ÜlkücüMilliyetçiTürkçüTürkeşÜlkü OcaklarıdövizakpchpmhpAhmet b.karabacakhasan külünk
DOLAR
27,2086
EURO
28,9444
ALTIN
1.683,63
BIST
8.240,21
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
26°C
İstanbul
26°C
Az Bulutlu
Salı Az Bulutlu
26°C
Çarşamba Az Bulutlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Az Bulutlu
23°C
ÜÇ HİLAL'İN HİKAYESİ Ahmet B. Karabacak

İDEAL VE İDEOLOJİ

İnişli çıkışlı bir yol izlediği sanılsa da “Ülkü ve Ülkücülük” bir ideoloji olarak toplumsal siyasetin hayatamızın her zerresinde canlı canlı durmaktadır. Siyasetin yeteri kadar ideolojiyi temsil etmediği çok ayrı bir konudur.

İDEAL VE İDEOLOJİ
22.01.2020
1.269
A+
A-

     Ali BADEMCİ

     alibademci@gmail.com

İDEAL VE İDEOLOJİ

Başlık olarak kullandığımız  “İdeal ve İdeoloji” Cumhuriyet dönemi “Anadoluculuk” rüzgarının ürünlerinden rahmetli R.Oğuz Arık’ın  kitaplarından birinin adı.. Bugünkü Türkçe ile “Ülkü ve Ülkücülük” diyebiliriz. O dönemde “İdeal ve İdeoloji” Anadolu milliyetçiliği olarak  anlamlandırılmıştı. 1970’lerden sonra “İdeal ve İdeoloji” artık “Ülkü ve Ülkücülük” olunca eski nitelendirme anlamını kaybetti. Çünkü ”Ülkü ve Ülkücülük” münhasır bir coğrafyayı esas almayan  “Türk Milliyetçiliği”, daha doğru deyimle “Türkçülük”ün kendisi oldu. En büyük ayrılık “Anadoluculuk” Atatürk’ü temel almadığı halde Türkçülüğün oturduğu bakir fikir alanı “Atatürkçülük”tür. “Anadoluculuk” bahsinde R.Oğuz Arık’ın dışında Mehmet Kaplan, Mümtaz Turhan ve son olarak kısmen  Erol Güngör’ü sayabiliriz. İyi olmayan bir giriş yaptığımızı biliyoruz ama bu konunun artık tartışılmasına da taraftar değiliz. Çünkü “Anadoluculuk” ölü doğmuş bir görüştür. Türk Milliyetçiliği artık bu evreyi çoktan aşmıştır.Alparslan Türkeş Hareketi bu  oyunu bozmuş ve siyasette  Türkçülüğün ağırlığını perçimlemiştir. Üstüne üstlük “Türk-İslâm Sentezi” gibi ucube bir çıkış bile  siyasî Türkçülüğün şık gömleği olamamıştır. Çünkü Anadolu Milliyetçiliği siyasete yeterince nüfuz edememiştir.

İnişli çıkışlı bir yol izlediği sanılsa da  “Ülkü ve Ülkücülük” bir ideoloji olarak toplumsal siyasetin hayatamızın her zerresinde  canlı canlı durmaktadır. Siyasetin yeteri kadar ideolojiyi temsil etmediği çok ayrı bir konudur. Evet Ülkücülük dağınıktır, bunun sebebi donanım eksikliğidir. Maalesef  Ülkücüler okumuyor, halbuki asrımız bilgilenme çağıdır, elimizde sınırsız medya imkânlarıu var. Buna karşılık düzgün biçimde meramınını ifade edenler azınlıktadır. Herşeyden evvel birbirimizi tanımıyor ve kalbten sevmiyoruz. Aile bağlarımız da çok zayıf. Öyle olunca köksüz ağaçlar gibi öteye beriye savruluyoruz. Böyle dâvâ adamlığı olmaz. Bir takım yerleri suçlamalarla kendimizi teselli ediyoruz. Birikim sandığımız şeyler de maalesef  suçlamalardan ibarettir. Böyle dâvâ adamlığı olur mu? Esasında Ülkücülük yeteri kadar pişmiş, kabından taşmıştır; hiçbir surette mayada hatâ yoktur ve tabana yayılmıştır.

Ülkücülük hâlâ yoksul insanların kaderidir; öyle olunca  yardımlaşmadan da söz etmek mümkün değildir. Hasbelkader zengin olanlar yozlaşmakta ve kendini kaybetmektedir. Ticarette başarılı olan ülkücüler bir elin parmakları kadardır. Âdeta yoksulluk Ülkücülerin kaderi olmuştur. Adım atamayışımızın ana sebebi budur da hissettiğimiz halde  göremiyor veya görmek istemiyoruz. Halbuki ülkücü çalışkandır ve herşeyden evvel fedakâr dır. Fakat imkân olmayınca fedakârlık da olmuyor. Meselâ büyükşehirlerin dumanlı kahvehanelerinde kendimizi unutacağımız neden köylerimize dönmüyoruz. 20 keçi 10 koyun bir âleyi yoksulluktan kurtarmaz mı? Netice itibariyle çoban bir milletin ehil çocuklarıyız, bu genetiğimizde vardır! Varlıklı insanların köpek sevgisine karşı  neden keçi sevmiyoruz. Bu imkân hepimizin elinde var, süt 6 lira, et 50 lira.. Böyle bir helâl kazanç nerede, hangi şehir imkânlarında vardır.. 30 tavuk 20 yumurtadır, buna da mı gücümüz yetmiyor. Akşam olunca da bilgisayarın başına geçer, çay demlenince okumaya başlayabilirsiniz. İşte size sonsuz imkânlar sunan tabiat ana, rızk denen baba..

Herşey siyaset değildir,  böyle olmadığı için Ülkücülük adı da unutulmaya bırakılmıştır. Mecliste 100 vekil birleşemiyorsa sizler bunu tabanda yapabilirsiniz. Donanım mefhumunu tabana  yayabilirsiniz. Eksikliğimiz budur. Gazete çıkarıyoruz kimse okumuyor, TV. kanalı açıyoruz seyircisi yok! Neden acaba? Sebebi belli buralarda kendimizi bulamıyoruz, bizlere cazip gelmiyor. Konuşmak kendini tatmin araçlarından birisidir, dolayısıyla kendimizi avutuyoruz. Siyaset bezirganları da  arkanızda veya yanınızda olunca işte böyle savrulup gidiyorsunuz. Böyle Ülkücülük olur mu? Herşeye rağmen hareket menfi yönden de müspet yönden de ayar tutmuyor. Mühendisler dizayn yapamıyor, çünkü Ülkücülük aykırılıkların ortaya çıkardığı bir ideolojidir.

İşte geldik işte gidiyoruz, çoğumuz 70’li yaşları devirdik! Belki evlâtlarımız kaderimizi yaşadı, okumadılar da torunlarımız ne alemde? Onlar okuyor mu? Nerelere kadar tırmanabildik? Onları yetiştirmek de ülkücülük değil mi? Hayattan umut kesmeyeceğiz, elbette bizlerin yapamadığımızı onlar yapacaktır? Herşeye rağmen ülkücülük unutulmaya terkedilmemelidir. Geleceğimiz Ülkücülük tür…

Muhabbetle.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.