Ali BADEMCİ
Kusura bakmayın, kimseye adap ve edep dersi verecek değiliz. Fakat siyaset sokakta yapılmaz; hele iç muhalefetin yeri katiyen mahfiller olamaz. Siyasetin yeri partilerin içidir ve iç muhalefetin de yeri, yine parti olmakla beraber kongrelerdir. Ülkücünün siyaset üslubunu konuştuğumuz için elbette konu MHP’dir. Beğenmediğiniz husus varsa bunu açıkça yazar, tenkitlerinizi ortaya koyar, muhataplarına gönderirsiniz. Öyle kendini kurumsal kimliğin yerine koyarak Türkiye’nin her köşesine haber gönderip, bir mekânda ileri geri konuşup, hükmi şahsiyete hakaret edemezsiniz. Bunu zaten sosyal medyada yine hakaret dolu ve saldırgan tavırlarla yapıyorsunuz; sokaklara, düğün salonlarına taşımanın ne âlemi vardır? İlle de böyle yapmak istiyorsanız kaç tane yeni parti kurulmuş, girer politikayı burada yapar ve sıkıyorsa başka bir parti de kurabilirsiniz. Buna hiç kimsenin diyeceği yoktur! Gelip gelip de, seçim yaklaşınca iç muhalefeti kahvehane ve düğün salonlarına taşımanın, iktidarın ekmeğine yağ sürmekten başka anlamı olamaz. İşte bazı dostlarımız istediği kadar başka anlamlar çıkarıp veya vehme kapılıp ne düşünürlerse düşünsünler bize göre doğrusu budur.
Öyle ortaya çıkıp “MHP biziz, Biz MHY’yiz” demeye hiç kimsenin, hatta kurumsal kimliği teslim edenlerin bile hakkı yoktur. Her inanan Türk ülkücü olabilir ve her ülkücünün de MHP’li olmak hakkı vardır. Kalkıp da herkesin kafasına göre bir ülkücülük tarifi hakkını kimse kullanamaz. Efendim yazmışsın, çizmişsin, temsil etmişsin ne olmuş? Karşılığını da almışsın; siz bu dâvânın adsız kahramanlarına bakın beyler! Her sokağın başında boynu bükük bir şehit, bu dünyadan babalarının hatırı için mi göçtüler? Tepelere kadar tırmanıp da, şimdi bazı insanları ortaya sürenlerin elbette amaçları bellidir: Ömür boyu onlardan icazet alacak, ülkücülüğü onlar gibi anlayacak, hatta herkesin kendileri kadar hizmet ettiğini düşünmeden sabah akşam karşılarında secde edeceksin! Bu mu ülkücülük! Hani ülkücülük birbirini karşılıksız sevmekti; bu işi hakaret ve küfürle mi yapacaksınız?
Kaç günden beri uğraştığımız, ”MHP biziz, Biz MHP’yiz” diyenlerin meşhur “Ankara Bildirisi”ni, acaba bu bildiride birtakım hikmetler var da, biz mi görmüyoruz düşüncesiyle birkaç kere okudum. Gerçi “Okumadan yazıyor” diye saldırıp “Şerefsiz” gibi tamamen sahibine ait ifâdeleri kullananlar var ama kimse birilerinin hatırı için şeref taşımıyor! Ne yazık ki, “Hayatında bir kere hain olmayan ülkücü, ülkücü değildir” diyenlerin kafası şimdi bu yaftayı başkalarına yapıştırmak istiyor. Kimsenin kimseye hain dediği de yok, buna kimsenin hakkı da yoktur. Böyle bir ölçü ancak kendilerini ülkücülüğün sahibi addedenlerin terazisidir. Bildiride ifade edildiği gibi (Madde:2) kongreler yapılıyor, buyurun eteğinizdeki taşı dökün, yeri ve ortamı burasıdır. Kongrelerde memur da vardır hakim de; yoksa isteme hakkınız vardır, kullanabilirsiniz.
Malum bildiride, ülkücülerin uyuşturucudan korunması (Madde:3) talep ediliyor. Yani MHP camiasında böyle bir tehlike mi vardır? Madde 4-5-6-7-8 tamamen hükümete yönelik eleştirilerdir. Bunları zaten mevcut yönetim elinden geldiği kadar yapıyor! Teröre karşı etkinlik isteniyor ki; aslında bunun da muhatabı hükümettir. Yani ne yapmak lazım ki, silâhları kuşanıp PKK’ya karşı savaş mı ilân etmek lâzım! Nasıl olsa Ankara’dakine bir şey olmuyor! Ayrıca hükümetin bu yönde icraatına karşı tamamen milli bir mesele olarak AKP karşıtı herkes elinden geleni yapıyor. Gazetelerde boy boy eleştiriler var; her vatansever görevini hakkı ile yapıyor. Eksiklik varsa siz de buna katılabilirsiniz! Parti yönetiminin birçok kusurları da olabilir; her partide var, ama hiç kimse kurumsal kimliğin şahıslarına ait olduğunu iddia etmiyor! İcazet makamı olmaya soyunmuyor, salon toplantıları yapıp küfürleşmiyor, bildirinin altına katlamayanların adını yazmıyor; gizlenip, saklanmıyor.
Hepsinin ötesinde bu kadar rezilliği yapmak, bir takım insanlar için bir imtiyaz iken bu görüşlere karşı çıkmak neden bir yerlere uşaklık olarak görülüyor? Yazılarımız altı bu kabil tenkitler ve hücumlarla dolu; hele posta kutusu hak getire; facebook almış başını gidiyor. Linç kampanyası! Ne olacak asıl uşaklık yuvayı dağıtmaktır.
Muhabbetle.