bütçe açığı var. Bunun için fon fazlası olan ülkelerin listesini çıkardığı, bunlardan para talep ettiği- edeceği görülüyor.
DEVAM EDECEK