CAN PİŞEN OCAK
-Erbil Aksoylu’ya-
Bin dokuz yüz yetmiş beş, bir Ereğli konağı
Duvarda ta caddeden görünen kara bozkurt
Göklere ses veriyor, atıyor nâra bozkurt
Bahçede kurt bakışlı bir genç var dert ortağı
Ve bir şâir orayı kaç demdir bilirken yurt
Omuz omuza artan ülkü muhabbetleri
Bir dert ki insan yaşar, taşımaz Hasan Dağı
Depderin, önce vatan, sonra aşk sohbetleri
Radyodan dalga dalga gelen Yozgat bozlağı
Sanki kulak kabartır düşer efkâra bozkurt
Yedilerden el alır, erer kırklara bozkurt
Bir Ereğli konağı, bin dokuz yüz yetmiş beş
Caddeler paylaşılmış, mahallelerde hırgür
Devir öyle karanlık, üç kurşuna bir ömür
Sokaklarda bir kavga, bilek bileğe güreş
Üst katta kütüphane, şâir konakta özgür
Gençlerin okudukça susayan hayretleri
Halka halka toplanmış insanlar sanki kardeş
Depderin, önce vatan, sonra aşk sohbetleri
Kitaplardan her bakan kendini Kürşad görür
Pişirir her geleni Ocak’ta yanan ateş
Kimi Sarı Paşa’ya kimi Bilge Han’a eş
Bir Ereğli konağı, üç kat aşı boyalı
Kulaklarda kaç demdir çınlayan Yetik Ozan
Ve her an Arif Nihat, dillerde bayrak, ezan
Son Osmanlı sancağı merdivene dayalı
Bir Türk aydınlanması belki başlıyor bu an
Can pişer kara kazan kaynar hikmet içinde
Bir ülkü filizlenir töre devlet içinde.
Kalplerde körüklenen bir sevdadır ki Turan:
Türkmen kızı âdeta al yazması oyalı…
Türk’ün son dirilişi hep asâlet içinde
Yüce devlet için de kutlu millet için de
A. Yılmaz Soyyer