Osman B.Karabacak
Mütareke yıllarından beri ilk defa bu kadar darlanıyoruz. Üzerimize okyanus dalgaları gibi durmadan geliyorlar… Darbenin adı bazen AKP oluyor, bazen PKK, kimi zaman ABD kimi de “bilmem ne bela”.
Ruhlarını küresel güçlere satmış karanlık yüzler sinsice yönetimi ele geçirdiler. Türk milletinin temel dinamiklerini usanmadan zedeliyorlar. Halkın millî reflekslerini zaafa uğratmayı başardılar.
Çok değil on sene önce rüyamızda görsek hayra yormayacağımız ihanet örnekleri bir bir gerçekleşirken şimdi yığınlar sessiz sedasız başlarına geleni farkında bile olmadan izliyorlar.
Yedi düvelin bir araya gelse yenemeyeceği Türk Ordusu sindirilmiş, kadroları dağıtılmış vaziyette. Daha düne kadar müsamere icabı komutanlık yapan çocuklar bile tepkisiz kalmazdı bu gidişe.
“Savaşın kartalı, barışın güvercini” bayrağımıza eller kalkıyor, diller uzanıyor. “Her şey vatan için” diyerek bir atan kalpleri şimdi 36’ya bölmek istiyorlar.
Geceler artık daha uzun geliyor, karanlık sanki hiç bitmeyecekmiş gibi insanımızı gölgeliyor.
Kandil’den ABD’ye, İsrail’den Ermenistan’a düşmanlar zafer şarkıları söylüyorlar, bizim ellerde duyulmuyor.
Biz Türkler’i yendik sanıyorlar. Ama bilmedikleri, tarihte belki kırk defa öğrettiğimiz ama onların unuttukları mefhumlar var. Türk’ün çelik gibi azmi, ezici, kahredici iradesi, Şanlı Peygamber’den ilhamını aldığı imanı var.
Onlar vurdukça öfkemiz büyüyor. Ülkücülerin çelik gibi iradesi var ki hırsından sıktığı yumrukları belki taşları kum eder.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki liderine sadakatin şeref olduğunu bilen bu imanlı kadrolar karanlığı aydınlığa çevirecek, Türklüğe ihanet etme cür’etini gösterenlere hak ettikleri dersi bir kere daha verecektir.
Bizim sabrımızı acizlik sananlar günü geldiğinde hakaret ettikleri şanlı sancağın yakıcılığında kavrulacaklardır. 300 milyonluk Türk dünyasının ve emperyalist oyunlarla ezilen İslam aleminin gerçek kurtuluş yolu ülkücü iradenin Türkiye’nin kaderini eline almasıdır.
Bozkurtlar yine Türk Milleti’nin önüne düşecek, ihanet dağlarını eritecek, mazlum milletlerin umudu olacaktır. Bu tarihin Ülkücü Kadrolar’a yüklediği bir vazifedir ve yerine getirilecektir.